i'll only give it to you

59 10 19
                                    

"Hocam lütfen ya."
"Hayır dedim yuta git başımdan."
Çaresizce geri sınıfa dönerken mırıldandım "orospu çocuğu ya nolucak konuyu değiştirmeme izin versen".
Birde bunu winwine açıklaması vardı. İki yılın sonunda ilk defa yakınlaşmaya yakın bir şeyler yaşıyorduk ve ben sürekli batırıp duruyodum. Bir noktada onun gözünde sapık gibi göründüğüme emindim.
Son ders zilinin çalmasıyla adımlarımı hızlandırarak sınıfa girdim. Evet bilerek hocaya son tenefüs sormuştum, planım (c planı 2. kısım olarak adlandırdığım) çıkışta onunla konuşmak, daha sonra ayaküstü olmadı böyle diyerek bir yere davet etmekti. Yere daha karar verememiştim, Taeili dinleyip çay ocağına götürmek istemediğimden her şey spontane gelişecekti. Sınıfa girip yerime oturdum; Taeil EVET ARKADAŞLAR BUGÜN HÜKÜMETİN AMINA KOYUYORUZ diye bağırırken mark ve jungwoo videodaki polisler gibi davranıyordu. Bakışlarımı biraz daha etrafta gezdirirken gözüm winwine takıldı. En basit bir şeyi yaparken bile güzel gözüküyordu. Bakıldığında hiçbir şey yapmıyor sessizce arkadaşlarını dinliyordu. Bu kadar basit bir şeyde bile çok güzeldi. İki yıl önce tam da bu yüzden onu fark etmiştim ya zaten. 
Matematik dersinde, sıkıntıdan bayılmak üzereyken; öylesine gözlerimi sınıfta gezdirirken onda takılı kalmıştı gözlerim. O zamanlar sıra arkadaşım olan jeno beni dürtene kadar da bakmaya devam etmiştim. İlk başta sadece dış görünüşünü beğendiğimi idaa ediyordum ama onun hakında her şeyi araştırmaya başlamış, sürekli onu izler olmuştum. Belki dikkatini çeker de benimle konuşur diye saçımı bile boyamıştım(işe yaramamıştı).  En sonunda Taeyong'un ısrarları üzerine beğenmekten öte, hoşlandığımı kabul etmiştim. Dış görünüşünden ibaret değildi hoşlantım. Hani derler ya içi dışına vurmuş diye sicheng gerçekten de öyle; içi de en az dışı kadar güzel. O muhtemelen hatırlamıyordur ama gene 2 sene önce bir gün okul çıkışı moralim aşırı bozuktu, her şeyin üst üste geldiği bir dönemdi. Okulun oralardaki bi parkta gözlerim dolu otururken bir anda gelip yanıma oturdu. Tabii benim elim ayağım götüme kaçmıştı heyecandan ne diyeceğim diye düşünürken o hiçbir şey demeden çantasından çıkardığı bisküviyi bana uzatmış, kendiside yemeye başlamıştı. Hiç konuşmamıştı, ama ben sadece onun varlığının bile moralimi düzeltmeye yettiğini fark etmiştim. Bisküvi bittiğinde kalkmış gene hiçbir şey söylemeden sadece gülümseyip el sallamıştı. O akşam uyuyamamıştım, sonraki gece de ve ondan sonrakinde de...  O zaman cesaretimi toplayıp kabul etmiştim. Hoşlantıdan da öte bayağı bayağı aşıktım ben.
O günden bugüne kadar geçen iki yılda nadiren sınıf arkadaşları olarak konuştuk. Bir kez bana kopya vermişti, bir kaç kez uç istemiş, bir kaç kez ders ne diye sormuştu. Nadiren de sabahları günaydın derdi.
Ben bunları düşünürken winwin'le göz göze gelmemiz düşüncelerimin durmasına sebep oldu. Ona bakmamın rahatsız edici olduğunu söylemişti biliyorum ama o bana bakarken ben kafamı çeviremezdim işte, öylece birbirlermize bakarken sınıfa giren hocanın sesiyle sicheng önüne dönmüştü.

Taeil(rizz)🔛🔝🔥🗣❗️
katılımcılar: Taeil, Johnny, Taeyong, Yuta, dodo

yuta:
Göz göze geldik amk
bi 30 saniye bakışmışızdır
sanki o da bana aşık ya
öyle hissettim

taeyong:
ilaçlarını al yuta
ve fizikçi ne dedi

yuta:
git başımdan dedi amk
cimere şikayet edebiliyor muyuz
resmen öğrenciye argo kullanımı
açığa alınmalı
johnny anlamamıştır diye açıklıyorum
hayır dedi yani
daha konu başlığını aklımda tutamıyorum çok uzun amk
gel de açıkla şimdi bunu sichenge

Taeil:
bi şey dicem
hoca kelleşmiş mi bana mı öyle geliyor

Doyoung:
TAEIL SUSS AMK KELLEŞMİŞ
KAFASININ ORTASI PARLIYOR

Oh! My mistakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin