Yeni bir şehre taşınıyorduk. Yeni bir şehir demek, yeni bir okul demek. Yeni okul demek, yeni arkadaşlar demek. Yeni arkadaşlar demek, yeni bir hayat demektir. Heyecanlı miyim ? Tabi ki de hayır . Canım çok sıkılıyor . Yarim saattir okuduğum kitap hakkında yorumlar yapıyordum. Biliyorum biraz asosyalim. Mesela pek arkadasim yoktur. Arkadaşlar ne ise yarar ki ! En fazla senin Sıradışı biri oldugunu etrafa yayarlar. Bizler Sıradışı yiz. İnsanlarda olmayan bazı özelliklerimiz var. Bu çok nadir görülen bir nesildir. Bazıları bunu ( avcılar gibi ve doktorlar ) mutasyon! olarak adlandırıyor. Ne saçma . biz hasta değiliz . biz insan ırkından daha güçlüyüz. Biz evrim geçirmiş insanların da diyebiliriz . herkesin bir özel gücü vardir. Benim ki mi ne ? Benim ki duyu organlarimin herkese gore daha fazla gelişmiş olması. Ama bir kusurum da var. Yiyeceklerde aci ve sıcağın tadını anlamıyorum. Merak ediyorum ama fazla da onemsemiyorum.
Okulun ilk günü. Ne kotu bir gün. Birde sabahın korunde uyanmak var. Puffff... Sabahın 7'sinde alarmin insani bile sağır edici sesiyle uyandım. İnsanlar bile boyle ise ben sıradışı biri olarak daha fazla bir gürültüye uyandım. Malum özel yeteneğim. Biz bunlara sanat diyoruz. Benim sanatım daha çok duymam , daha hızlı koşmak , uzakları koklamam gibi... Neyse fazla uzattim yine galiba. Alarmin sesiyle uyandım. Kalkıp hazırlandım. Her zamanki gibi okul formami giymedim. Dar bir siyah pantalon ile ustume normal bir tişört giydim. Kahvaltimi yapıp çantamı alıp evden çıktım . ben 11. Siniftayim. Okula gelmeden önce kaydının yapıldığı sırada sınıfını öğrenmiştim. 11-D . biraz erken gelmiştim. Sınıfa geçip arka sıralardan bir yere oturdum. Dersi de pek dinlemem zaten de . herkesin yerlerine geçmesini seyrettim. Biraz da telefonda takildim. Öğretmen sınıfa girince telefonu cantama koydum. Kendini tanıttı ve yeni venlerin - ben gibi- kendilerini tanitmalarini istedi. Benden başladı. " ben Deniz . (yani ben kizim . yanlış anlamayin simdi yani ;) ) buraya yurt dışından geldim. Yani Amerika dan ." diye kendimi tanıttim. Simdi benim diye söylemiyorum ama ! Güzel kizimdir. Erkekleri bazen bana bakarken yakaliyordum. Gözlerini kaciriyorlardi. Ama bir tanesine denk geldim bana bakarken yakalasam da siritmaya devam ederken gördüm. Nasıl insanlar var Türkiye de yahuu...
Ama gerçi bende Türkiye de doğdum ama caktirmayin...Tenefuste bana bakıp siritan çocuk ( yakisikli da değil yani o kadar serseri bir tipi var ama çok da taş değil çocuk ) ile yaninda iki uç kişi bana bakıp kendi aralarında konustar ama benim sanatim aracılığıyla onları duydum. Beni kurt dene birine soylemelilermis falan felan ... Banane ki.! İlk günden canım sıkıldı. Bende size hayagimla ilgili kısa bir özet geciyim. Biz dördüzüz. Ama diğer kardeşlerim ve ben dahil canım! Öz annecigimin! Bizi evlat vermesiyle birbirimizden ayrildik. Anne karnında bazi genetik değişimler sonucu hepimizin bir kusuru ve yeteneği ( sanatı ) var.daha ilk fetüs aşamasında bu olay gerceklesiyormus.dordumuzden herhangi biri öldüğü zaman onun yeteneği dordumuzden en yetenekli ve yetenegi güçlü olanimiza geçermiş . bir kardeşimizden biri zaten oldu. Ölünce de kalbimizde yaklaşık 15 dk. Suren bir inanılmaz ağrı (bütün kardeslerde olur ) hissettim. o sanat güçlerini en iyi kullanan kişiye geçermiş. ölenin güçleri. 1. Si bana geçtiyse diğer kardeslerimin sanatlari da bana geçer . annem bizi neden evlatlık verdi derseniz annem bizim mutasyon gecirmis olduğumuzu öğrendiği anda bizden kurtulmaya çalıştı zaten. Gerisi malum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRDÜZLER
Teen FictionBİR NESİL YOK OLDU. AVCİLAR O NESLİN SIRADIŞI İNSANLARİNİ AVLADİLAR. KİMSE KALMAMİSTİ. TAKİ BU GUNE KADAR... KARSİSİNA CİKAN SİMSİYAH GOZLER ONA YARDİM Mİ EDECEK YOKSA HAYATİNİ Mİ KARARTACAK?? PEKİ O HANGİ YOLU SECECEK ??