İnsanlar evlerine yatırım yapar, ben arabayı tercih ediyordum. Siyah porshem ile şirketin önüne geldiğimde yine dikkatler üzerimdeydi. Burada ünlü sayılırdım, insanlar benimle pek iletişime geçmez ama geçmek için fırsat kollarlardı. Kimse buna cesaret edemiyordu çünkü soğuk ve sert duruşum buna müsaade etmiyordu. Egomu tatmin ediyordu, ilgiyi seviyordum. Dikkatlerin üzerimde olmasından keyf alıyordum ama alamam gerekiyor esasen. Yaptığım iş bunu gerektiriyor çünkü. Gizli, hayalet gibi.
Siyahı seviyorum, ruhumu yansıttığına inanırım. Yakıştırıyorum da kendime, beyaz tenim yeşil gözlerim ve kızıl saçlarımla dikkat çekiyor, daha ön planda oluyorum gibi geliyordu. Siyah yüksek bel pantolon, bot, straplez üst, deri ceket ve yine siyah gözlüklerimle farklı bir görünüm elde etmemiştim. Arabadan inip içeri doğru hızla ilerledim. Bu huyumu da seviyordum, gerçi huy sayılır mı bilmiyorum, yavaşlıktan uyuşuk insanlardan nefret ederim. Aslında ben insanların topunu sevmiyorum.
Başkanın odasına girdim. Beni bekliyordu zaten, görünce ayağı kalktı, yanında amcası ve bana takık oğlu vardı. Batuyu severim ama arkadaş olarak, onunla vakit geçirmek keyifli. Ama sadece o kadar.
"Gel Almira, otur şöyle."
Karşısında duran kahverengi deri koltuğa oturdum. Batu da yanıma oturdu. Babası Doğan bey karşıma, Samet bey çaprazımdaydı. Doğan beyin elinde tahta kalemi vardı ve kenarda duran yazı tahtasını yanına çekti.
"Önceden düşünülüp tartılmış bir görev anladığım kadarıyla. En son benim haberim oluyor." dedim kaşlarımı kaldırarak. Ben en iyi elemanlarından biriydim, onlardan sayılırdım, bir şeylerden geç haberim olmasından artık hoşlanmıyordum. Kendimi her zaman her türlü geliştirdim, hep daha iyi oldum, daha önde, daha başarılı olarak. Hırsım gözümü kör edebiliyordu, bu benim için tehlike arz ediyordu.
"Bu her zaman vardı sadece göz ardı ediliyordu, daha doğrusu tehdit sayılmıyordu. Şuan bu tehdit gün yüzüne çıktı ve senin de bunu ortadan kaldırman lazım." dedi Doğan bey. Buranın yöneticisi oydu. Herşey ondan sorumluydu, işleri oğluna da devrettiği oluyordu çok kez, Samet bey de resmiyette yoktu ama işlerin çoğu ona danışılarak yapılırdı. Büyükleriydi nasıl olsa, saygı söz konusu.
"Görev nedir?" diye sordum o sırada tahtaya göz atıyordum. Tanımadığım isimler, oradan oraya çıkan oklar vardı. Doğan bey anlatmaya başladı.
"Öncelikle şunu belirtmek isterim Almira, bu, yaptığın diğer işlere benzemiyor, sırf sana güvenimizden buradasın. Biz bunu kendi aramızda oturup konuştuk, işi kısa yoldan halledebilirdik, fakat bunun ucu bize kötü dokunurdu. Zehri yavaş yavaş salmamız gerekiyor ki insanların gözünde ölü şok yaratmasın. Bu uzun süreçli ve çok gizli bir görev. Kimsenin haberi olmamalı, kimse bilmemeli ve dersine iyi çalışmış olmalısın."
Anlattıkları vın gelip tırs gidiyordu. Zorlu çok görev üstlendim ve hepsi başarıyla sonuçlandı, gözüm korkmamıştı. Sonuna kadar vardım.
Bacak bacak üstüne atıp koltukta rahatça yayıldım. Gözlerimden özgüven akıyordu. Kaşlarım kalkıktı, kibirli duruşumu karşı tarafa enjekte edebilmiştim. Zaten beni tanıyorlardı, yapamam demeyeceğimi adları gibi biliyorlardı.
"Tehlikeli de," dedi batu, beni düşünmesi gözlerimi yaşartmıştı. Tehdit içeren çok yere yollamıştı beni, asla samimi gelmiyordu.
"Ben tehlikeli görevler için doğru elemanım, o yüzden buradayım." dedim batuya imalı bir bakış atarak. O yine de bana tuhaf bakıyordu, istemiyor gibiydi.
"Benim sana güvenim tam, ama biliyorsun prosedür gereği imzalaman gereken bir belge var." deyip masadan dosyayı aldı. Kalemle birlikte bana uzattı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mrs.İblis
RomanceAlmira Altan, bir suç örgütünün en iyi ve gizli elemanlarından biridir. Yeni görevi üzerine yeni bir kimlikle Gökalp ile tanışan Almira, kendini absürt bir yolcuğunun kurbanı olarak bulur.