18. Bölüm: Sarı Oyuna Başladı

6K 602 546
                                    

Bunu söylemiştim ama yine söylüyorum; benim hayatım beklenmediklerle dolu. Mesela benim bildiğim korumalar, kendisine para verdiği için o kişinin yanında durur ve pis işlerini yapardı. Şimdiye kadar gördüğüm tüm korumalar, adamlar böyleydi ve bende böyle bilmiştim. Ama DY üyeleri bu kriterlerin içine girmiyordu.

Onlar Karayılan için ölüme gidiyordu, öleceklerini bilirken bile uzaklaşmıyorlardı onun yanından. Onun için ölüyorlar, öldürüyorlardı. Onunla patron-çalışan ilişkisinden daha çok manevi baba-çocuğu ilişkisi vardı. Ona güveniyor, inanıyor, seviyor, saygı duyuyorlardı.

Peki ben? Şu an evimde duran Azat, Salım, Şerif ve Zümrüt ne için buradaydı? Onlara ne yapmıştım da Karayılan'ın yanından çıkıp evime, yanıma gelmişlerdi? Söylediklerinin aksine onların patronu değildim, Karayılan'ın işlerinden elimi çekeli çok olmuştu.

"Abi!" diye cırladı Şerif, salona girerken. "Şu Gökhan mıdır nedir, bir şey söyle şuna! Kendime kola almıştım, bitirmiş."

Bir hafta önce Karayılan'la kavga edip evden çıktığım akşamın sabahında Karayılan, Gurur'a olayı anlatırken diğerleri duymuş, Karayılan'la ufak bir tartışmanın ardından yanıma gelmişlerdi. Resmen benim tarafımı tutmuşlardı.

"Gökhan!" diye gürlediğimde kapı açıldı, hepsi salona girdi. Bakışlarım Gökhan'ı buldu. "Oğlum rahat dursana, bıraksana şu çocuğun yakasını!" Tam tamına bir haftadır Gökhan Şerif'e, o da ona bulaşıyordu. 

"Abi bende sevmiyorum bunu." diyerek Şerif'e destek çıktı Azat. "Oylama yapalım, atalım şunu evden."

"Hey!" dedi Gökhan sinirle. "Burası benim arkadaşımın evi ve ne zaman istersem gelme özgürlüğüne sahibim. Asıl siz defolun."

"Demokrasi desen yok, seçme ve seçilme desen hiç yok, taş devrinde miyiz?" Salım homurdana homurdana yanıma oturdu ve kendine bir sigara yaktı. Neden hepsi Gökhan'ı evden kovma derdindeydi?

Yüzümü sıvazlarken derince ofladım. Bir haftada hayattan bıkmış, yaşama hevesimi kaybetmiştim bunlar yüzünden.

O esnada salonun kapısı açıldı, Zümrüt gözüktü. Zümrüt yeşili gözleriyle uyumlu yeşil renk elbise giymişti. Uzundu, uçları yere sürtüyordu ve göğüs dekoltesi vardı. Sırtı açıktı ama ipler vardı, ellerindeki siyah eldivenler saçlarıyla uyumluydu. Saçlarını şekilli bir topuz yapmıştı, yüzünde de hafif bir makyaj vardı.

"Olmuş... mu?" diye hafif bir utançla mırıldandığında gülümsedim. Alışık değildi elbise giymeye, daima sıkı ve siyah kıyafetler giyiyordu çünkü. Üstelik söylediğine göre hayatında ilk defa bir davete katılacaktı.

Ayağa kalktım ve elinden tutarak kendi etrafında hafifçe döndürdüm onu. "Harika olmuşsun. Tam benim kavalyem olmaya layıksın."

Gökhan abartılı bir şekilde göz devirdi. "Kızı överken bile kendisini övüyor, delireceğim..."

Zümrüt'te gülmüştü. "Hepiniz hazırsanız çıkalım mı?"

Başımı olumlu anlamda salladım ve gömleğimi çekiştirerek düzelttim. Renkli kıyafetler giymeyi seviyordum ama yüzlerce mafyanın arasına girerken biraz ağırlığım olsun istemiştim, bu yüzden siyah giymek zorunda kalmıştım.

Birlikte evden çıkıp, arabaların önüne geldiğimizde, "Ben kız arkadaşımı alıp geleceğim arkanızdan." diyen Gökhan'ı onayladım. Ezgi'yi alıp gelecekti. Beni nasıl ikna etti, onu bile bilmiyordum.

Zümrüt ve ben, yeni aldığım yeşil renkteki spor arabaya bindiğimizde arkamızdaki Mercedes arabaya da Azat, Salım ve Şerif bindi. Gökhan kendi arabasıyla bahçeden çıktığında bizden onun peşinden çıktık.

DİKİŞLİ YARA | boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin