🌸we the kings - sad song🌸
,,,
dakikalardır önünde dikilip durduğu kahverengi büyük kapı sonunda çaldığında gergin, titrek bir nefes çekti içine jeongguk. hissettiği heyecan öylesine yoğun öylesine güçlüydü ki midesinin kasılmasına engel olamıyor, tüm bu hislere boyun eğmek zorunda kalıyordu.
kendine gelmek amacıyla boğazını temizledi ve bir adım gerileyerek kapıyı hafifçe açtı.
işte, oradaydı.
6 aydır görebilmek için yanıp tutuştuğu, bir an bile aklından çıkaramadığı, hayatının bütünü hâline gelen en yakın arkadaşı kanlı canlı karşısında duruyordu.
gözlerini esmerin üzerinde gezdirdi önce. saçları minik kar taneleri ile süslenmiş, kulakları ve burnu soğuktan kıpkırmızı olmuştu.
üstündeki siyah uzun kabanı ve boynunu örten beyaz boğazlı kazağı her ne kadar onu oldukça yakışıklı göstermiş olsa da oraya gelene kadar üşümesine sebep olmuş olabileceği gerçeği jungkook'un gözünden kaçmamıştı.
kendine gelebilmek ve bir şeyler söyleyebilmek istedi.
ama zordu. taehyung karşısında öylece duruyorken bile kalbi göğsünden fırlayacak kadar hızlı atıyorken dilinden herhangi bir sözcüğün dökülmesi öyle kolay değildi.
ikilinin arasındaki bu garip sessizliği bozan kişi taehyung olmuştu. "beni içeri almayacak mısın?" diye sordu esmer olan hafifçe gülerek.
bunun sonucunda jungkook'un tabiriyle "ekmek yanaklar"ı belirginleşmiş, taehyung'a tatlı bir görünüm katmıştı.
bakışları bir anlığına kaplanının gülüşüne takılsa da toparlanmaya çalıştı.
tanrım, nasıl oluyordu da onun en ufacık bir gülümsemesi bile midesinde kelebekler uçuşturmayı başarabiliyordu?
o ana kadar aşkın can yakıcı, insanı günden güne tüketen bir şey olduğunu düşünürken nasıl taehyung'un dudaklarındaki minik bir kıvrım tüm düşünce yapısını birden değiştirebiliyordu?
ne yapacağını bilemez hâlde dudaklarını ısırdı ve başını eğerek hafifçe geri çekilerek taehyung'un geçmesi için izin verdi.
çok geçmeden taehyung da ayakkabılarını ayakkabılığa koymuş, kabanını da askılığa asarak her karışını çok iyi bildiği eve doğru adımlamıştı.
"annenler evde değil mi?"
"hayır, teyzemlere gitti onlar."
"anladım." diye yanıtladı onu taehyung.
doğruyu söylemek gerekirse biraz gergin olduğunu kabul ediyordu. her ne kadar jungkook'tan karşılık almış da olsa altı aydır hiç görüşmemişlerdi. üstelik artık onun için sadece yakın bir arkadaş değildi. daha fazlası vardı.
bu yüzden nasıl davranacağından emin olamamış, jungkook'tan bir adım görene kadar beklemeyi tercih etmişti.
ama karşısındaki çocuk nedense sessiz davranıyordu. yalnızca onu odasına yönlendirirken "gel." demiş, sonrasında ise önünden yürümeye devam etmişti.
kaç yıllık arkadaşının bu tavırlarını anlamlandıramıyordu taehyung. kendisini gördüğü için mutlu veya heyecanlı olur sanıyorken ondan aldığı tek tepkinin sessizlik oluşu canını sıkmıştı. böyle olmasını beklemiyordu.
daha fazla aralarının böyle olmasına dayanamadığından (altı ay dayanması bir mucizeydi) öne doğru adımlayıp beyaz tenlinin bileğini kavradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lovemail♡ ✓
Fiksi Penggemareski yakın arkadaşlar olan taehyung ve jungkook'un arası bilinmeyen bir sebepten ötürü açılır. bu durumu değiştirecek şey ise, yeni yılın ilk gününde jungkook'un gelen kutusuna düşen beklenmedik mail mektubu olur. texting⭐️ mini noel!au 291222