☆ neye sahiptin? neyi kaybettin?

71 7 0
                                    


25052023

"Burada bekleyebilirsin."

Jeno Jaemin'i dinlemeden girmişti pekte güvenli olmadığına emin olduğu eve. Her şeyin yanıp kül olduğunu düşünsede Jaemin'in uğruna canını tehlikeye attığı şeyi görmek istemişti.

Sağlam hiçbir şey kalmamış gibi görünsede siyahlar içinde yalnızca beyaz tenini seçebildiği beden sanki aradığı şey oradaymış gibi elindeki karanfiller ve masalla yolunu ezbere bildiği yere doğru ilerlemiş ve karanlığa karışmıştı.

Telefonunun feneriyle bulunduğu koridordaki kapısı sonuna kadar açık olan küçük odayı aydınlatmıştı.

Ev yağmalandıktan sonra yakıldığı için her yer dağılmış ve kül haline gelmişti. Kimin odası olduğu dahi anlaşılmıyordu. Yanmış onca şeyin kalabalığına karışırken küçük bir çerçevenin içindeki fotoğrafla durmuştu adımları.

Cam çerçevenin içindeki fotoğraf ateşin küle çevirdiği eve inat sapasağlam kalmayı başarmıştı sanki. Jaemin'in de içinde bulunduğu fotoğrafta yanında tıpkı ona benzeyen bir genç duruyordu. Parmağında ve boynunda Jaemin'in Jeno'ya vermeden önce biran olsun çıkarmadığı yüzükler vardı. Ve Jeno'yu tüm bunlardan daha da şaşırtan şey Jaemin'in gözlerini ilk defa gülerken görmüş olmasıydı.

"Gidelim."

Arkasında hissettiği hareketlilikle irkilirken gözlerini yanında duran bedene çevirmişti.
Jaemin ona değil bulduğu fotoğrafa bakıyordu. Ailesinden bir üye olmalıydı. Belkide abisiydi. Gözlerini okumaya çalışsada nafileydi. Soğuk parmakları arasında yalnızca bir karanfil kalmıştı. Narin çiçeğini fotoğrafın üzerine bırakmıştı özenle.

Derince bir nefes alarak doğrulduktan sonra kafasını eğmişti.

"Maaşıyla kendine aldığı ilk şey bu yüzüklerdi.
Bir gün aşık olacağı kişiye vermek için yanında taşıyordu hep. Ucuz, parlak iki halka der dalga geçerdim."

Kollarını göğsünde birleştirmişti ağrıyan başını geriye doğru atarken.

"Her şeyimizi benim yüzümden kaybettiğimizde ölmeden önce bana verebildiği tek şey bu yüzükler olmuştu. Çok bir şey etmeselerde satmam için vermişti. Elindeki tek şey onlardı. Bir gün yanında olacağına inandığı kıymetli sevgilisini bulamadan gitti."

Güldü.

"Ona parasını ucuz iki ince halkaya vererek boşa harcadığını söyler kızardım. Şimdi o ucuz iki halka, canımdan bir parça oldu."

Elindeki yıpranmış eski masal kitabını uzattı Jeno'ya.

"Eskiden sevmediğim ne varsa, şimdi ailemden kalam tek şey oldu."

Jeno yanındakinin ona uzattığı masal kitabının adına bakmak için telefonunun feneriyle aydınlatmıştı yazıları.

"Neye sahiptin, neyi kaybettin? Şimdi ne yapacaksın?"

Bunların hepsi kendisini sormak için zar zor tuttuğu sorulardı.

"Hiçbir şeye sahip olmak istemiyorum. Böylece kaybedeceğim bir şeyde olmaz."

"Bu şekilde olmaz Jaemin."

Jeno'nun fısıltısıyla yanıp kül olmuş evini göstermişti isyan edercesine.

"Yeterince şey kabetmedim mi?"

Bir cevap alamamak yakmıştı canını.

"Abim aptal eğitim masraflarım yüzünden düştü bu bok çukuruna. Çıkamadı bile. Benimse elimden çalışmaktan başka bir şey gelmedi."

Ruhunu sıkan, onu uykusundan eden tüm bu şeylerin anlatınca geçmesi gerek miydi? Neden anlattıkça hiç olmadığı kadar zayıf hissediyordu? Neden yediği onca dayaktan dahi yanmayan canı bu denli yanıyordu?

"Şimdi ne yapacağım?"

Masalın son sorusu buydu. Jaemin'in en nefret ettiği soruydu. Masalda tüm her şeyi olan makinelerini kaybettiği için mahvolmuş fotoğrafçının cevabı ise şöyleydi,

"Şimdi sadece anı yaşarken kaydedeceğim sonsuzluğa. Dünya üzerindeki varlığımı ben olmadan hiçbir işlevi olmayan makinelere adamayı bırakacağım."

Jaemin'in cevabı bu süslü cümlelerden uzaktı.

"Bilmiyorum Jeno. Bilmek dahi istemiyorum. Kitap okumak istiyorum sadece. Uyumak istiyorum nasıl uyanacağım konusunda endişe duymadan. Isınmak istiyorum."

Konuşmanın bir faydası var mıydı ya da anlatmanın? Emin değildi hiç.

"Gidelim."

Tuttuğu yasın siyahlara bürüdüğü saç tutamlarını gözlerinin önünden çekmek istercesine parmaklarıyla geriye doğru taramış ve çıkmıştı bir daha dönmeyeceği evinden.

Geceler inadına uzunlaşmıştı her ikisi içinde. Kabusları hiç olmadığı kadar gerçek kılınmıştı dünyalarında.

Jeno yurduna döndüğünde elinde Jaemin'in ruhundan başka bir parçayıda taşımıştı yanına. Masalı geri almak istememişti siyah saçlı. Jeno sessizce kabul etmişti masalı.

Kafasını yastığına koyduğunda cevap bulmaya çalışmıştı Jaemin'in sorularına. Karanlık dünyasında bir kapı aramıştı. Karanfillerle veda etmişti evine ve ailesine. Yüzükleri ve sevmediği bir masal vardı yalnızca elinde kalan. Onlarda Jeno'daydı şimdi.

Zordu anlamlandırmak.

Neydi soğuktan deli gibi nefret etmesine rağmen Jaemin'in buz gibi ellerini her seferinde sıkı sıkıya tutturan?

Pembelerine duyduğu özlemin, siyahlarının getirdiği endişenin haddi hesabı yoktu.

Jaemin hep söylerdi. İyi tanırdı Jeno'yu. Fakat Jeno tanır mıydı Jaemin'i?

Deneme sonuçlarında herzaman isminin üzerindeki isim olmuştu Na Jaemin. Başı sürekli belada olan, notları dışında iyi bir yanı olmayan...
Olumsuzluklar artıp gidiyordu.

Hiçbir şey bilmiyordu artık. Sadece yanında olmak istiyordu. Bu gerçeğini kabul etmişti.

25052023

two sleepy people / nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin