Yeni Hayat

96 3 0
                                    

Elbette bende sevmezdim erkenden uyanmayı sabahın köründe hemde.
Okul için değildi ama bu sefer. Burada babamın işleri yolunda gitmediği için
İzmire taşınacaktık. Çalan alarm sesiyle telefona bir kez daha sövüp saydım. 5 dk daha erteleyip az daha uyudum. Derken abimin sesiyle göz kapaklarım aralanmaya başladı;
"Hadi be kızım ya uykucu oldun başıma"
her ne kadar içimden 'hı salak hı' demek geçsede abimin benden tiksinmesini istemezdim.
"Of abi geliyorum"
"Çabuk hazırlanıp aşağı iniyosun yeterince geç kaldık zaten"
deyip çıktı insan bi cevabımı bekler dimi ama. Neyse ben iç sesimle tartışırken bi yandan da ne giyeceğime karar vermeye çalışıyordum. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkamayı ihmal etmedim tabiki.
Aslına bakarsan pek de bişi yoktu dolabında acilen alışverişe çıkmam gerekiyordu. Toz pembe,omzu düşük t-shirtim ve siyah dar kotumu giyip, aynanın karşısına gectim. Kıvırcık saçlarımo iyiki dünden duzlestirmistim. Hemen tarayıp doğal haline bıraktım hafif bir makyajla tabi. Daha fazla zaman harcamadan merdivenlerden aşağı koşarak indim. Biraz şiddetli inmisim galiba herkes bana dikti gözlerini. Napiyim ama acele ettirmişlerdi.
"Herkese günaydııın"
Diye bi çığlık kopardım.
"Sanada prenses"
Dedi babam. Bana böyle hitap etmeyi seviyordu. Bende ona yakışıklı diyordum çünkü... Kahvaltı masasına oturdum. Canım bişi istemiyordu ama annemin ısrar edeceğini ve yemeden de o masadan kalkamayacağımı biliyordum. Biraz bisiler atistirip sırt çantamı aramaya koyuldum. Nerde bu yaa!!!
"Hey sırt çantamı gören varmı hani şu kahverengi olanı?"
deyince abimin yüzünde piç bi sırıtma belirdi.
"Ş-şey ben onu en son ceren'e vermiştim"
"Sormadan mı yaaa?"
"Hayır desen bile vereceğimi biliyosun"
ah evet lanet olsun abim. Ceren onun dillere destan 5 yıllık sevgilisiydi. Sevmiyor değilim iyi kız ama bazen sıkıcı da olabiliyor. Her neyse ya. İçimden abime lanet okuyarak siyah çantami aldım. Ve yola çıkacaktık artik. Babam ve Abim valizleri arabaya yerleştirmeye çalışırken bende küçük kardeşim olan berkeye yardım ediyordum. Annem ise yolda yiyecek bisiler hazırlamış babama veriyordu yerleştirmesi için. Sonunda evimizden ayrılabilmiştik. Son bir kez daha baktım o kadar anıyı , hatıraları burada bırakmaya göz yummuştum. Ve elveda deyip arabanın camına başımı yasladım. Kulaklıklarimi takıp Kahraman tazeoğlu'nun şiirlerini okunmaya başladım. Ve şu sözü direk gözüme çarptı ;
'Ben sana yenilmek için sevdim seni. Hayallerime yakıştığın için sevdim. Ama artık gitme vakti. Duyamdığın sesimi sana emanet ederek, acılarıma yokluğunu ekleyerek ve nereye gidersem gideyim, seninle kalarak gitme vakti...'
Gerçekten güzel bir sözdü. Düsündüm biraz acaba unuturmuydum. Hiç sanmıyorum.. Onunla yaşadığım her an kalbimin yerinden çıkacakmış gibi neden olmasına sebep oluyorsa unutulması imkansızdı... Ama gidiyorum artik ve unutmaya da çaba göstereceğim. Belki başkasına aşık olurdum, aklımo alan birisi mesela. Ama bana zaman gerekiyordu. Unutmak icin vede alışmak.. Ben bunları düşünürken kendimi İzmirde buldum. Ne çabuk gelmiştik ki..
"Yeni şehire merhaba deyin gençler"
klasik abim iste. Yeni evimizin önü de durduk. Kalbim bir anda hızlı hızlı atmaya başladı. Yeni hayatım nelere sebep olacaktı bakalımm..

Arkadaşlar ilk kitabımı paylaşıyorum umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı ve votelerinizi eksik etmeyin seviyorum sizii;)

Geleceğim OlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin