4

52 3 14
                                    

İçeriye giren Burakdı. Bana garip bir şekilde bakıyordu. Ben olduğum yerde donakalmıştım. Aras'ın kolları arasında...

"Ehm, Fitnat Hanım.."

Aras'ı kendimden uzaklaştırdım ve üstümü düzelttim. Burak'a döndüm.

"Evet, Burak bey?"

Bakışlarını benden Aras'a çevirdi.

"Yalnız konuşabilir miyiz?"

Aras'a baktım. O da sırıtarak bana bakıyordu. Elleri belimdeydi. Burak'a geri baktığımda sinirli bir şekilde onun eline bakıyordu.

"Ne söylecekseniz çabuk söyleyin lütfen.. Zamanım kısıtlı benim!"

"Öyle mi?"

Burakcığım sırıttı ve yavaşça yanıma yaklaştı. Aras'ın belime dolanmış olan ellerini sıkıca tuttu ve savurdu. Beni arkasına çekti. Artık önümdeydi. Ben ise onun arkasında idim.

Anlam veremedim. Neden böyle yapıyor bu aptal çocuk? Burak'ı ittirdim. Sinirliydim. Aras'a döndüm.

"Aras çıkar mısın?"

"Tabii, işim bitti zaten. Yine gelirim Fitnatcığım!"

Aras gülerek dışarı çıktı. Burak yüzünü hala burusturuyordu. Kapı kapandıktan sonra derin bir nefes aldı. Bana bakıyordu. Bakışlarını hissedebiliyordum. Fakat ben ona bakmıyordum. Kollarım bağlı bir şekilde yere bakıyordum. Burak bana yakınlaştı. Elleriyle ellerimi tuttu ve gozlerime baktı.

"Fitnat.."

Accayip sinirliydim. Onun benim adımı ağzına almasını istemiyordum. Bunu duyunca daha da çok sinirleniyordum çünkü. Ellerimi çektim ve onu yeniden ittirdim.

"Adımı ağzına alma!"

"Fitnat, ben çok üzgünüm. Gerçekten!"

"Burak defol git!"

"Ne yaptım ki ben? Neden bana kötü davranıyorsun?"

"Ne mi yaptın..?  Ne yapmadın ki Burak?! Sen benimle dalga mı geçiyorsun?"

Burak kaşlarını çattı. Beni sımsıkı tutuyordu. Canım acıyordu. Bu sefer ittirmemin hiç bir anlamı yoktu. Gözlerim yine dolmuştu. Hayır, burcumda balık falan değil. Ne alaka sürekli ağlamam?!

"Burak! Bırak! Canım acıyor!"

"Bırakmam Fitnat! Seni sonsuza kadar bırakmayacağım! Hiçbir zaman!"

En sonunda dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı. Çok sıkı öpüyordu. Dişlerini geçiriyordu resmen. Nefes alamıyordum. Tüm gücümle Burak'ı ittirdim. Ne bu ya?! Neden hep ittiriyorum? Ben ittirgeç miyim? Yeter ayol bu yaşadıklarım! Ben Fitnat Korkmaz'ım!

"Burak Kocataş!"

Tam ismiyle seslenmistim. Şaşırmıştı. Bende şaşırdım. Ne dediğim anlaşılmamıştı çünkü ağzıma yapışmıştı. Tüm bunların bir kabus olmasını isterdim. Ne yaşıyordum ben? Böyle yaşamaya devam edemezdim!

Burak sonunda öpmeyi bırakıp beni sakince kendinden ayırdı. Dur.. bir dakika...

Bu.. Burak değil.. Lanet olsun. BEHLÜL NE İŞİN VAR BURDA?! AZ ÖNCE BENİ ÖPEN KİŞİ BEHLÜL MÜYDÜ CİDDEN?! AHHHH!!! Anlamakta güçlük çekiyorum...

"B-behlul..?"

Behlül sinirli ve dolu gözlerle bana bakıyordu.

"Fitnat Hanım! Siz gerçekten çok kötüsünüz! Kafayı Burak hocayla bozmuşsunuz!!"

"Ulan gerizekalı! Beni zorla öpen sendin! Asıl sorun ise seni Burak sanıp karşılık vermem!"

Ahhh! Kafayı yiyecektim. Cidden.. Ne oluyordu bana?? Hiç iyi değilim. Bunca zaman onu unutmaya çalışırken aslında kendimi kandırıyormuşum.. Saçmalık! Kendine gel Fitnat Korkmaz!!

Kendime tokat attım. Sonra bir daha attım. Sonra bir daha attım. Behlül bana bakıyordu şaşkınca. Sadece bakıyordu..

"Fitnat.."

Dağılmıştım. Hem de fazlasıyla... Odadan hızlıca çıkıp kendimi dışarı attım. Okuldan çıkacak iken Burak, Selena ve Aras'ı birlikte gördüm. E çüş ama! Bu çocuk az önce benim biyerlerimi elliyordu. Yakışıklı serefsiz hain piç! Ay ağzımı da bozuyorlar bunlar! Artık hiç bir şeye dayanamıyordum. Dünyada ki en kırgın en mutsuz insan kadını ben olabilirdim.. Yolda yürürken dün gördüğüm keko aklımda geldi. Şuan ağlıyordum ama onu hatırlayınca bir düşündüm. Acaba ben de mi keko olsam? Yoldan geçenlere laf atar trrek trrek gülerdim. Hayat bana güzel olurdu. Sigaranın tiryakisi olurdum. Herkesten 50 kuruş toplayıp fakir topuklu ayakkabım ile yaşlıları tekmelerdim. Keşke hayat bana güzel olsa! Ağlamaya devam ederken yolda bir kedi gördüm. Çok çirkin bir kedi bu. Tertemiz ama çirkin.  Zaten kedileri de sevmem. Ayağımın ucuyla kovdum.

"Ay kış kış! Pis şey.."

Yolda yürümeye devam ederken arkamda birinin olduğunu hissettim. Arkama baktım. Biri vardı. Kim tanımıyorum. Yola devam ettim. Ama adımlarım hızlanmıştı. Arkamı yeniden döndüğümde bana bakıyordu. Ve gülüyordu. Sinir olmuştum. Ona döndüm ve bağırmaya başladım.

"Ne gülüyorsun be?! Hayret Bir şey!"

"Sana gülüyom teyze!"

"Teyze mi?! Ben şimdi göstericem san teyzeyi!"

Ayağımdan topuklu ayakkabının çıkarıp onun üstüne attım. Gülüyordu ama topuklu kafasına gelmişti. Psikopat herhalde. Ama ben ondan daha psikopatim. Neyse bu seferlik görmezden gelebilirim..

Yoluma devam ettim ve evime geldim. Hasiktir! Topuklu ayakkabımı geri almayı unuttum. Gel de buna sinirlenme şimdi! Eve girdim ve üstümü değiştirdim. Kırmızı pijamaları giydim ve kırmızı yatağıma girdim. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Çok yorgundum.. Bugün yaşananlar ne olur bir rüya bir kâbus olsun. Ne olur...

//////////////////////////////////////////////////////////////////////

Bu bölüm biraz kisaydi fakat okurken eglendiyseniz ne mutlu bana..🥰

Yine bir sözle bitireyim..

"Kenetlenmişsin kalbime ilmek ilmek
İşlenmiş gibisin hasretinle yüreğime
Nereye böyle bileyim söyle!"

//////////////////////////////////////////////////////////////////////


SADECE AŞK ISTIYORUM // Fitnat x Burak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin