Yağan yağmur binaların çatılarını dövüyordu. Kara bulutlar semayı kaplamıştı. Şiddetli yağmur yüzünden göz gözü görmüyordu. Aklı olan her insan caddelerde evlerine bir an önce girebilmek için koşuyordu. İki kişi hariç.
Eski görünüşlü tuğla binanın köşesinde iki kapişonlu siluet birbirine doğru edilmişti. Biri oldukça uzundu, on sekiz yaşlarındaki sıradan ergenlere benziyordu. Çok hızlı uzamıştı ve kilosunun boyuna orantılı olarak artamadığı belliydi. Güvensizce ellerini ovuşturuyor, sıkıntıyla etrafına bakıp duruyordu. Diğeri ona göre oldukça kısaydı, kafası diğerinin göğsüne geliyordu. Minyon tipi ile bir kız olduğu besbelliydi."Senin sırrını biliyorum Lee Il Oh." dedi kız, sesindeki heyecanlı tınıyı bastırmadan. Uzun boylu çocuğun sıkıntılı yüzüne bakıp bu konuşmadan kârlı çıkacağının farkına vardı. Elindeki fotoğrafı çocuğa uzatırken Kris'e ulaşmasına ufacık bir mesafe kaldığını düşündü.
Genç çocuk fotoğrafa bakarken gözlükleri gözünden düşecekti neredeyse. Bu Chen'in, kendisi tarafından çekilen bir fotoğrafıydı. Chen'in klasik gülüşüne bakarken onu her gördüğünde olduğu gibi içi ısınmıştı. Fotoğraf çok güzeldi ama tek sorunu uzaktan çekilmiş ve buğulu bir fotoğraf olmasıydı. Çünkü bunu Il Oh ondan habersiz çekmişti.
"Nereden buldun bunu? Her zaman sessiz ve yumuşak huylu olan Il Oh'nun yüzündeki kızgın ifade Oh Se May'ı oldukça şaşırtmıştı.
"Akademiye, şu arkadaşını ziyarete geldiğinde düşürmüşsün. Adı neydi ki?" Il Oh ileri atılıp Se May'ın kolunu tuttu.
"Chen'in bundan haberi olursa seni öldürürüm."
Bir süre sadece yağmurun sesi duyuldu çevrede. Se May kolunu yavaşça Il Oh'nun elinden kurtardı.
"Chen'in haberi olmayacak. Tabii bunu önemsemeyeceğine eminim ama." Çocuğun gergin ifadesini görmek Se May'ı giderek neşelendiriyordu.
"Sadece benim tek bir şey yapman gerek. İnan çok küçük bir şey." Il Oh geri çekilirken kısa bukleleri kapşonundan kurtuldu.
Ne kadar saf, diye düşündü kız. Akademiden birine aşık olan birine göre ne kadar masumdu."Kris'in çetesine katılmak istediğini biliyorum." Lee Il Oh'un gözleri şaşkınlıkla açılmıştı.
"Ben Kris'i alırım, sen akademimizin parlayan yıldızlarından birinin arkasından stalkerlık yapmaya devam edersin."
"Ama ben-""Mazeret duymak istemiyorum. Durumun ciddiyetinin farkındasındır umarım."
Çocuk elindeki fotoğrafa baktı. Bunun kopyalarının karşısında duran kızın elinde olduğundan emindi.
"Farkındayım." dedi güç bela.
"O zaman, yakın bir tarihte görüşmek üzere hoşçakal, Lee Il Oh."
Kız kapşonunu düzelttikten sonra arkasını döndü ve sakin adımlarla uzaklaşmaya başladı. Genç çocuk ise elindeki fotoğraf ile yağmurun altında öylece kalakaldı.