(Özet)
Minho, Jisung'un söylediklerine şaşırmıştı. Ondan böyle kelimeleri duymak garip gelmişti. O, ilk defa bu kadar duygusal ve ciddi konuşmuştu. Genelde şakalaşırlardı ama bu sefer Jisung'un içinden başka biri çıkmıştı. Birinin sevgisiyle, aşkıyla yanan bir Jisung belki de. Onun da bu durumda olduğunu tahmin etti ve kıskançlıkla beraber bu kadar çok sevdiği kişiyi merak etti.
~
[6]
(Yılbaşından 3 gün önce)
Sabah alarmın çalmasıyla hemen kalktı Jisung. Bugün güzel bir gün olacaktı, hissediyordu. Geçen sefer Minho'ya biraz duygularını belli etmişti, içi biraz olsun rahatlamıştı. Bugün ise Minho, Felix, Changbin ve Chan'le beraber bisiklete bineceklerdi.
Ayağa kalktı, tuvalete girdi. Saçını düzeltti, makyajını yaptı. Bu sırada içeriden gelen seslere odaklandı. Mimho kalkmıştı. Jisung kapının kulubuna uzandı. Aynı anda Minho da kapıyı açmak için yönelmişti. Açılan kapının ardından birbirini gören ikili gülümsedi.
"Günaydın."
"Günaydın."
"Eee... Saçın bu sabah iyi görünüyor." dedi Minho. Sonra içinden saçmaladığını düşündü.
"Teşekkür ederim hyung. Seninde saçların biraz dağılmış." dedi Jisung ve eliyle onun yüzüne düşmüş tutamlarını kenara itti. Hyungunun saçıyla oynamak Jisung da alışkanlık haline gelmişti.
Minho gülümsedi. Gözlerini kapadı. Saçıyla oynayan eli tuttu, kalbine doğru götürdü.
"Sence bu normal mi?" diyebildi sadece.
Jisung, o an ki şokla hiçbir şey yapamadı. Minho'nun kalbi hızlanmıştı. Onun kalp atışlarını, elinin altında çok net hissediyordu. Jisung da gözlerini kapadı. Büyüğünün diğer elini tuttu. İkisi için zaman bir anlığına durmuş gibiydi. Ortalıkta hiç ses yoktu. Sadece ikisi vardı ve birbirlerinin kalp atışları. Ama tabiki bu ortam böyle sonsuza kadar kalamazdı. Hazırlanmış olan Felix kapılarını çaldı ve seslenmeye başladı.
"Uyanmadınız mı daha? Gitmiyor muyuz yoksa, acele edin biraz!"
İlk ses Minho'dan çıkmıştı.
"Geliyoruz Felix, beş dakikaya aşağıdayız."
Birbirlerinin ellerini bıraktılar. Jisung hızla tuvaletten çıktı, Minho da bir o kadar hızlı tuvalete girdi, saçını makyajını yapıp çıktı. Çıktığında Jisung da hazırlanmıştı.
"Ben aşağıya iniyorum, senden gelirsin."
Minho kafasını salladı. Küçüğünün çıkmasının ardından üstünü değiştirdi. Aynına karşısına geçti. Kendini baktı ve derin bir iç çekti. Daha demin hiç düşünmeden yaptıkları...
"Bana nolduğunu bilmiyorum." dedi kendi kendine. Durduğu yerde doğruldu. Kapıyı açtı ve aşağıya inmek için yürümeye başladı.
Aşağıda bisiklet grubu bir masada toplanmış sohbet ediyorlardı. Minho'nun geldiğini gören Changbin ve Chan selam verdiler. Minho onlara doğru gülümsedi ve Felix'in yanına oturdu.
"Hyung gel sende dinle. Beraber parkın oraya kadar sürelim. Sonrasında biz Chan hyungla uzun yolda hızlı bir şekilde rutin sporumuzu yaparız. Siz kısa yoldan gelirsiniz. En son yolların kesişiminde de buluşup geri döneriz yurda. Olur mu?"
Minho onaylar biçimde kafasını salladı. Chan ve Changbin'in bu aralar aralarının iyi olmadığını biliyordu. Bu yüzden ikisinin bir süre yalnız kalması iyi olacaktı. Dönüşte zaten hep birlikte döneceklerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Misunderstanding🦋 | Hyunlix × Minsung
FanfictionMutfağa gittiğinde yalnız olmadığını farketmesi uzun sürmemişti. Felix'i sandalyeye oturmuş bir şekilde derin düşüncelere dalmış buldu. Felix, yavaşça kafasını kaldırdı; Minho'yu görünce derin bir iç çekti. "Uyku mu tutmadı?" "Bu haldeyken nasıl uyu...