Aynı gün akşam yemeğinde Wei Wuxian ailesine yeni bir tavşan sahiplendiğini söyledi. Ama bu tavşan onun odasında kalacaktı. O yüzden hizmetliler dahil, temizlik için bile olsa asla kimse onun odasına izinsiz girmemeliydi. Wei Wuxian'ın anne babası da mümkün olduğu kadar onun odasına girmemeli, gerekirse onu dışarı çağırmalıydılar. Prens onlardan bunu rica etti ve tüm saray bunu kabul etti. Wei Wuxian nedense Lan Zhan'ı onlara göstermemesi gerektiğini hissediyordu. Varlığı bilinebilirdi ama kendisini görmeseler daha iyiydi sanki. En azından şimdilik.
Yemekten sonra Wei Wuxian odasına döndüğünde, Lan Zhan onun yatağının üzerinde öylece duruyordu. Görünüşe göre kitapları gözüne kestirmişti çünkü başka hiç bir tavşanın sahip olamayacağı aç gözlerle kitaplığın raflarına bakıyordu. Wei Wuxian önce şaşırdı. Temel olarak etrafta zıplayan ya da bir şeyleri kemiren bir tavşancık bekliyordu. Ama Lan Zhan'ın sıradan bir tavşan olmadığını göz önüne alınca onun kitaplara ilgi duymasını normal görmeye çalıştı. Ardından yüzünde bir sırıtışla koşup yatağına atladı ve Lan Zhan'ı elleri arasına alıp havaya kaldırdı. "Lan Zhan! Aç mısın?" Sol kulak yattı. "Peki uykun var mı?" Yine sol kulak. " O zaman banyoya gidiyoruz!"
Ard arda defalarca kez sol kulak yattı ama Wei Wuxian bunu fark etmeden (belki azıcık kasten olabilir) kucağında Lan Zhan'la birlikte ayağa kalktı. Wei Wuxian banyo kapısına doğru yürürken kucağında bir nevi mahsur kalmış olan Lan Zhan, kurtulmak için büyük bir çaba gösterdi ancak yeterli değildi. Banyo kapısı arkalarından kapandığı zaman kurtulamayacağını anlayarak boşa enerji harcamayı bıraktı ve alması gereken risk için cesaretini toplamaya çalıştı. Zaten bu gece gerçekten haklı olup olmadığını anlardı.
Her şey bir yana banyo boyunca Wei Wuxian garip bir şey yapmadı.( Zaten Wei Wuxian bir tavşana banyoda garip ne yapabilirdi ki? Bu yalnızca Lan Zhan'ın korkusu.) Zaten Lan Zhan'ın risk almaktan çekindiği tek nokta cinsiyetini belli eden yerine yıkamak için bile olsa Wei Wuxian'ın dokunacak, dokunmak zorunda kalacak olmasıydı. Lan Zhan için o banyo, hayatındaki en zor olanıydı muhtemelen.
Sonunda Wei Wuxian onu havluyla sarıp banyo faslının bittiğini belli ettiğinde Lan Zhan derin bir oh çekti. Sonrasında Wei Wuxian onu kurulayıp yatağın üzerine bıraktı. Lan Zhan olduğundan da pofuduk olmuştu. Sonra Wei Wuxian aklına bir şey gelmiş gibi bir tepki verdi ve sadece pantolonu kalana kadar kıyafetlerini çıkarıp bir kenara bırakmaya devam etti. Üst bedeni tamamen çıplak kaldı. Pantolona geldiğinde durdu ve Lan Zhan'a dönüp sordu." Lan Zhan, sence iyi görünüyor muyum? Ben aynada gördüğümden memnunum ama yine de fikrini merak ettim."
Lan Zhan utansada Wei Wuxian'ı baştan aşağı inceledi. Düzgün bir yüz, parlak gözler, sert çene hatları, kusursuz bir cilt, çıkık köprücük kemikleri, düzgün ve şekilli karın kasları, sert pazular, hafifçe geniş omuzlar ve yanık bir ten. Belden aşağısı görünmüyordu ama gözleri oraya kadar indiğinde yalnızca kumaş görüyor olsa da yutkunma ihtiyacı hissetti Lan Zhan. Bu bir önsezi miydi? Muhtemelen.
Lan Zhan'ın incelemesinin bittiğini gören Wei Wuxian tekrar sordu." İyi görünüyor muyum?"
Sağ kulak tereddütsüzce yattı. Wei Wuxian sadece iyi değil mükemmel görünüyordu. Ve Lan Zhan, göremediği kısımlarda da mükemmel olduğuna emindi. Lan Zhan'ın sağ kulağı yatınca Wei Wuxian'ın yüzünü geniş bir sırıtış kapladı. Sonra da üzerine gecelik kıyafetlerini giyip yatağa atladı. Normalde bu saatte uyumazdı ama nedense uykusu gelmişti. Yorgunluğuna bağladı ve Lan Zhan'a sarılıp gözlerini kapadı.
O gece minik tavşancık Wei Wuxian'ın kolları arasında gece karası saçlara, parlak sarı gözlere sahip genç bir adama dönüştü. Enerjisini odakladı ve avcunu Wei Wuxian'ın alnında dokundurmadan gezdirdi. Wei Wuxian'ın alnında iki karakter parladı." Lan Zhan" Bunlar sarı gözlü gencin isminin karakterleriydi. Lan Zhan rahat bir nefes aldı. Akşam oynadığı kumarı kazanmıştı. Ve şu an ruh eşiyle aynı yatakta yatıyordu. Artı olarak... Kendisi çıplak sayılırdı! Üzerinde yalnızca ince bir cübbe vardı ki bu sihrinin bir parçasıydı. Eğer saçma bir yerde insan formuna geçmesi gerekirse ortalıkta tamamen çıplak kalmasın diye.
Şu an aynı yatakta olduğu adam onu görmese bile Lan Zhan olduğu durumdan oldukça utandı ve dosdoğru tavşan formuna geçip gözlerini sıkıca kapattı. Ancak tavşan formundayken kontrolünü tam sağlamayı asla başaramadığı arka ayağı heyecan ve utancını dışarı atmak istercesine bir kaç saniye hızla yatağa vurdu. Wei Wuxian kıpırdandı ve Lan Zhan'la birlikte diğer tarafa döndü.
Sabah çok erken saatte Lan Zhan uyandığında lavaboya gitmesi gerektiğini hissetti. Güneş tam doğmamıştı bile. Wei Wuxian'a baktığında yüzündeki huzuru bozmak istemedi. O yüzden insan formunda kendisi işini halletmeye karar verdi. Yataktan aşağı atladı ve banyonun kapısına adımladı. Prensin odasındaki herhangi bir kapının gıcırdama ihtimali yoktu. Sessizce banyoya girdi ve işini halletti. Ellerini kurulayıp çıktı. Tekrar Wei Wuxian'ın yatağına geldiğinde kısa bir süre için ona öylece bakmak istedi. Alıcı gözle. Bir gün evleneceği adam olarak. Ve neredeyse kalbini gümbürtüsü dışarıdan duyulabilirmiş gibi geldi kendisine. Çünkü kalbi göğüs kafesini parçalamak istercesine çarpıyordu ona göre. Bu nerdeyse can yakıcıydı. Bir an Wei Wuxian anlamsız şeyler mırıldandı ve hafifçe gözlerini araladı. Karşısında gördüğü genç adamla gülümsedi, hayran bir bakış sergiledi ve tekrar uykuya daldı.
Lan Zhan'ın yüreği bu kez korkuyla çırpınmıştı. Daha fazla yakalanma riski almadan tekrar tavşan formuna geçti ve Wei Wuxian'ın kolları arasına girdi. Müstakbel eşi hala uyuduğuna ve burda her şey onun kontrolü altında olduğuna göre kendisi de biraz daha uyuyabilirdi. Değil mi? Uyuyabilirse tabi...
______________________
Elimden geldiği kadar yanlış yapmamaya çalıştım. Yine de kontrol etmeden atıyorum. Umarım beğenirsiniz 💙♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
W-A-N-G-X-I-A-N ( İsimlerde Kötüyüm)
FanfictionNe çıkacak pek belli değil arkadaşlar