Oh! My mistake

A) I keep sending you a signal,

Taeil(rizz)🔛🔝🔥🗣❗️
katılımcılar: Taeil, Johnny, Taeyong, Yuta, dodo

yuyu:
GUNOO
ILK DERSIN BASLAMASINA BIR SAAT VAR AMA BIZ OKULA GIDICEZ
KALKIN OROSPU COCUKLARI GUN AYDI

Taeyong:
Yuta siktir git yat uyu
bu saate gidilmez okula

yuyu:
HAYIR AMK KALKIN
GUN AYDI
GUNAYDİN
GUNOO
OKULA ERKEN GIDIP PLANLARIN USTUNDEN GECICEZ

Johnny:
Yuta sikir git yat uyu

Yuyu:
Ya hayır
ciddiyim ben kalkın
Taeil kalkmaz onu biliyorum o yüzden okula gitmeden önce onun evine uğrayıp taşlı saldırı yapıcam ki uyansız pezevenk
Siz de dodoyu uyandırıp okula gelin

(☆)

yuta'dan
"Bak johnny anladığına eminsin değil, mi beni çaktırmadan winwine doğru iticeksin sonra elimdeki kahve ona dökülecek; ben onu tuvalete götürüken sen de onun arkadaşlarıyla konuşup kaynaşacaksın?"
"Yuta sus artık beş yüz kere anlatın anladım."
Ben hala anlamadığından şüpheliydim planı bir kez daha anlatmak üzereyken Taeyong araya girdi; "Hala kahvenin kaynar olması hakkında konuşmadın çocuğa 3. dereceden yanık mı vermek istiyorsun yuta?"
"Müstakbel eşimin canının yanmaması için her şeyi düşündüm. Genelde tenefüsün iki buçukuncu dakikasında kantine geliyor eğer zil çaldığı ilk saniye kantine inip kahveyi alırsak ve iki buçuk dakika boyunca beşimizde üflersek kahve soğur."
"Salaksın yuta" Taeil den beklenen bir cevaptı. Doyoung ise "Çocuğun kıyafetini kirletiyorsun sonuçta ya sana kızarsa?"diye sormuştu.
"Harika bir eş adayı olduğum için bunu da düşündüm, dolabımda yedek bir üst var ona vereceğim, o da bana geri vermek için gelecek ve konuşacağız sonra da evlenceğiz."
"Sen kafayı sıyırmışsın."

Sadece winwini izleyip, planının üstünden geçip durduğum kırk dakika sonunda bitmiş ilk zil çalmıştı. İlk iş Taeili kolundan tutup kaldırıdım ben zorlamasam gelmeyeceğini biliyordum, diğerlerinide arkamda olduğundan emin olduğumda koşturmaya başladım.
Bayağı yorucu geçen koşturmadan sonra kantine ilk biz gelmiştik her şeyin planlandığı gibi olması için içimden dua ederken aynı zamanda kantinci abinin kahveyi yapmasını bekliyordum. Bir anda bedenim Doyoung ve johnny tarafından sarsılmaya başlayınca onlara dönüp sinirle "ya bi rahat durun amınızı koymiyim" dedim ama bu seferde Taeil salak salak hareketler yapmaya başlamıştı. . Aramızda beynini tam anlamıyla kullanabilen kişi olan Taeyong; "kanka sicheng gelmiş amk" dediğinde diğerlerinin neden beni sarsıp durduğunu anlamış oldum. Olması gerekenden 1,5 dakika erken gelmişti kahve hala sıcaktı ve johnny görevini unutmuş gibi duruyordu. Elimde kahveyle hiçbir şey yapmadan bize doğru gelen sicheng ve arkadaşlarına bakıyordum sadece. Transtan çıktığımda johhny hadi dedim işaret verircesine. Keşke vermeseymişim tabii orası ayrı. Her şey çok çabuk yaşanmıştı ama anlayabildiğim kadarıyla johnny beni değil sichengi itmişti aptal herif. Sicheng'in üzerime doğru düşmesiyle üflemeyi unutuğumuz sıcak kahvede benim üzerime dökülmüştü. O an dünya durmuş gibiydi sadece sicheng'in ilk defa bana bu kadar yakın olan suratı ve hissetiğim yanma hariç her şey yoktu tekrar transa girmiştim. Boğuk boğuk sicheng'in özürlerini duyarken arkada az bi az taeil ve johnny nin gülmesinide duyuyordum. Sicheng beni kolumdan tutup çekmeye başladığınsda girdiğim transtan çıkmıştım. Beni tuvalete getirmiş titreyen elleriyle musluktaki suyla üzerimi temizlemeye çalışıyor bir yandan da üflüyordu.
"Çok özür dilerim gerçekten çok yanmış olmalı çok üzgünüm isteyerek olmadı gerçekten."
İçinde bulunduğum durumun rüya olmadığını anladığımda sicheng'i izlemeyi bıraktım.
"Winwin sorun değil canım yanmadı zaten sakin ol."
Dürüst olmak gerekirse canım kesinlikle bir hayli yanmıştı ve winwinin tüm çabasına rağmen yanmaya devam ediyordu ama yanımda müstekbel eşim varken sek erkek gibi davranmak yakışmazdı bana. Tüm acımı johnnyiden çıkaracaktım.
Aklıma bir anda gelen şeyle üstümdeki okul gömleğimi çıkartım; "Winwin sorun olmazsa dolabımsa yedekle üstüm var onu getirebilir misin bana?"
Bir kaç saniye bana öylece baktıktan sonra "Tabii" diyerek koşarak çıkmıştı tuvaleten.
Çığlık atıp kendi kendime tepinmeye başlamıştım arada bir aynaya bakıp saçımı düzeltiyordum. İki yıldır delicesine hoşlandığım çocuk ilk defa bana bu kadar yaklaşmış, dokunmuştu. Ben winwini beklerken zil çalmıştı ve aklıma gelen şeyle telefonumu cebimden çıkarmıştım.