Jisung hariç hepimiz küçük yaralar ile atlatmıştık bu çatışmayı, tabi Yeji biraz daha yaralanmıştı pek umrumda olduğunu da söyleyemem.
"Felix!" Tanıdık ses ile tahammül etmeden arkamı döndüm ve Hyunjin'e baktım aniden gelip kollarını bana sarmıştı, ilk başta kendimi ona bırakıp gözlerimin dolmasına izin verdim, bu tanıdık ellerin vücudumdq gezmesini, saçlarımı okşaması en özlediğim şeydi. Ama ben şuanda sadece Jisung'u istiyodum. Onu itip yoluma devam ederken bana arkadan sarılması ile tekrar durdum.
"Bırak." Hyunjin boynuma kafasını gömmüş derin derin iç çekmişti. Belime sardığı elleri tutup çekmeye çalıştım haliyle başarısız olmuştum. Arkadan tekme atardım ya da çenesine kafamla vururdum veya başka bişey ama istemedim. Kafamı ona yaslayıp kafasını tuttum, Hyunjin kafasını kaldırmıyodu. Saçlarını okşayıp kafamı çevirdim ve ona baktım. O sadece öylece duruyordu.
"Daha ne kadar böyle durmayı düşünüyorsun?" Hyunjin bilmiyorum anlamında omuzlarını dürtüp kafasını kaldırmış bana bakmıştı.
"Beni affedene kadar." Sırıtıp Hyunjin'in belimdeki ellerini çekmeden önümü döndüm.
"Seni neden affedeyim ki?" Hyunjin iç çekip kafasını tekrar omzuma yaslamış boğuk bir ses tonuyla sorumu cevaplamıştı.
"Çünkü seni seviyorum." Bunu böyle duymak kalbime işlemişti, gülümsemem solduğunda kafamı eğip Hyunjin'in saçlarının arasına elimi koydum ve sadece öyle durdum. İkimizde hallerimizden memnunduk çünkü birbirlerimizi o kadar özlemiştik ki..
Boynumda hissettiğim ıslaklık ve öpme hissi ile mırıldanıp Hyunjin'e yaslandım. Uzun zamandır bu anı bekliyor gibiydi. Hyunjin bir anda eğildiğinde ne yaptığını sorguladım ta ki kendimi onun kucağında bulana kadar. Dudaklarımız birleşmişti tekrar ama eskisi gibi değildi, birbirlerimizi yiyecekmiş gibi öpüyorduk.
-m-
Odaya girdiğimizde Hyunjin'e baktım, naz yapmak isterdim ama şuanda hiç beklemek istemiyordum. Beni altına alıp ağırlığını vermeden üstüme çıkmış boynumu emmeye başlamıştı. Omzunu sıkıp hafif mırıltılar bırakıyordum bende odaya. Hyunjin gittikçe aşağı indiğinde tişörtümü çıkartıp göğüs uçlarıma yönelmişti, göğüs ucumu ısırdığında inleyip kafasını tuttum sırıtıp kafasını kaldırmış bana bakmıştı.
"Özlemişim." Ona bakıp derin derin nefesler aldım, ne gülüyor ne de somurtuyordum sadece ona boş gözler ile istekliliğimi gösteriyordum. Eşofman ipimi tutup açmış ve tek çırpıda çıkarmıştı, bacaklarımı kendime çektiğimde kendisi doğrulup tişörtünü çıkartmıştı. Bacaklarımı bir eliyle kavrayıp iç çamaşırımı da çıkarmıştı. Kendi eşofmanı ile iç çamaşırını beraber çıkardığında yutkundum.
"Ya sen? Sen beni özledin mi?" Gözlerimi geri Hyunjin'in gözleri ile birleştirdiğimde tepkisiz ifadem ile kafamı olumlu anlamda salladım. Hyunjin direkt içime girmişti. Ne genişletme olmuştu ne de kayganlaştırıcı felan. Git gellerini yaparken aynı zamanda boynuma eğilmiş oraya izler bırakıyordu. Ben ise ritmik inlemelerimi odaya bırakıyordum. Jisung için sadece Jisung için Felix olacağım.
~Minho'dan~
Oturduğum yerden kalkıp Jisung'un yastığını aldım, hala onun gibi güzel kokuyordu. Jisung'un güzel bir hayatı yoktu yani Felix gittikten sonra olmamıştı. Onu hep zorlayıp yapmak istemediği şeyleri yaptırtmıştım. Belki onu günlerce aç bıraktığım günler de olmuştur ama artık bunlar önemli değil çünkü artık bi başıma kaldım. Yanımda ona ne yaparsam yapim hep beni destekleyen, sincap gibi gülümseyip duran birisi yok. Üzgünüm Jisung, hayatını ve gülümsemeni çaldım.
Son kez yatağa baktıktan sonra tekrar Yeji ve diğerlerinin yerine döndüm. Buradayken Jisung hep benim yatağımda yatardı. Şimdi ben o yatakta nasıl yatacağım? İçeri girdiğimde Yeji bana dönüp hafif eğilmişti.
"Sevgilin için üzgünüm." Derin bir iç çekip ortak salona Yeji'nin karşısına oturdum.
"Senin suçun değildi." Soobin içeri bir kaç alet ile girdiğinde gözlerimi ona aldım.
"Bakın!" Elindeki büyük bahçe makasına benzeyen makas görüş alanımın bir çoğunu kaplıyordu.
"Bunla bacak felanda kesilir." Yeji iç çekip arkasına yaslanmıştı.
"Soobin indir şunu bi yerine gircek şimdi." Soobin büyük makası yere bırakıp Jooyeon ile Gaon'un arasına girmişti. Onların anlamsız tartışmasını takmayarak odama gittim ve yatıp tavana baktım, bir anda hayat nasıl bu kadar sıkıcı olmuştu ki?
Belki yeni kişiler ile tanışıp Jisung'un yerini dolduracak biri bulmalıydım, onun gibi aptal birini nasıl bulabilirim ki? En sonunda kalkıp Chris ve diğerlerinin yanına gittim, onlarda çok sessizdi Seungmin ve Jeongin birbirlerine yaslanmış boşluğa bakıyolardı. Chris ise içki şişesini kafasına dikip sarhoş olmaya çalışıyordu, iyi bi fikirdi. Başka içki şişesini alıp bende kafama diktim. Sarhoş olana kadar devam etmişti bu. En sonunda Chris'de bende sarhoş olmuştuk.
~Hyunjin'den~
Uyandığımda Felix yanımda hala uyuyordu, onu böyle görmeyi herşeyden çok özlemiştim. Belindeki elimi çekip yavaşça yataktan kalktım ve kıyafetlerimi üstüme geçirip odadan çıktım. Ortak salona girdiğimde Jooyeon Soobin'i dövüyordu. Sırıtıp onlara baktım.
"Jooyeon bırak çocuğu!" Jooyeon sinirle Soobin'i yan koltuğa atmıştı.
"Orda otur." Soobin hiç birşey olmamış gibi oturmuştu.
"Yongbok nerde? Yeni işkence tekniklerim var ona göstericeğim." Oturup omuzlarımı bilmiyorum anlamında dürttüm kısa bir süre sonra Felix gelmişti zaten, bana kısa bir bakış atıp tekli bir koltuğa oturmuştu. Tabi Soobin hemen büyük makası gösterip o şeytani gülümsemesini yapmıştı.
"Şuna bak Yongbok! Bu bacak bile keser." Felix makasa bakıp kafasını olumlu anlamda sallayıp eğmişti. Jisung gittikten sonra sahte de olsa gülemiyordu ama ben o geri geldiği için mutluydum.
———
Bazı yazım yanlışları olabilir
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤 𝐑𝐨𝐬𝐞 /𝑯𝒚𝒖𝒏𝒍𝒊𝒙/ DÜZENLENİLİYOR
FanfictionHyunjin değerini bilemediği sevgilisi ile tekrar karşılaşır, ama bu sefer hiç bir şey umduğu gibi gitmez.