2

512 62 1
                                    

06.09.2015

Bisikletimle eve doğru sürerken Minho Hyung da yanımda bisikleti ile idi. Abimden izin almış, beni parka götürmüştü. Hoş, abimin üç dondurmayı üst üste yediğimizden hâlâ haberi yok.

"Mahalle dışına çıksaydık keşke."

"Ama acıktım ben!"

"Tamam, o kadar param yok. Yarın tekrar gelirim, mahalle dışına çıkalım bu sefer."

"Tamam Hyung. Görüşürüz!"

"Git yemeğini ye hadi, kendine iyi bak."

Gülümseyip bisikletimin kilidini cebimden çıkardım. Bodrum katına kilitleyip, eve çıktım.

"Abi, ben geldim."

"Minho nerede? Tek başına mı geldin? Ah be Minho! Bir sorumluluğu da üstlenemiyor."

"Abi, Minho Hyung bıraktı beni. Bahçeye kadar geldi benimle."

"Ah, anladım. Aç mısın? Annem şu böreklerden yaptı, adı her neyse."

Adını hâlâ bilmiyoruz, ama tadının güzel olduğu kesin. Mutfağa geçmiş, meyve suyuyla böreği yiyerek odama geçmiştim. Sonra abim odama geldi, elinde büyük bir paket vardı.

"Jeongin, gel bak abin sana ne aldı."

Elimdeki hikaye kitabını bırakarak heyecanla abimin yanına gitmiş, paketi açmıştım. İçinden mavi renkte, ışıklı bir paten çıkmıştı. O zamanlar için gayet havalı, herkesin sahip olamayacağı bir şeydi.

Teşekkür etmiş, dışarı çıkıp Minho Hyung'u çağırmak için ısrar etmiştim. Işıkları akşam Minho Hyung ile denemek istemiş, abimi zorlamıştım. Akşam yanımızda olma şartıyla kabul etmiş, hava kararmadan onu çağırmamızı söylemişti. Mutlulukla kabul ederek dışarı çıkmış, karşı apartmanlardan birinde oturan Minho Hyung'u çağırmaya gitmiştim.

Kapıyı çaldığımda açan annesine Minho Hyung'u sorduğumda direkt yanıma gelen, bekletmeden ayakkabılarını giyen Minho Hyung bana bisikletimin nerede olduğunu sormuştu.

"Bak! Abim almış, daha önce hiç sürmedim. Aslında abim öğreteceğim dedi ama ben onu beklemek istemedim."

"Beraber öğrenmeye çalışalım."

Yüzündeki tebessümü silmeden kabul etmiş, apartmandan çıkmıştık. Minho Hyung da bisikletini almamıştı. Bana paten sürmeyi öğretecekti.

"Şimdi, elini ver."

Bahçeden çıkmış, dümdüz olan alanda patenleri ayağıma geçirdiğimde elimi tutmuş, beni yavaşça sürüklemeye başlamıştı.

"Düşersen benim suçum değil, sürmeyi bilmiyorum."

Gülümsemiş, beni kendi tarafına doğru daha çok sürüklediğinde elim kaydığı gibi üzerine kapaklanmam bir olmuştu. Dudakları boynumda dururken kalkmış, tekrar deneme kararı almıştık.

Hava kararana kadar düşe kalka sürmüş, en sonunda aklıma gelen abimi çağırmıştım. Işıklı şov yapacağım derken yine Minho Hyung'un üzerine düşmüştüm. Ah Hyung, yeniden sarılsan bana?

All right *JeongHoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin