-7-

6.8K 604 102
                                    

Taehyung içinden bulunduğu şok halinden hemen kurtuldu. Sevdiği adam gözlerinin önünde can çekişiyordu ve ne yapması gerektiğine dair hiç bir fikri yoktu. "Jungkook" var gücüyle ismini haykırarak kendini dizlerinin üstüne doğru yere attı.

"Jungkook iyi misin" gözleri dolmaya başlamıştı bile. "N-nefes a-ala-mıyorum" güçlükle konuşabiliyordu Jungkook. Taehyung ne yaptığının farkında dahi olmadığı bir şekilde ellerini Jungkook'un üzerindeki sweatshirtün alt kısmına atıp bir çırpıda çıkardı üzerinden. Bunun nefes almasına bir nebze izin verecek bir hareket olduğu ise tek umuduydu.

Ama Jungkook hiçbir iyileşme belirtisi göstermemişti. "İlacın var mı, astım mı Jungkook nolur konuşmaya çalış" Taehyung gözyaşları içinde çaresizce sayıklıyordu. Alfa karşısındaki alfanın ne kadar korktuğunun farkındaydı. Bu yüzden güç bela toparladığı nefesiyle belli belirsiz konuştu. "P-panik at-atak"

Taehyung duyduğu cümle karşısında bir tık da olsa rahatlamıştı. Farklı, ölümcül bir hastalığı olmasıydı onu bu denli korkuya sürükleyen. Panik atağın öldürmeyeceğini biliyordu. Jungkook'un aslında nefes alabildiğini, sadece panik yüzünden alamıyormuş gibi hissettiğini biliyordu.

"T-tamam" dedi, o da kekeliyordu artık. Bir saniye dizlerinin üzerinde doğruldu. Kafasını toparlayıp nasıl davranması gerektiğine karar vermeye çalışıyordu. Hızlı bir plan yaptı. Gözleri salonun kapısını bulduğunda eğilip var gücüyle Jungkook'u oturduğu yerden kaldırmaya yeltendi.

Alfa çok iri ve güçlüydü. Kendisiyse omegalardan çok da farklı olmayan narin bir vücuda sahipti. Ama Jungkook'un sağlığı söz konusu olduğunda Taehyung'un içindeki alfa uyanmıştı adeta. Kendinden beklemediği bir güçle bir çırpıda doğrulttu hala titremekte olan alfayı.

Bir kolunu kendi omzunun üstünden atarak elini tuttu. Diğer eliyle beline sarılıp ayakta kalmasını destekledi. Birkaç adımda bir sendeleseler de sonunda Jungkook'u salondaki koltuklardan birine oturtmayı başarmıştı. Jungkook'un atak hali hala devam ediyordu.

Alfayı yatar pozisyona getirdi Taehyung, önce başının altına bir yastık yerleştirmiş daha sonra ayaklarını koltuğun kol koyma yerine, havaya doğru kaldırmıştı. Koltuğun kenarındaki camı açmak üzere bir adım attığında korkuyla tuttu Jungkook alfanın bileğini.

"G-gitme" Jungkook korkuyordu. Taehyung'un gitmesinden korkuyordu. Sadece bugün buradan değil, hayatından gitmesinden korkuyordu. Zaten bu hale gelmesinin sebebi de buydu. Oysa Taehyung bunu bilse kendisi için her tehlikeyi göze alabileceğini söylerdi alfaya açıkça. Her ikisi de bilemediklerinin kurbanı oluyordu bu dakikalarda.

Taehyung kolunu tutup gitmemesini söyleyen alfaya bakarak derin bir nefes aldı. Koltuğun yanında dizlerinin üzerinde çöküp Jungkook'un yüzüne doğru eğildi nefes almasına engel olmayacağına emin olduğu bir mesafeye kadar. "Asla Jungkook, asla gitmem tamam mı" saçlarını okşamaya başladı iri alfanın.

"Sen istemedikçe asla bırakmam seni" parmaklarının arasından geçen saç telleri ellerini yakıyordu esmer olanın. "Hiç gitme" Jungkook'un nefesleri biraz daha düzene girmişti. Taehyung bir eliyle elini tuttu alfanın. Hayallerinin bile ötesindeydi ona bu kadar yakın olmak, temas edebiliyor olmak.

"Gitmiyorum, gitmem. Pencereyi açacağım sadece tamam mı. Hiç bırakmayacağım elini" Jungkook alfanın elini sımsıkı tuttu Taehyung dizlerinin üstünde doğrulup bir eliyle pencereye uzandığı sırada. Pencereyi açmasıyla eve dolan temiz hava sayesinde Jungkook'un daha da hızlı rahatlayacağını biliyordu.

Hızlı bir şekilde yaptığı işi bitirdikten sonra yine aynı yere, koltuğun kenarına oturdu. Jungkook henüz tam düzelmemiş nefeslerle koltukta uzanmaya devam ediyordu. Taehyung ise tıpkı az önce yaptığı gibi bir elini alfanın saçlarının arasında gezdiriyordu. Diğer eliyle ise Jungkook'un elini tutarken baş parmağıyla da okşuyordu tenini usul usul.

Letters to Impossible | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin