Okuyan sayısı arttıkça ne kadar mutlu oluyorum bir bilseniz. Okuyan herkese çok çok teşekkürlerimi iletiyorum. Yorumlarınız ve mesajlarınız benim için çok büyük destek oluyor. Esirgemeyin lütfen ;)
"Şakan çok iyiydi Rüzgar'cım ama artık odamı göstersen. Çok yoruldum. Cidden."
"Ne şakası kızım. Odan burası işte. Sil, süpür, temizle,yat." Cidden şaka yapıyor olmalıydı. Oda diye gösterdiği yer, çatı katında eski eşyaların konduğu ve bolca örümcek ağı bulunan rutubetli bir yerdi. Kapıda durmuş, içeriye bakıyordum. Asla oraya girmem. Asla!. Kivi yerim ama girmem. Kivi yiyemiyorum. Hatta görünce bile kaşınıyorum . alerjim yok ama o iğrenç yeşil şeyden o kadar huylanıyorum ki.
"Öküzün trene baktığı gibi ne bakıyon kızım. Hadi üstünü değiştir temizliğe başla."
"Rüzgar... Ben bu odaya girmem." Dedim yutkunarak.
"Niye? Merak etme içerde hayalet yok". Sırıtıyordu.
"Hayalet yok ama böcekler var. Çokça..." hala tedirgin bir şekilde karanlık odaya bakıyordum.
"Böcek mi? Sen böceklerden korkuyor musun?" Al işte. pis pis sırıtıyor yine. Ne var!
"Hayır. Bu yıl içinde çok fazla böceklerle uğraştım da. Tabi aralarında sen de varsın."
"Öyle mii?" dedi kaşlarını kaldırarak. "Öylee" Öne doğru itilmemle çığlığı bastım.
"Merak etme. İçerdekiler benden daha rahat ettirirler seni." Hiç kıpırdamıyorum. Şuan resmen o odadayım. Her yer örümcek ağı ve eminim burada sivrisinekten akrebe her türlü böcek var. YOK ARTIK YA! Tam burnumun dibinde bir örümcek ağı var ve kocaman bir örümcek bana doğru geliyor.
"Rüzgar! Çıkar beni buradan hemen!" "Aaa.Olur mu Dafny. Tam da anlaşmaya başlamıştınız."
"Rüzgar! Kocaman zehirli bir örümcek bana doğru geliyor." Dedim ağlamaklı bir sesle. Burnum acıştı ve gözlerim doluverdi.
"Hııh. Çok beklersin canım. Ben yutmam bunlar. Hem zehirli bir örümcek de benim gibi birinden daha iyidir. Değil mi?" Artık dayanamıyorum.Şu iğrenç zehirli kocaman örümcek bana doğru iyice yaklaştı. Nee! Yo hayır, olamaz! Ağın bir ucu burnuma değiyor! Ayrıca iğrenç kocaman zehirli örümcek de burnuma doğru iyice yaklaşıyor.Gözlerimden arka arkaya 3 damla yaş düşüverdi. Ne dersem diyeyim Rüzgar'ın beni buradan çıkarmaya niyeti yok.korkumu basit bir korku olarak algılamıştı ve cidden bayılmama ramak kalmıştı.
"Rüzgar. Lütfen." Artık resmen ağlıyordum. "Defne?" Oldukça şaşırmıştı. Böyle bir şey beklemediği kesindi. "Defne? İyi misin?" sorusunu boğazımdan çıkan küçük bir hıçkırık cevapladı. Salak, iyi olsam ağlar mıyım. Mal. Ama şuan bunu düşünecek halimde değilim.
"Kahretsin. Ben ne yaptım!" der gibi mırıldandığını duydum. Ve hemen ardından beni odadan çıkarması bir oldu. Yüzümü elleri arasına aldı. Iyy kendimi küçük bir çocuk gibi hissettim. Ama aynı zamanda çok kötü hissediyorum. "Defne, iyi misin? Cevap ver. İyi misin?" "Ben.. Bilmiyorum" dedim tuhaf tuhaf. Hala tedirgindim.
"Defne. Çok özür dilerim. Ben.. Bilmiyordum. Yani böceklerden bu kadar çok korktuğunu." Başımı göğsüne yasladı." Sakin ol tamam mı? Bitti. Bir daha ölsem yapmam böyle bir şeyi." Ona sarıldım. Beni sakinleştirmek için bu kadar çok uğraşıyordu çünkü bazı durumlarda aşırı panik olup, berbat bir hal alığımı biliyordu. Derin bir nefes aldım. Rüzgar'ı seviyordum. Beni umursuyordu ve yanındayken güvende hissettiriyordu. Kesinlikle en yakın dostum olacaktı. Kafamı yavaşça geriye çekti ve gözlerime baktı. "Daha iyi misin?" Evet gerçekten ona sarılınca sakinleşmiştim. "Evet. Ben daha iyiyim Rüzgar. Teşekkürler." "Hiç teşekkür etme. Benim aptalca hareketim yüzünden böyle oldu.Tekrardan özür dilerim." Beni öyle görünce gerçekten korkmuştu ve benle konuşurken sesi çok pişman geliyordu. Bu duruma ben de çok üzüldüm.
"Tamam, Rüzgar. Önemli değil. Asıl ben özür dilerim, sana böcek dediğim için." dedim ellerini tutarken.
"Cidden yanlış bir terimdi. Üzgünüm." Resmen 5-6 yaşlarındaki anaokulu çocuğu gibi hissettim bunları söylerken. Berbat!
"Pek de yanlış sayılmaz aslında. Uğur böceği de bir böcektir. Ben de senin uğur böceğin olurum o zaman." Dedi yine sırıtarak.
"Uğur böceği ve sen?" dedim dalga geçercesine. "Gerçi uğur böceklerini de sevdiğim söylenemez ama..."
"Cidden mi, sevmiyor musun?" Başımı salladım. "Olsun. Neyse hadi gel sana gerçek odanı göstereyim."
"Bir zahmet! Biraz önceki eşekliğinden sonra..." Gözlerini açıp kaşlarını kaldırarak bana baktı. Yine şaşırtmıştım onu. Ama bu hali çok fazla tatlıydı. Uzanıp yanağını öptüm.
"Şaka şaka. Şimdi artık odama gidebilir miyiz? Gerçek odama!" Sırıtarak başını salladı. Sürekli sırıtmaktan çenesi ayrık kalacak ha!
"Hadi bakalım. Düş önüme." Eşyalarımı alıp merdivenlerden inmeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz Hikayem
Teen FictionHerkesin hikayesinin konuları farklıdır. Kimisine 'aşk' dersiniz, kimilerine 'dram'. Hatta 'aksiyon' bile diyebiliriz bazılarına... Peki ya benimki? Hiçbiri.. Benim hikayem bambaşka.. Benim hikayem 'İsimsiz'.. Bu hikayenin ne adını ne de sonraki bö...