Kaan BOZOĞLU diyerek bir adım uzaklaştı.
anlamadım dedim.
adım kaan dedi.
hayır orayı anladım soyadın Bozoğlu mu?
Evet ben okulunuzun sahibi Ural BOZOĞLU'NUN oğluyum.
sen biliyor muydun benim babanın okulunda okuduğumu diyerek olduğumuz kaldırımda ki apartmanın duvarına yaslandım.
sence biliyor muymuşum diyerek yanıma doğru bir adım attı.
konu aşırı saçma bir yere gidiyordu ve tabıkı biliyordu benim Bozoğlu Kolejinde okuduğumu babası okulumuzun sahibiydi ve eminim ki oğluna Deniz Akel'in kızı bizim okulda okuyor demişti.
Aslında sana en başta iyi misin diye sormuştum ama bana cevap vermedin diyerek ellerini önde birleştirdi Ural Bozoğlu'nun oğlu, büyük bir şokun ardından daha büyük bir şok yaşayınca dolmuşta olanları unutmuştum, daha iyiyim diye cümlesine karşılık verdim.
Nereye gidiyorsun diye soru sordu.
Pedagoguma ama pedagoguma gitmem için iki durak sonra inmem gerekiyordu diyerek somurttum.
şimdi elime çok büyük bir koz geçti dediğinde yüzünde anlamsız bir sırıtış vardı. Vereyim mi magazine ŞOK ŞOK ŞOK Deniz Akel'in kızı Arven Akel pedagoga neden gidiyormuş.
ortalama 15 dakikadır aynı sokakta aynı kaldırımda konuşuyorduk. sorduğu soruya yanıt verdim.
"pedagoga gitmek ayıp birşey mi? ve büyük ihtimal annem o haberi okuduğunda delirir çünkü benim psikolojik destek aldığımı bilmiyor."
"Hayır tabiki pisikolojik destek ayıp birşey değil, kafamda o kadar fazla soru var ki" deyip benden bir adım uzaklaştı. ve sözüne devam etti "mesela sen neden psikolojik destek alıyorsun ve bunu annen neden bilmiyor." En merak ettiğim ise bunu bana neden söyledin.
Kaan'a bir adım daha yaklaşarak "bunu kimin öğrendiği umrumda değil tek bildiğim annem yüzünden destek gördüğüm."
Yüzünde ki sırıtış sanki bir hüzüne dönüşmüştü. Bana bir adım daha yaklaşarak "anlatmak istersen dinlerim" dedi.
Şanslıydım bu konuda pedagogum benim öz ablam gibiydi ve çok yakın arkadaşlarım İlay ve Mayıs beni hep dinlerlerdi.
Gözlerim Kaan'ın gözleriyle buluştuğunda gülümseyerek "teşekkür ederim eğer bir gün anlatmak istersem anlatırım"
yüzünde ki hüzünü gülümsemesiyle bozup "Hadi seni pedagoguna bırakayım"
"Senin işin yok mu?"
"Bugün ki tek işim sensin" dedi.
ne demeliyim bilmiyordum tek bildiğim şey bir an önce ablamın yanına gitmek istiyordum.
"peki" diyerek durduğum kaldırımda vücüdumu caddeye döndürerek yürümeye başladım Kaan'da bana eşlik etti.
Biz tam caddeye çıktığımızda "seni tanımak istiyorum" dedi.
bende hiç mızmızlanmadan kendımı anlattım çünkü bende onu tanımak istiyordum.
"En sevdiğim renk mor, 16 yaşındayım, 11. sınıfa gidiyorum, doğum günüm 6 Şubat, işte en yakın arkadaşlarım Mayıs ve İlay aynı sitede oturuyoruz aynı okula gidiyoruz aynı sınıftayız 10 yıldır beraberiz kısacası hep onlarlayım."
"Bu kadar mı?" yüzünde ben seninle ilgili herşeyi bilmek istiyorum bakışı vardı.
"Birini tanımak için zaman gerekir" gözleri, bakışları o kadar etkileyiciydi ki...
"peki sen" dedim Kaan'a dönerek. "Senin nasıl bir hayatın var?"
"20 yaşındayım baba parası yiyorum. Diş hekimliği okudum. Ama dediğim gibi mesleğimi yapmak yerine baba parası yiyorum. Doğum günüm 2 Kasım, bir abim var." Annemle babam ayrı annem İzmir'de yaşıyor, abimle beraber bazı hafta sonları ve yazın büyük bir kısmını annemle geçiriyoruz. Yani benim de hayatım böyle"
"Özel değilse annen ve baban neden ayrıldı" yağmurla beraber kar atıştırmaya başlamıştı ve ben çok üşüyordum.
Kaan bana dönerek "ben 12 yaşındayken boşandılar annem babamı aldattı, Babamda anneme hiç acımadan boşanma davası açtı, annem ilk başta itiraz etti ama sonunda boşandılar. Annem ben lise sondayken İzmir'e taşındı.
Kaan bu durum hakkında daha fazla soru sorma bakışı attı. Bende bu yüzden üstelememe kararı alıp, konuyu değiştirdim.
"Bence ailelerimiz ile ilgili kötü anılarımızı değilde kendimizle ilgili güzel şeylerden bahsedelim olur mu?"
Kaan bana "olur da kar tekrar yağmaya başladı üşümüyor musun?" diye sorunca gerçekten üşüdüğümü ve Aylin ablanın evinin oraya varmak üzere olduğumuzu fark ettim.
"Geldik ki şu ileride ki gri beyaz apartmanda oturuyor."
Kaan telefonunu eline alıp "1 buçuk saattir yürüyormuşuz" dediğinde şok geçirdim.
"O kadar olmuş mu ya" dediğimde Aylin Ablanın evinin önüne gelmemize iki apartman kalmıştı.
"Evet o kadar oldu"
telefonumu cebimden çıkardım, açtım ve gördüğüm manzara içler acısıydı.
Kaan'a bakarak" Babam 32, Annem 28, Aylin Abla 18, Mayıs 22 İlay, 72 defa aramış.
"Oha lan beni 2 saat ortadan kayboldum diye bu kadar merak etsem tüm acılarım biter"
Kaan bunları içimden söyleyecektim lan bakışı atınca gülmeye başladım o da bana eşlik etti.
"Tamam yeter çok güldük şimdi ablamı arıyorum"
Telefonumu elimle kapatarak yağan karı engellemeye çalışıyordum.
"ARANIYOR" "ÇALIYOR"
00:00 Sen neredesin kaç saattir sana ulaşmaya çalışıyoruz Arven diye bir bağırış duydum.
Aylin Abla o kadar bağırmıştı ki Kaan sırıtmaya başladı.
"Kapıyı açarsan içeri geçeceğim abla" deyince cama iki tana böcek yapıştı. İlay ve Mayıs bir dakika bir dakika içeride annem mi vardı bu olamazdı annem Aylin ablanın pedagog olduğunu öğrendiyse hayatım bitebilirdi.
Apartmanın giriş kapısına adım atarken Kaan'ı unuttuğumu fark etmiştim.
" Gelmeyi planlıyor musun Kaan"
"Yok yok ben hiç gelmeyeyim." Bildiğiniz Kaan korkukadan bembeyaz olmuştu belki de soğuktandı ama ben böyle nitelendiriyordum.
"Ya sen gel benden sana fırsat kalmaz yemezler seni" Ne kadar tereddüt etse de içeri girdi.
Aylin Abla zemin katta oturduğu için giriş kapısını açar açmaz camdaki böceklerle karşılaşmıştım.
İlay bir taraftan, Mayıs bir taraftan, annem, babam, Aylin Abla hepsi milyon tane soru sıralamıştı.
"Ay yeter bir içeri girebilir miyiz öyle anlatsak"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Peri
Novela JuvenilKaranlığın içinde, bir el boğazımı sıkıyordu... Ölen onlarca kadından sonra benim boğazımdan sıkıyordu...