0.6

465 57 79
                                    

kalabalıkta felix'i kaybetmişti ve gerginlikten dizleri titremeye başlamıştı minho'nun. ne gerek vardı ki arabadan su alıp gelmeye? kalırlardı susuz.

telefonunu çıkardı ve felix'i aradı. "alo? felix nerede kaldın?"

"geliyorum geliyorum, güvenliği geçtim şimdi."

"çabuk ol, çok gerildim çok kalabalık burası." dedi ve etrafa bir göz attı. konser başlamak üzereydi ve bir sürü insan lightsticklerini sallayarak bağırıyordu.

"geldim bile." telefonu kapattı ve yanında beliren felix'in koluna girdi. "gel yerimize gidelim. jeongin ve seungmin de gelir şimdi."

[...]

"hyung, solo olarak şarkı söyleyebilir miyim?"

chan yan gözle jisung'a baktı. "bence bunu şimdi söylemenin sırası değildi jisung. akış ayarlandı bile."

jisung yalvarırcasına baktı chan'a. "lütfen hyung, lütfen? bir şekilde ayarlayamaz mısın?"

"son zamanlarda çok garipsin jisung. neden bu kadar çok istiyorsun?" sorarcasına sordu jisung'a.

"şey, bir arkadaşım gelecek de, onun için bir şarkı söylemek istiyordum." ellerini birleştirdi lütfen diye yalvarmaya devam ederken.

"bunu daha sonra sorgulayacağıma emin olabilirsin sungie. bir şeyler yapmaya çalışırım."

anlık sevinçle kocaman sarıldı chan'a. chan ise gülerek karşılık verdi.

[...]

minho heyecandan tırnaklarını yemeye başlamıştı. az sonra jisung kanlı canlı gözlerinin önünde şarkı söyleyip dans edecekti. hayali bile onu mutluluktan havalara uçururken gerçek olacağı düşüncesi midesinde kelebekler hissetmesine neden oluyordu. jeongin, seungmin ve felix onun bu hâlini gülümseyerek izliyorlardı.

"az sonra jisung tam önümde olacak. hayal edebiliyor musunuz? eğer bayılırsam beni uyandırın tamam mı?" minho gergince diğerlerine döndü.

felix gülerek kafasıyla onayladı. nihayet sahneden sesler gelmeye başladığında heyecandan nefeslerini tutmuştu salondaki herkes. alkışlar, ıslıklar ve bağırışlar eşliğinde 4 üye koşarak sahneye gelmişti.

minho donakalmıştı resmen. onları bu kadar yakından görmek onu şok etmişti. yakından daha kusursuz görünüyorlardı.

selamlamalarını yaptılar ve sahnenin önüne yakın bir yerde durdular. "merhaba stay!" diye bağırdı chan. cümlesi bitmeden minho ve felix dahil olmak üzere herkes çığlık atmaya başladı.

"aah, uzun zaman oldu değil mi?" dedi hyunjin staylere el sallarken.

"siz, gözler kamaştırıcı staylerimiz için en iyimizi yapacağımıza emin olabilirsiniz! bu geceyi sizin için cennete çevireceğiz!" dedi changbin coşku dolu bir sesle.

minho'nun gözleri jisung'u aramaya başladı. sonra onun sol tarafta öndeki staylerle konuştuğunu gördü. pankartlarını okuyor, espri yapıyor, onlarla taş kağıt makas oynuyordu. kendini kaptırmış gibiydi. minho bu görüntüyle gülümsedi.

öte yandan jisung tüm staylerin gözlerine bakarak minho'yu arıyordu. onu gözlerinden tanıyacağına emindi. o gözler, hayatında gördüğü en ışıltılı gözlerdi.

sol tarafta onu bulamayınca ayağa kalktı ve konuşmalarına devam eden üyelerin yanına gitti. "nasılsınız millet, ben j.one!"

kalabalık kopmuştu. gerçekten, o kadar büyük bir ses dalgası kaplamıştı ki her yeri, felix kulaklarını kapatmıştı.

"sizin için ilk önce silent cry söyleyeceğiz."

çalmaya başlayan melodiyle kalabalıktan bir çığlık daha koptu.

üyeler sahnede dolaşarak şarkıyı söylüyordu. minho ise umutla herhangi birinin, bence bunun özellikle jisung olmasını istediğini herkes biliyordu, gelip onunla etkileşime geçmesini bekliyordu.

[...]

üyeler terden su olmuş haldeydi. tam 4 saattir aralıksız şarkı söylüyor, dans ediyorlardı. bu süre zarfı içerisinde ise minho chan'la taş kağıt makas oynamış, changbin'in tavşan şapkasını ve hyunjin'in bandanasını almıştı. felix ise hyunjin'in tişörtünü, changbin'in tokasını almıştı. üstüne üstlük chan'a uzaktan kalp yapıp ondan da karşılık olarak bir kalp almıştı. jeongin ve seungmin ise sadece üyelere gülümseyip kalp yapıyordu. diğer ikisi kadar hayran değillerdi.

ama hâlâ dördü de jisung'la etkileşime geçmiş değildi. minho umudunu kaybetmek üzereydi çünkü konser neredeyse bitecekti. üyeler solo şarkılarını, danslarını yapmışlardı çoktan.

hellevator bitince chan nefes nefese konuşmaya başladı. "şimdi ise jisung'un zamanı!"

minho heyecanla jisung'a baktı. bir tek o solo olarak bir şey yapmamıştı.

diğer üç üye sahneden ayrılınca jisung konuşmaya başladı. "normalde planımda wish you back ve alien söylemek vardı. ancak ufak bir değişiklik yapmak istedim. bugün the weeknd söyleyeceğim."

minho gözlerini kocaman açtı. (y/n: hayir the weeknd soyleyen jisung'u hayal etmemeliyim-)

çalmaya başlayan die for you melodisiyle herkes bağırmaya, zıplamaya ve lightsticklerini sallamaya başladı.

jisung sahnede dolanarak şarkıyı söylüyordu. ama hâlâ minho'nun olduğu tarafa gelmemişti. hâlâ o gözleri görememenin hüznünü yaşıyordu o da. anında sahnenin ön kısmına baktı elinde mikrofonla. aklında onun attığı mesaj dolandı. "en önde sahnenin tam orta kısmında olacağım."

koşarak o tarafa gitti. minho ise tam önünde beliren jisung'u görünce heyecandan dizlerinin titremesine engel olamadı. jisung oradaki staylere göz gezdirmeye başladı gülümseyerek. "it ain't workin', cause you're perfect, and i know that you worth it. i can't walk away."

"even though we're going through it. and it makes you feel alone just know that i would die for you." tam bu sözleri söylerken göz göze geldi o kişiyle. iki taraf da neredeyse donakalmıştı. jisung hipnoz olmuş gibiydi, şarkıyı söylemeye devam ediyordu ancak gözlerini ondan alamıyordu. "baby i would die for you."

minho ise, kalbi patlamış gibiydi. vücudunda muhteşem bir ısı hissediyor, kalbinin atışlarını duyabiliyordu. hissettiği heyecanı kelimelerle tarif etmek çok zor geliyordu ona.

jisung minho'nun zaten güzel olduğunu biliyordu, ancak bu kadar göz kamaştırıcı ve saf bir güzelliğe sahip olduğunu hiç düşünmemişti. kalbi donmuştu resmen. atmayı bırakmıştı.

"the distance and the time between us, it'll never change my mind. cause baby i would die for you."

minho, jisung bu sözleri söylemeye başladığı sırada elini uzattı ona doğru. jisung ise vücudunda hissettiği sıcaklığı umursamadan sahneden atladı ve korumaların arasından minho'nun elini tuttu. ne yaptığını o bile bilmiyordu. beyni çalışmayı bırakmıştı. sanki kocaman alanda sadece ikisi vardı.

"baby i would die for you."

♡♡

NAPTIM BEN
MAHVETTIM GUZELIM KURGUYU BEN DUZ YAZI YAZAMIYORUM BENCE
AMA YINE DE SORUCAM NASIL OLDU



the weeknd ↬ minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin