wounds | sekai

romantic revenge | part one

Temmuz gecesi. Saat gece 01.13. Günlerden çarşamba. Gece çok sıcak olmuyor yaşadıkları yer, rüzgar hafif de olsa esiyor, Jongin'in saçlarını okşuyor usulca. Bu okşayışın, içinde bulunduğu arabanın 50 hızla gitmesiyle de pekala bir ilgisi var.

Ev yoluna girdiklerini gördüğü an gözlerini kapattı ve ağaçlara, çiçeklere ve tabiata, kısaca Doğa Ana'ya, minimum yararı dokunan canlılara bile teşekkür etti içinden Jongin. Daha iyi nefes almamızı ve sağlıklı olmamızı sağladığınız için teşekkür ederim, diye içinden söyledi.

Evlerinin yoluna girdiğinden itibaren hızını düşürdü Sehun, yola birden zıplayan hayvanları ezmek istemezdi. Arada bir sevgilisine bakıyordu bu sırada. Hızını daha da düşürüp gözlerini kapatan sevgilisini seyre daldı. Çok güzel görünüyor. Bir dağın tepesinde yeşeren nadide, hassas ama zirvedeki soğuğa kafa tutacak kadar da sağlam ve cesur, güzeller güzeli Jongin'im...

Arabanın, yolun dışına çıktığını fark etti birden Sehun ve hızlıca direksiyonu toparladı. Bu sırada Jongin gözlerini yavaşça açmıştı. Sehun'un şoförlüğüne güveniyordu; alkol kullandıysa asla araba sürmezdi, hatta galadan çıktıklarında Sehun direkt sürücü koltuğuna yerleşince alkol almadığına emin olmuştu. Bu yüzden de ayriyeten alkol alıp almadığını sormamıştı. Hem kendisi alkol kullandığı için araba da süremezdi. Ama Jongin emin olduğu bazı şeyleri sorguladı o sırada, buna Sehun'u çakırkeyif sanması da dahil. Demek yalan söyledin Oh Sehun. Kendini  başkalarına kabul ettirmek için değişmeye hemen mi başladın yoksa, diye söylendi içinden.

Yönetmen Oh Sehun, bir hafta sonra vizyona girecek The Mountain Between Us  adlı filminin galasına sevgilisi Kim Jongin ile birlikte katılmıştı. Jongin başlarda çok heyecanlıydı, özellikle de sevgilisi için. Sehun ise heyecanını stabil tutmaya çalışmıştı tüm gece boyunca çünkü yeni yetme gibi görünmek istemiyordu. Bunun yanında kendisini hâlâ toy olarak görüyordu. Bu onun ilk galası değildi ama henüz çok ünlü bir yönetmen de değildi.

Araba evlerinin önünde yavaşça durdu. Jongin hızlıca arabadan inerken evlerine gelişigüzel bir şekilde baktı. Üç katlı, geniş, falezin kenarına yapılmış gibi bir deniz manzarasına sahip olan, çok geniş olmayan ama onları oyalayacak kadar da geniş bir bahçesi olan evleri...

-

Jongin tam bir doğa tutkunu olduğu için bu evi, babasının ona doğum günü hediyesi olarak aldığı bu arazinin üstüne yaptırmaya karar vermişti 5 yıl önce. İlişkilerinin birinci yılında Sehun,  sevgilisinin kendisiyle birlikte ve onun evinde yaşamaları hakkındaki sıkıştırmalarından usanarak Jongin'in evine taşınmıştı. Sehun tam bir şehir ve apartman insanıydı. Jongin ise tam tersi. Fakat Sehun da kabul ediyordu ki bu ev gerçekten paha biçilemez derecede güzeldi. Biricik sevgilisinin elinden ve fikrinden çıkan her şey çok güzeldi ona göre. Bu yüzden kendi zevklerinden ve kısa yol mesafelerinen feragat etmiş oldu.

Sehun ile üniversitede tanışmışlar, üniversite bittikten sonra birbirlerine karşı bir şeyler hissettiklerini itiraf etmişler, birbirlerinin erkek arkadaşı olmuşlardı. İkisinin de birtakım sorunları vardı. Jongin o zamanlar bunu fiziksel acıya dönüştürüyordu. Sehun da başlarda sadece ona yardım etmek istemişti. Öyle akıllara durgunluk verecek bir aşk hikayeleri yok yani, hoş, o şekilde de başlamadı ilişkileri. Ama birbirlerini delice seviyorlardı. Bu sevgi o kadar deliceydi ki, ne Sehun, Jongin'in içinde büyüyen gerilimin farkındaydı, ne de Jongin, Sehun'un içinde büyüyen bencillik özlerini hissetmişti. Ta ki gala gününe kadar.

-

Jongin hızlı bir şekilde eve doğru yürürken arkadan Sehun onu takip ediyordu. Jongin'in duyabileceği bir desibelde ıslık çalıp dans ediyordu. Mutluydu çünkü kendilerini kanıtlamış olan kaliteli diğer yönetmenlerden birçok olumlu yorum almıştı. Tek istediği eve girip Jongin ile bunu kutlamak ve gecenin ilerleyen saatlerinde sevgilisini zevkten bayıltana kadar sevmekti.