Tae dirseklerinden destek alarak kafasını zorlukla yattığı yerden kaldırdığında nerede olduğunu bir süre idrak etmeye çalıştı. Şakakları zonkluyordu ve bu da düşünmesine ciddi anlamda engel oluyordu. Dün gece aklına geldiğinde gülümseyerek kendini oturur pozisyona getirdi.
Jungkook ile öpüştükleri kanepede uyuya kalmıştı. Bir şey yaşandı mı diye beynini zorladığında sadece gülüşmeleri ve kadeh şıngırtılarını hatırlayabildi. Masadaki şişelerin arasından telefonunu alıp saate baktığında sekize geliyor olduğunu gördü. En fazla bir saat sonra iş yerinde olmalıydı.
Uyuşuk ve şişmiş gözler ile etrafa bakındığında burnuna güzel kokular doldu. Ayağa kalkıp kokuyu takip etmeden önce kokuların geldiği yerin karşısında ki banyo olduğunu düşündüğü yere girip yüzünü yıkamış ve saçlarına hafiften şekil vermişti. Jungkook'u mutfakta, üzerinde sadece bol beyaz gömlek ile kahvaltı hazırlarken buldu. Altında gördüğü kadarıyla hiçbir şey yoktu ve gömlek dizinin bir karış üstünde bitiyordu. Hafif mırıldanarak kahvaltılıkları mutfağın ortasındaki masaya yerleştiriyor ve o kadar dikkat ile yapıyordu ki Tae'yi hâlâ fark edememişti. Tavadaki son pankekleri de tabağa koyup mutfak kapısına yöneldiğinde ufak bir şok yaşadı. Gözleri kocaman açılmış hatta minik bir çığlık atmıştı. Elini kalbine götürerek gülümsedi.
"Ahh burada olduğunu fark etmedim."
Taehyung daha gördüklerini idrak edemediği için Jungkook'a sadece bakıyordu. Jungkook yanına yaklaştığında, gözlerini kırpıştırarak kafasını iki yana salladı. Edepsiz düşüncelerden uzaklaşmak için bakıp gülümsedi. Gözlerini yüzünde tutmaya özen göstererek elini Jungkook'un minik yanağına götürdü. Parmağını olduğu yerde gezindirdi.
"Neden bu saatte o kadar zahmet ettin. Dışarıda yapardık kahvaltımızı."
"Zahmet mi? Hiçte bile."
Taehyung'un boştaki elini tutup sandalyeye götürdü. O kadar tatlı duruyordu ki kahvaltı yerine Jungkook konuşsa onu dinleyerek bile doyabilirdi. Karşısına geçip oturduğunda Tae mutsuz gibi yüzünü astı.
"Ama ben ilk sabah öpücüğümü almadım." Sağ kaşı ile birlikte sağ omzunu da kaldırıp indirdi. Tam bir istediği yapılmamış çocuk gibi görünüyordu.
Jungkook'un yanakları pembeleşirken gülümseyip ayağa kalktı. Bu ilişkiye o kadar çabuk adapte olmak Jungkook'a garip geliyordu ama sanki Taehyung yıllardır tanıdığı birisiymiş gibi hissediyordu. Her zaman yaptıkları bir eylemmiş gibi yaklaşıp ona dönmüş öpülmeyi bekleyen Taehyung'un dudaklarına minik bir öpücük bıraktı.
Jungkook'un doğrulmasına izin vermeden iki bileğinden kavrayarak uyluğuna oturttuğunda gömlek biraz yukarı kıvrıldı.Tae sağ elini beline sarıp diğer elini çıplak bacakların altından geçirdiğinde tamamen kucağına oturmasını sağladı. Bacaklarının altındaki elini çekip onu da beline sardı. Jungkook sol kolunu, Tae'nin geniş omzuna atıp diğer eliyle inmeyen gömleğini biraz aşağı çekmeye çalışıyordu. Bunu giyerken aklına böyle bir an yaşayacağı haliyle gelmemişti.
"Gömlek çok yakışmış. Ama sanırım o da onu çıkartmanı istiyor veya benim çıkartmamı." Elini belinden çekip gömleğin üst düğmesinden birisini açtı. Jungkook'un beyaz teni ile beraber belirgin köprücük kemikleri gömleğin açılan kısmından görünüyordu. "Yardım etmemi ister misin? Odanda."
Taehyung bazı sevgililerini gömlek ile görmüştü ama bu kadar yakışanını ilk defa görüyor olduğu için aklından geçen sözcükleri düşünme süzgecinden geçirmeden aktarıyordu. Üstelik Jungkook ile oyun sayesinde tanışmıştı ve onu kandırıyordu. Bu durumu hatırladığında ne kadar büyük bir yanlışta olduğunu anladı. Oyun bittiğinde de bunun bir kandırmaca olduğunu söylememeye ve onun ile sevgili olarak kalmaya devam etmeye karar verdi. Aslında tam kandırmaca denilemezdi. Çünkü hoşlanıyor gibi hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selam Guzelim / Taekook
Short StoryBir oyun ile hayatım ne kadar değişebilir ki deyip ceza olarak tanımadığı birine mesaj atan Taehyung ve yine kim ile uğraşacağım acaba diyen mesaj alıcısı Jungkook. Text/düz yazı Seke