Taehyung ev ve araba anahtarını alıp, montunu da giydikten sonra aynaya son bir kez bakıp merdivenlerden aşağı çabucak indi. Kalbi bir tık hızlı atıyordu. Ama o bunu heyecan olarak değil merdivenlerden hızlı indiği için diye yorumlamak istedi.
O gün bugün olmalı diye düşünüyordu. Bugün tatlılıklar yapmalı, iyi davranmalı ve centilmen olmalıydı ki ismini artık öğrenebilsindi. Şu zamana kadar hiçbir şey ters gitmemişti veya onu korkutacak bir şey yapmamıştı. Taehyung biraz hızlı yaşamayı benimsediği için her şey bir an önce olsun bitsin diyenlerdendi. Sabırsız olduğu kadar çapkındıda. Kuki'ye aşık olup, hoşlanmasa da beğenmişti. Onu kendine aşık ederse veya hoşlanmasını sağlarsa oyun olduğunu söylememeyi biraz daha vakit geçirmeyi bile düşünüyordu.
Çok da zor olmamalı diye düşünerek evin dış kapısından çıktı.
Yağmur yağıyordu. Toprak kokusu ve evinin altındaki kafe tarzındaki mekandan gelen çörek kokuları ile arabasına bindi. Telefonu yerine koyup konumu açtı ve sevgilim olması gereken kişi dediği Jungkook'un evine yola çıktı.
Jungkook dün Jimin'in yaptığı elmalı kurabiyelerden küçük bir paket hazırlarken elim boş gitmemeliyim diye düşünüyordu. Beklerken midesinin isyan ettiğini duydu. Sabredemeyecek kadar acıkmıştı. Kurabiyelerden bir tane alıp atıştırırken mesaj sesi geldi. Elleri titriyordu. Hatta buz kesmişti. Heyecanlanacak bir şey yok diye kendini sakinleştirmeye çalışırken üstten mesajı okudu. Yumuşacık şapkasını kafasına takıp dışarı çıktı.
Binanın tam karşısında ki arabanın şoför tarafında çıkmış ona el sallayan tatlı adama baktı ve anında kızardığını hissetti. İki eli ile önünde çanta ve kurabiye paketini tutarken hafif başını öne eğip gülümsedi. Çok utanıyordu ve komşuları fazla dedikoducu oldukları için bir an önce arabaya binmek istiyordu.
Kendisini, kızı ile evlendirmek isteyen karşı komşusu kesin Jungkook'u gördüğü an bir sürü soru soracaktı.
Kimdi o? Arkadaşın mı? Onun sevgilisi var mı?Daha fazla düşünmemek adına adım attığında Taehyung yanına gelip çantalarını almak için elini uzattı, Jungkook alışık olmadığı bu iyimserliğe karşı mahçup hissediyordu. Tebessüm ile çantalarını verdiğinde Taehyung arka kapıyı açıp özen ile yerleştirdi eşyaları. Jungkook gelmeden ön kapıyı açıp binmesine yardım etti. Bu iş bugün bitmeli diye düşünüyordu. Kendi koltuğuna geçip kemerini taktı.
Jungkook ellerini nereye koyacağını bilemezken Taehyung hafif ona doğru eğildi.
"İyi bir şoför olsam da diğerleri ne kadar iyi bilemeyiz."
Sağında bulunan kemerini takarken Jungkook nefesini tuttu ve ne yapacağını bilemez şekilde dizlerinin üzerindeki ellerine bakmaya başladı. Bu hareketini beklemiyordu. Taehyung'a küçük bir bakış attığında iki elinin yan yana direksiyonun üst kısmını tuttuğunu ve kafasını da oraya koyup gülerek ona baktığını gördü. Neden bakıyor şimdi? Beni daha çok utandırmak için mi? Artık gidemez miyiz? diye düşüncelerini sıralamaya başladı. Düşüncelerini kalın bir ses böldü.
"Hep böyle misindir?" Sonunda arabayı çalıştırdı.
"Nasıl?"
Taehyung dayanamayıp içinden ama Jungkook'un duyacağı şekilde güldü.
"İşte ne bileyim fazla utangaç ve hep kırmızı"
Jungkook refleks ile elinin dış kısmını yanağına bastırdı.
"Kırmızı mı?"
"Hıhım. Tamam tamam daha fazla seni utandırmak ve zaman kaybetmek istemiyorum. Ben evimin altındaki yere gidelim dedim ama istediğin başka bir yer varsa söyleyebilirsin. Bana her yer uyar. Senin ile vakit geçireceğim sonuçta. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selam Guzelim / Taekook
Short StoryBir oyun ile hayatım ne kadar değişebilir ki deyip ceza olarak tanımadığı birine mesaj atan Taehyung ve yine kim ile uğraşacağım acaba diyen mesaj alıcısı Jungkook. Text/düz yazı Seke