Not The End Of The Node(Yılbaşı ertesi)
Yanındaki bedenin kıpırdanmasıyla beraber gözlerimi araladı Minho. Ağzımdaki kuruluk yüzünden rahatsız olmuştu. Kendisine sıkıca sarılmış bedeni yavaş bir şekilde kenara itti ve yattığı yerden doğruldu. Su içmek için komodinin üzerindeki bardağa uzandı fakat bardak yerinde yoktu.
Mutfağa gitmek için ayağa kalktı, adım attığında ayağı komodinin üzerinde olması gereken bardağa çarptı. Bu esnada yüzünde hafif bir gülümseme oluşmuştu. Son birkaç saat hayal edemeyeceği kadar güzeldi.
Vazgeçmişti aslında. Kalbinden, duygularından... Hiç olmayacak bir şeyin peşinden koştuğunu sanıyordu. Hatta birkaç saat öncesine kadar buna emin olmuştu ama yanındaki beden, Minho'yu çekip çıkarmıştı bu umutsuzluğundan.
Mutfağa gittiğinde yalnız olmadığını farketmesi uzun sürmemişti. Felix'i sandalyeye oturmuş bir şekilde derin düşüncelere dalmış buldu. Felix, yavaşça kafasını kaldırdı; Minho'yu görünce derin bir iç çekti.
"Uyku mu tutmadı?"
"Bu haldeyken nasıl uyuyabilirim ki hyung?"
"Doğru söylüyosun ama ona biraz zaman vermelisin. Olanlardan sonra ben onunla konuştum. Bunun benim hatam olduğunu, aramızda kesinlikle bir şey olmadığını söyledim. Ona biraz zaman ver, gördüğü şey kolay değildi."
"Bilmiyorum hyung. Aklım çok karışık."
"Sadece biraz daha zaman gerek ve gerçekten özür dilerim Felix. O hareketim çok yanlıştı ama onları o halde görünce bir şeyler yapmam gerekti dedim. Zaten hiçbirimizin kafası yerinde değildi. Yine de bunu bilinçli bir şekilde yaptım ve bunun için özür dilerim."
"Sorun değil hyung. Seni anlıyorum. Bundan sonra dileğim sizin gibi mutlu olabilmek."
Bu sözlerinden sonra Felix bardağı tezgahın üzerine koydu ve odasına doğru gitti. Minho ise elimde bardakla öylece dikildi ayakta. Düşündü olanları tekrardan.
Her şey aniden olmuştu. Yılbaşı için ortamın hazırlanması, sonrasında verilen parti, içkiler ve sonrasında... Sonrası çok karışık. Sahiden ne zaman başlamıştı bu olanlar? Sanırım bir hafta öncesi diye düşündü. Felix'le o günkü konuşması. Evet, o günden itibaren her şey karışmıştı.
Odasına gittiğinde yatağında yatan o baştan çıkarıcı görüntüyü gördü tekrar. O güzel yüzü karanlıkta parlıyodu. Dağınık saçları, tombul yanakları, teni... O sıcacık, esmer teni.
Bu gece bir bütün olmuşlardı. Kokuları, saçları, tenleri birbirine karışmıştı. Ona her dokunduğunda alev aldığını hissetmişti Minho. Öpüşmeleri... Mükemmel bir histi.
Hissettiği duygularla sırtını yatağa verdi. Sola doğru döndü. Kolunu ona doğru attı, onu kendine doğru çekti. Yanında kıvrılmış yatan bedenin ürperdiğini hissetti. Sıkıca sarıldı. Onun olmanın, bu gece birbirlerine ait olmanın verdiği hisle Jisung'u daha sıkı sardı bedeniyle. Burnunu saçlarına gömdü. Saçları çok güzel kokuyordu. Sanki baharda, çayırların arasında dolaşıyor; doğanın, toprağın, ağacın, yaprakların kokusunun hepsini tek bir seferde alıyordu. Bu kokuyla beraber kendini derin bir uykuya bıraktı.
~
Felix odasına gitti, kapıyı sertçe çarptı, üzerindeki ceketi sertçe yatağına fırlattı. Ardından da kendini yatağa bıraktı. Bu gece olanlar... Felix'e göre bu gece olanlar gerçek olamayacak kadar zordu.
Ona hislerini söylemişti fakat belli ettiğini düşünüyordu. Hyunjin ise kendisine gelip bir şey dememişti. Ama Jisung söylemişti, kendisini sevdiğini biliyordu.
"Minho hyungun yaptığı ise... çok uç noktaydı." diye düşündü. Aslında o an Felix de istemişti. Çünkü Hyunjin kendisini yeterince sinirlendirmişti. Yine de doğru olan bu olmamalıydı diye aklından geçirdi.
Gözlerini kapadı, derin bir nefes aldı. Bu gece olanları unutmak istedi ama yapamazdı. En azından şu an her şey dursun istedi. Bunu sadece uyuyarak başarabileceğini biliyordu. Bu yüzden kendisini uykunun kollarına bıraktı.
.
.
.Bu bölüm, olanlarla gelecek arasında bir geçiş gibi oldu biraz. Fazla ipucu vermeden nasıl betimleyebilirim diye habire silip silip durdum ama ortaya böyle bişey çıktı.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümde daha konunun içine girmeyi planlıyorum. Görüşmek üzeree...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Misunderstanding🦋 | Hyunlix × Minsung
FanfictionMutfağa gittiğinde yalnız olmadığını farketmesi uzun sürmemişti. Felix'i sandalyeye oturmuş bir şekilde derin düşüncelere dalmış buldu. Felix, yavaşça kafasını kaldırdı; Minho'yu görünce derin bir iç çekti. "Uyku mu tutmadı?" "Bu haldeyken nasıl uyu...