Evet bu ilk bölüm yeni yazmaya başladım umarım beğenirsiniz. :))
***
Günaydın, demek isterdim ama lanet olsun ki gün aydın değil. Hayatımda bir kez bile filmlerdeki gibi gözüme gelen güneş ışığıyla, rahat yatağımda uykumu almış bir şekilde uyanamadım. 17 yaşımdan beri bu lanet olası barda uyanıyorum.
Her pazartesi olduğu gibi yine muhteşem(!) bir baş ağrısıyla güne başladım. Ne kadar güzel ama değil mi?!??
Her zamanki gibi bar masalarının birinde uyuyakalmışım. O sinirimle bizimkilere seslendim.
''Bana çabuk ağrı kesici getirin!''
Tabi ki her zaman olduğu gibi 2 dakika geçmeden ağrı kesici ve 1 bardak su önümde duruyordu. Anında ağrı kesiciyi içtim. Kendime gelmek için iyi bir duşa ihtiyacım vardı. Odama gidip arka bölüme geçtim. Kapıyı arkamdan kilitleyip banyonun olduğu tarafa doğru yürüdüm. Suyu açtım ısınmasını beklemeden hemen altına girdim. Kendime gelmek istiyorsam soğuk suya gerçekten ihtiyacım vardı.
-
Duşu aldıktan sonra hızlıca giyinip çalışma odama geçtim. Masamın üzerinde bir not vardı. İşlerimi hallettikten sonra acilen aşağıya inmem gerektiği yazıyordu. Acil yazdığına göre ciddi bir meseleydi. Hemen aşağı indim.
Karşımda bir çocuğu tutuyorlardı. Çocuk korkmuş görünüyordu. Engin'e gözlerimle kim olduğunu sordum. Hemen açıklamaya başladı.
''Geçen hafta bir genç uyuşturucu borcu takıp kaçmıştı hatırlıyorsundur?'' Başımla onaylayıp devam etmesini işaret ettim.
''En son bu çocukla takıldığını görmüşler.Bizde bilmek istersin diye hemen sana getirdik.'' Başımla tekrar onayladım. Çocuğa döndüm. Küçük görünüyordu.
''Adın ne senin?'' Tedirginlikle cevap verdi.
''Ares.''
''Kaç yaşındasın? ''
''24. '' Daha genç görünüyordu ama iri yapılıydı, sağlam bir vücudu vardı.
''Arkadaşın nerde?''
''Bilmiyorum.'' Doğru söylüyor gibiydi. İnandırıcı gelmişti.
''Bırakın çocuğu odaya götürün rahatladıktan sonra konuşmaya devam ederiz.''
Engin'e baktığımda ne demek istediğimi anladığını belirten bir işaret verdi ve çocuğun kolundan tutup misafir(!) odamıza götürdü. Odada tek kişilik bir yatak, tekli bir koltuk ve televizyondan başka bişey yoktu.
Oraya aslında üzerindeki tedirginliği atması için göndermiştim. Rahatlasın ki bize doğruları söylesin. Yalan söylemesi onun sorunuydu sonuçta. Yalan söylediğini fark edersek sonuç onun için pek iyi olmazdı. Benim amacım bu işi halletmekti mümkünse pek kimse zarar görmeden. Yakıp-yıkmayı pek sevmezdim genelde büyük bir soğukkanlılıkla hallederdim işlerimi. Odama geçtim çalışma masama oturdum ve kendimi düşünceler alemine bıraktım.
Ben halâ kendimi tanıtmadım değil mi? Ben Luna. Luna Tan. Adım garip gelebilir ama türküm sadece annem mitolojiye biraz fazla ilgiliymiş. 23 yaşındayım. Mavi gözlerim, kahverengi saçlarım vardı.Göze batan bir güzelliğim olduğu söylenemezdi. Beyaz tenliydim. Fiziğim iyiydi. Ama işim gereği bunların hiçbirinin önemi yoktu.
Anne ve babam öldü. 2 abim vardı. Birinin nerede olduğuna dair hiçbir fikrim yok. Diğeriyse baş düşmanlarımdan biri. Nedeniyse babamın mirasını bırakırken kız olduğun için bana biraz daha fazla pay bırakmasıydı. Abimse bunu hakaret olarak algılayıp bütün payını bana devretti ve yeni bir iş kurarak bana düşman oldu. Nerede olduğunu bilmediğim abim ise babama fazla bağlıydı. Onun ölümünü yediremeyip ortadan kayboldu. Annemi çok severdim. Babamdan daha çok. O kadar saf ve masumdu ki karıncayı incitmeye bile kıyamazdı. Bu benim hep garibime gitmiştir. Babamın pisliğinde yıllar boyunca tertemiz kalmış tek insandı. Aslında birde abim -ortadan kaybolan- kişiliği de yüzü de anneme o kadar benziyordu ki.. Abim de annem gibi yıllarca babamın pisliğinden uzak durdu ama babamı bir o kadar da çok severdi. Onu yaklaşık 3.5 yıldır görmüyordum. Aslında çok özlemiştim gerçek bir abiydi. İlgili, duyarlı, sevecen ve korumacı.. Diğerinin aksine çok iyiydi.
Düşüncelerimden Engin'in bağırışlarıyla ayrıldım. Birini sakinleştirmeye çalışıyor, bir yandan da etrafına emirler yağdırıyordu. Merakla yanına gittim.
''Neler oluyor? Ne bu telaş?'' Yanında bugün getirdikleri genç vardı. Çocuk bir tür krize girmiş gibiydi.
''Neyi var?''
''Solunum ilacına ihtiyacı var, Akciğerlerinde sorun varmış hemen kullanamazsa akciğerlerine su toplanacakmış he-'' Engin anlatırken çocuk bir anda yere yığıldı.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Tanrıçası
Roman pour AdolescentsTüm hikayelerin genel bir kurgusu vardır. Bilirsiniz.. Yakışıklı kötü bir çocuk; güzel, saf ve temiz bir kız. Kız çocuğa aşık olur. Çocuk saflığından dolayı kıza değer verir, kötü çevresinden korumaya çalışır falan.. Benim hikayemde kötü çocuklar va...