•İKİ•

78 17 11
                                    

Eve geldiğimde odama kapanmam bir olmuştu. Normal şartlarda yüzme kulübünde kalır saatlerce antrenman yapardım. Parmaklarım buruşana kadar suyun içinden çıkmaz yüzerdim ama işte dediğim gibi normal şartlarda..

Şartlar hiç ama hiç normal değildi. Kendimi tuhaf hissediyordum. Oradaki bir çok arkadaşım için beşinci olmak normalken benim için hiçbir şekilde kabul edilebilir bir tarafı yoktu. En derinlerimdeki iç sesim bunu normal karşılasa da benliğim ısrarla reddediyordu.

Zoruma giden kolay bir şekilde heyecan yapmamdı.

Sebep neydi ki?

Neden bu kadar heyecan yapmıştım?

Yine bir ses Oh Sehun diye bağırıyordu. Dindirmeye çalışsam da bas bas bağırıyordu işte. Kulağımı tıkıyordum kafamı bulandırmaya çalışıyordum yine de engel olamıyordum o sese. Mesela neden Oh Sehun'du?

Yeni bir hoca olduğu için mi heyecanlanmıştım? Ama bizim hocalarımız sık sık değişirdi. Bir çok kez aynı onun gibi hocalar hepimizi tek tek görmek istemişti. Hepsinde de en ilk çıkan ben olmuştum. Bunda neden olmamıştı? Belki de ilk defa bu kadar başarılı birisi olduğu içindi.

Ona kendimi kanıtlamak istiyordum. Bana attığı o bakıştan pişman olsun istiyordum. Orada yazılan her şeyin doğru olduğunu gerçekten başarılı olduğumu bilmesini istiyordum. Bu istek o kadar fazlaydı ki içimi boğuyordu. Hırs tüm benliğiyle bedenimi kaplamıştı. Bu düşünce gece boyunca uykularımı kaçırıp durmuştu.

Ertesi gün kulübe birlikte gitmek için evimin önüne Chanyeol gelir diye düşünmüştüm ama gelmemişti. Sanırım bu sefer onu gerçekten kırmıştım.

Chanyeol benim çocukluk arkadaşımdı ilk okula gittiğim zamanlar ailemin beni yazdırdığı yüzme kursunda tanışmıştık. O zamandan beri birlikteydik ve bizler sayesinde de ailelerimiz yakınlaşmıştı bu yüzden bağlarımız daha güçlenmişti.

O kadar yılı birlikte geçirdiğimiz için haliyle onu çok iyi tanıyordum. Gerçekten değer verdiği insanları incitmekten, kırmaktan çekinen birisiydi. Dünkü tartışmamızda istese kolay bir şekilde kalbimi kırar ve susturabilirdi ama o kırılsa bile kırmayı seçmiyordu. Tanıdığım en yufka yürekli insanlardan birisiydi.

Bense onun aksine bu konuda biraz fevriydim. Anı yaşayıp aklıma geleni söylemek daha çok işime geliyordu. Bir şeye kızdıysam öfke duyduysam karşımdaki kişi de incinsin istiyordum. Her zaman kolay olan bu olmamış mıdır?

Chanyeol'ün gelmeyeceğini anlayıp tek başıma kulübün yolunu tutmuştum. Soyunma odasına girdiğimde içeriden sesler geliyordu. Gözlerim arkadaşımı aradığında bir köşeye oturmuş öylece bakışlarını telefonunda gezdirirken yakalamıştım. Yüzünün düşük olmasından moralinin bozuk olduğunu anlayabiliyordum.

Onunla yüzlerce kez bu konuma gelmiştik. Küslüğümüz çok uzun sürmezdi dönüp dolaşır yine birbirimizi bulurduk. Ne bir kardeşe ne de bir abi-ablaya sahiptim. Chanyeol'ün yeri tam olarak hayatımda buydu. Kardeş yokluğu bilmediğim bir kavramdı çünkü bunu fazlasıyla dolduruyordu.

Chanyeol'ün gönlünü almakta çok da zor değildi. İki konuşmaya tav olacağını biliyordum. İnsanlarla küs kalmayı sevmezdi özellikle bu yakınıysa gerçekten bunu beceremzdi.

Yanına gidip kafasında dikildiğim de bakışlarını bana çevirmişti. İri gözleri merakla bana bakıyordu.

Chanyeol" Ne oldu?"

" Şarj makinan yanında mı?"

Aslında şarj makinam da yanımdaydı şarjım da doluydu. Maksadım onunla konuşmaya çalışmaktı. Dün fazla çıkıştığım için kendimi huzursuz hissediyordum ve bu yüzden de küs kalmak istemiyordum. O benim eğlendiğim ve yakın olduğum tek kişiydi.

SEKAİ • PHİLOPHOBİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin