Bölüm 1

492 15 3
                                    

"devrim kalk artık, annemler eve gelince kızacak bak."

Sanki eve geldikleri vardı da off

"Bırak abla ya, bize fikrimizi bile sormadan oradan oraya sürükleyip duruyorlar zaten."

"devrim bak, bende gitmek istemiyorum arkadaşlarım var burada, ama eğer böylesi daha iyiyse?"

Klasik eliza, yani ablam hep iyi niyetli, bir şekilde mutlu olmayı başaran o kız..

"Tamam toparlanıyorum, ama birazdan dışarı çıkıcam, buraları son kez dolanmak istiyorum."

"tamam Devrim acele et o zaman, erken çık seni biliyorum, gideceksin yağmur yağacak ve 2 saat daha fazla yürüyeceksin ve eve geç geleceksin."

"çok etkileyici, neyse hadi git."

"Tamam hadi toplan, bir şeye ihtiyacın olursa odamdayım."

Bana tek iyi gelen ve tek arkadaşım olan kişiydi bu kız. O yanımda olduğu zaman çok güçlü hissediyordum.

Bütün eşyalarımı valizime yerleştirmeyi başardığım an derin bir nefes verdim. Sonra ılık bir duş alıp saçlarımın ıslak olduğunu umursamadan, üstüme siyah bir Sweatshirt geçirdim altıma dar yırtık siyah bir kot giydim. Dolabımı karıştırırken bulduğum şapka mı da kafama geçirip ablamın odasına doğru ilerledim,
odadan gelen k-pop sesleri burnumdan hızlı bir nefes vererek gülmeme neden oldu. Kapıyı iterek içeri girdim, kendine turuncu ve pembe ağırlıklı bir makyaj yapmış, pileli eteği ile yatağın üstünde zıplayarak şarkı söylüyordu.

"ben çıkıyorum sende dikkat et eve geldiğimde bir bacağını kırık görmek istemiyorum."

"Tamam tamam sen git. Asıl sen kendine dikkat et sataşma kimseye!"

Diye bağırdı hala zıplarken.

"Tamam tamam, hadi görüşürüz."

"bay bay devroş."

Gözlerimi devirerek odadan ayrıldım bana böyle demesinden nefret ediyordum.
Kapıya doğru ilerleyip beyaz spor ayakkabılarımı giydim. Bir tane de sırt çantası aldım. Ellerim cebimde apartmandan ayrıldım.
Kapının önünde çocuklar top oynuyordu, top ayağıma gelince

"Devrim abla topu atar mısın!"

"atarım!"

Topa vurdum ve top çocuğa gitti, hiç bir şey demeden ordan hızlıca ayrıldım.
Hızlı adımlarla ilerlerken üç tane kız kol kola girmiş çekirdek çitliyordu beni görür görmez bana bakarak bir şey konuşmaya başladılar.
ellerimi cebime sokup büyük adımlarımla yanlarına gittim.

"hayırdır, bir problem mi var kızlar."

"y-yok"

"neye bakıyon o zaman?"

"Hiiç"

dedi uzatarak şapkamı çıkardım, ıslak saçlarımı düzelttim. Kızlar korkuyla bana bakıyordu şapka mı geri takarken:

"ben de öyle düşünmüştüm zaten."

Hızlı adımlarımla oradan ayrılırken. Kulaklığımı taktım öylesine yürürken yağmur yağmaya başladı. Hava soğuktu ama umursamadım. 3-4 saat yürüdüm ve gerçekten yorulduğumu fark edip, dünün de uykusuzlukla beraber ayaklarımı evin yoluna çevirdim.

Eve geldiğimde birşeyler atıştırıp yatağıma girdim, birşeyler okudum ve uyumaya çalıştım, yarın taşınacaktık ve artık biraz uykunun bedenime girmesi farz olmuştu.

Sabah uyandım saat 8:29 du bir kaç saat de olsa uyuyabilmiştim bu beni mutlu etti, hızlı bir duş alıp saçlarımı düzleştirdim. Üstüme bir gri eşofman bir de kısa kollu beyaz t-short geçirdim ve mutfağa gittim. Kendime kahve yaparken babam geldi.

"kahve mi? Bu saatte mi?"

Babam evde ne arıyordu? aaa evet bu gün pazardı ve taşınacaktık.

"baba seni bulmuşken sana söylemek istediğim bir kaç şey var."

"tabii devrim."

dedi babam. Fransız kökenli bir adam olmasına rağmen çok güzel konuşuyordu.
Ablamın ismini de o koymuştu. *eliza*

"ben taşınmak istemiyorum, burayı seviyorum, başka okul da istemiyorum, diğer çocuklar gibi değilim uyum sağlayamıyorum, olmuyor. "

"Ablanla aynı okula gideceksin, o sana arkadaş bulur, bilirsin biraz arkadaş canlısı bir kız merak etme, yanlız kalmayacaksın."

"bir kez benim dertlerimi anlasan.."
diye fısıldadım kendi kendime.

"efendim? "

"yok bir şey."

"Tamam hazırsan iki saat sonra eşyaları yükleyeceğiz, valizini kapının önüne koymayı unutma kızım."

"peki baba."

Valizimi kapının önüne bıraktım ve o iki saat boyunca şarkı dinlemeye ihtiyacım vardı. İlk şarkıyı
*slipknot - psycohosocial* açtım.

Bir kaç saat sonra eşyaları arabaya yükledik ve yeni evimize doğru yola çıktık.
Hala şarkı dinliyordum

"Devrim yeter ama o güzel beynine bu zulümü yapma, neden daha sakin şeyler dinlemiyorsun."

Ablam kulaklığımı kulağımdan çekip, abartılı bir yüz ifadesi ile söylemişti bunu.

"sen de bir ara yeni müzik türleri keşfet o 7 çocuktan başka şarkıcı tanımıyorsun bile."

"öf! sana ne be benim 7 çocuğumdan."

"evet! Sana ne benim güzel beynimden."

Kulaklığımı geri takıp gözlerimi altımda akan yola çevirdim.

Yeni eve geldiğimizde odalarımızı seçtik, benim odamın bir duvarında ful cam vardı, ablamın odasına göre biraz küçüktü.
Dolabımı yerleştirdim, tek varlığım olan kitaplarımı da, yeni kurduğum kitaplığa dizdim. Yatağıma yeni çarşaflarımı serdim. Biraz dışarı çıkmak istiyordum ama anlamsız bir şekilde çok yorgundum. Sabah babam yüzünden içmediğim kahveyi içmek için karanlık evde adımlarımı mutfağa yönelttim.
Kahveyi laciver büyük fincanıma koyup üstüne sıcak su döküp şeker koymadan odama döndüm.

Saat sabah 07:18 di ama gram uyuyamamıştım. Oturduğum yerden kalktım ve bir duş almak için banyoya ilerledim. Bu evde küvet vardı.
Küveti soğuğa çalan ılık suyla doldurup içine girdim.
Duştan çıktıktan sonra üstüme arkasında ne deseni olduğuna bakmadan siyah bir Sweatshirt geçirdim. Altıma da bana en bol olan eşofmanımı giyip odamdan çıktım.
Saçlarımı kuruttum saçlarım hafif dalgalıydı fön makinesi ile kuruttuğum için de dağınık ve dalgalı bir görünüm oluştu, bu görünüm hoşuma gitmişti.
Mutfağa gittim, dolabı açtım, bir kase sütlaç vardı. Herhalde annem dün yapmıştı ve geceden dolaba koymuştu. Sütlacı aldım, tezgaha yaslandım ve yemeye başladım.

Bu gün pazartesiydi annem ve babam çalışmaya gitmiş olmalıydılar ve muhtemelen onları pazar gününe kadar göremicektim.

Sokak Lambası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin