"Masaya bir shot tepsisi rica edebilirmiyim"
Bar tezgahının arka tarafındaki biraları taşırken , müşteriler teker teker sparis zilini çalıp isteklerini bağırıyorlardı. Sonunda eğildiğim yerden kalktığımda bir anda arkamdaki kişiye çarptım. Düştüğüm yerden kafamı doğrultunca bu kişinin iş arkadaşım bruce olduğunu gördüm.tam ona 15 dakikadır nerede olduğunu soracaktım ki bir müşteri daha zile basıp, sesli bir şekilde isteğini dile getirdi. Çalıştığım bar bu saatlerde özellikle cumartesi iş çıkışları fazlasi ile kalabalık olurdu. Yani cumartesi günleri sıçmaya bile vaktimiz yokken , suanda bruce'un her zaman yaptığı gibi arka taraflarda bir kız ile yiyiştiğinden emindim . Bunun hesabını sorardım ama tezgahin ön tarafına baktığımda yaklaşık 20 kişi olduğunu görünce bu işi daha sonraya erteleyebilecegim kararına vardım. Teker teker tüm siparişleri hazırlayıp vermeye başladık. En sonunda 2,3 kişi kaldığında , sıradaki müşterinin siparişini hatırlamaya çalıştım. Adam'a göz gezdirirken yeterince sarhoş olduğunu anladim . Bu yüzden ne verirsem içer diye düşünüp beyaz şaraplardan bir tanesini alıp adama uzattım. 45 , 50 yaşlarındaki , kirli sakallı adam , şarabı alırken ellerini ellerimin üzerinde gezdirdi . Bu tür şeyler her zaman olduğu için bozuntuya vermeden her zaman sorduğum sorulardan sordum " beyaz şarap istemişdiniz , değil mi ? " adamın dudağı sağa doğru kıvrılırken ağzını araladı, nefesindeki iğrenç koku buraya kadar geliyordu "evet beyaz şarap istemiştim ki istemeseydim bile Senin elinden ne olsa içerdim " dediğinde elimi elinin altından çekmeye çalıştım. Adam ellerini elime bastırınca tekrar igrenc gözleri ile karşılaştım " beyefendi izin verin diğer siparişleri hazırlayayim " dediğimde yanımda bruce'un varlığını hissettim. Göz teması kurdugumuzda sorun yok anlamında gözlerimi yavaş hareketlerle açıp kapattım. Bu sırada karşımdaki iğrenç adama beni kendine yakınlaştırdı. "Para kazanman için bu bar köşelerinde sürünmen gerekmiyor, bu gece Benim ile yukarı katlardaki odalardan birine gelirsen sana burada kazanacağını paranın 3 katını verebilirim " dedi. Sinirle elimi çektiğim sırada tiksinti ile "sizin gibi iğrenç biri ile yatacak kadar gurursuz değilim" dedim. Gözlerinden alevler saçmaya başlayan adam elindeki şarabı bir anda bar tezgahindan ittirdi ve bardağın kırılması ile beraber her yer şarap'a bulandı. Adam şiddetle bağırmaya başladı "sana istemedim dedim" gözlerim şaşkınlık ile büyürken adam konuşmaya devam etti "Neden ısrar ediyorsun ? Seninle yatmayacağım küçük orospu" tükürürcesine söylediği cümleleri idrak etmeye çalışırken bruce beni arkasına aldı ve adama sakın bir ses tonu ile gitmesini rica etti.Adam arkasını dönmeden önce cebinden küçük bir paket çıkardı ve bana doğru fırlattı. Ayaklarımın ucuna düşen minik pembe paketi görmeye alışık değildim ama görüş alanıma girdiği anda ne olduğunu anlamıştım. Prezervatif .
Etrafımızdaki sarhoş insanlar kahkahalarla gülmeye başladı.
Sinirle bakışlarımı karşıma yonelttiğimde o piç adamın gittiğini gördüm. Daha önce de böyle teklifler gelmişti. Hemde bir çok kez. Ama hiçbiri bu kadar kudurup delirmemisdi.Içimdeki öfkeye yenik düşüp , üzerimdeki önlüğu büyük bir hızla çıkarıp fırlattım. Ardından arka taraftaki deponun masalarından birine bıraktığım deri ceketimi alıp giydim. Normalde bu tarz giyinmeyi sevmezdim . Daha çok sade ve dikkat çekmeyen şeyler giyerdim . Ama bu bar tekinsiz olduğu gibi buraya gidiş geliş yolunda tehlikeliydi . Bu yüzden korkmayan sert kız havası verebilmek için deri ceket vb. Şeyler giderdim.
🍷
Kapının önünde ne kadardır uyuduğunu bilmez bir şekilde başını usul usul dayadigim yerden kaldırdım. Gün agarmaya , kuş sesleri bahçemize dolmaya başlamışdi. Gece bar 'dan ani bir öfke ile çıkıp eve gelmiştim ama ne kadar zile bassamda duymayan anneannem sayesinde geceyi kapıda geçirmiştim. Üstelik bugün yeni okuluma gidecektim . Aslında yeni okuluma sayılmazdı. Ailem ile 12 yaşıma kadar burada yani almanyada yaşadık. Ardından babama gelen büyük iş teklifi ile fransaya taşındık. Orada geçirdiğim 5 yıl harikaydı. Ama bir gün ben evde bakıcım ile mışıl mışıl uyurken annem ile babam bir davettelerdi. Davet sonrası eve gelirken büyük bir zincirleme kazanın kurbanı olup o gece öldüler. Ölümlerinin ertesi günü benim doğum günümdu. Allah'tan babam bu 5 sene boyunca iyi arkadaşlar edinmişti de onlardan birisi o gün içerisinde beni anneannemin yanına almanyaya göndermişti. Anneannem üzüntüsünü benden olabildiğince saklamaya çalışmış, sanki moralimi duzeltecekmis gibi birde doğum günümü kutlamışti. Ve suan buradaki okuluma geri dönmüştüm. Eski arkadaşlarım hala beraberlerdi. Beni aralarına tekrar alırlarmi düşüncesi aklımı eskisi kadar kurcalamiyordu . Sadece tek bir kişi beni endiselendiriyordu . Stewart. Onu ilk gördüğüm andan beri hoşlanmaya başlamıştım. Acaba o beni hatırlayacakmıydı ? Belkide ona açılmam gerekiyordu ama bunu yapamazdım çünkü o herkesin sevdiği , popüler, gözde bir basketbol oyuncusuydu. Ona açılmak belkide tüm okula rezil olmak demekti. ona açılmak için rezil olmayi göze alacak kadar hoslaniyormuydum orası göreceliydi.
Sırtım hala çelik kapıya yasliyken bir anda kapı açıldı ve olduğum gibi geriye düştüm. Anneannemin çığlık ile karışık gelen tiz sesi beni korkutmuştu.onu kızdırmamalıyım .
"Fiona yavrum, ne yapıyorsun burada" telaşla çıkan sesine karşılık kalkdım ve sarıldım. " hiç anneanne, kapının önü çok rahattı burda uyuyayim dedim " alayla söylediklerimi duyunca gülmeye başladı. " bu kulaklara bir çare bulmalıyım " diye söylenerek elindeki çöpü atmak için kapının dışına yöneldi. Bende bir çırpıda içeri girip üzerimi değiştirdim ve çantamı kapıp dışarı çıktım. Kapıda beni bekleyen anneannemin yanaklarina küçük buseler kondurup okulun yolunu tuttum. Sonunda yolunu daima ezbere bildiğim mükemmel anılarını barındıran okuluma geldiğimde derin bir nefes aldım. Bahçeye adımlarımı attığımda herkes anında bana bakmaya başladı. Nedenini çok iyi biliyordum . Hepsi 12 yaşından beri beraberdi ve ben suan aslında yabancı olmasamda geçen 5 senenin verdiği değişimlerden dolayı gözlerinde farklı biriydim . Kesik nefesler vererek bahçede yürüdüğüm sırada kafamdaki acı ile ağzımdan bir inilti çıktı. Sendeleyip yere düştüğümde , kafama gelen basketbol topu" hahah kafana çarptım ki " der gibi gözümün önüne düşmüştü. Düştüğüm yerden kalkıyordum ki bir eli kolumda hissettim. " kusura bakma lütfen, istemeden oldu " bu kalın sesi daha önce hiç duymadığıma emin olduğum kadar duydugumada emindim. Sesin sahibine doğru dönünce anladım ki bu sesi daha önce duymuştum. Yüz hatları fazlaca erkeklesmisti ve benim hoşlandığım çocuktan daha da yakışıklı olmuştu. Stewart. Seni tekrar görmem bir top sayesinde olacaksa şöyle kader ağlarına kafama her gün top gelsin .
Selammmm. Öyle canım sıkıldığı için başladığım bir kurgu . Fazla klişe başladı biliyorum ama yargilamazsaniz sevinirim. iyi okumalarrrr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
+18 KIZIL AŞK +18
Teen Fiction+18 bir hikayedir . Cinsel içerik vardır. Rahatsız olanlar okumasın