4. Bölüm: İkinci Kumar ve Akif'in Tarafı

8.8K 878 405
                                    

Alnımdaki birikmiş terleri elimin tersiyle silerken derin bir soluk bıraktım. Eğitmen Akif hoca, bugünlük dersimin bittiğini söyleyince saatlerdir ringde birbirimize yumruklar salladığımız Azat'tan uzaklaştım.

Önceden babam sayesinde silah tutmayı, ateş etmeyi bildiğim için atış dersini atlamıştık. Birkaç ay sonra daha üst seviye taramalı, keskin nişancı tüfeği gibi silahları kullanmayı öğrenecektim ama şu anlık sadece yakın dövüş çalışıyordum. Akif hoca fazla ustaydı ve çok iyi bir öğretmendi.

Ellili yaşlarının ortasında olmasına rağmen dinç, yapılı bir adamdı. Hafiften uzun bir sakalı vardı ve saçları gibi sakallarının arasında da beyazlar karışmıştı. Açık kumraldı, ela gözleri vardı ve boynundaki çift başlı yılan dövmesiyle Karayılan'ın adamlarından biri olduğunu belli ediyordu. Buradaki en yaşlı kişi oydu. Ve söylediğine göre on yaşından beri silahlarla, yakın dövüşle ilgileniyormuş. Gerçekten etrafına güç saçan asil bir duruşu vardı, yufka yürekliydi.

Salım'ın bana getirdiği havluyla çıplak, terli göğüslerimi silerken köşede duran pet şişeye uzandım ve içindeki suyu hızla içtim. İçim yanıyordu resmen.

Sağdaki blokla da tanışmıştım. O da altı katlıydı ama öyle fazla odaları soktu. Giriş katı tamamen atış sahasıydı, birinci kat boydan boya minderlerle kaplıydı ve yakın dövüş eğitimi alınıyordu, üçüncü katta silah teçhizatları vardı ve şimdiye kadar adını bile bilmediğim silahlar sayesinde şaşkınlıktan dilimi yutmuştum. Dördüncü katta silahların adlarını ve özelliklerini öğrenmek amaçlı öğrencilere ders gördüğü sınıflar vardı, beşinci kat bilgisayar doluydu; evin çevresindeki kameralara, şehirlerdeki ve Karayılan'ın mekanlarındaki güvenlik kameralarına, ses dinleme cihazlarına erişimin olduğu kattı. Güvenlikten sorumlu kattı yani. Altıncı kat ise benim favorimdi. O katta çözünürlüğü yüksek ve fazla kaliteli bilgisayarların başında oturanlar internet sitesi, kamera hackleme ve daha birçok siber suçun öğretilmesinin yanı sıra teknoloji katıydı. İlgisi teknolojiye olan kişiler yanlarındaki usta profesörlerle birlikte yeni teknolojik aletler üretiyor, var olanları geliştiriyorlardı. Benim telefonumda onların elinden çıkmıştı ve bilmediğim birçok şeyi bana göstermişlerdi.

"Camı açıver Mardinlim." dediğimde Azat hemen camı açtı, bende sigara yaktım. Diğerleri yanımda sigara içmiyordu, daha doğrusu içemiyordu. Neden içmiyorsunuz, diye sorduğumda ise 'Size saygısızlık olur, ne olursa olsun siz patronsunuz' diyorlardı. Karayılan'ın her şeyi göz yumup, sigara konusunda neden bu kadar hassas olduğunu anlamıyordum.

Onun sahip olduğu alanları gördükçe içimdeki intikam hırsı daha da artmıştı. Her şeyine sahip olacaktım onun, elinde hiçbir güç bırakmayacaktım. Onun önünde ceketini ilikleyenler, benim önümde ilikleyeceklerdi. Ama Karayılan'ın eşi olduğum için değil, gücüm için.

"Zorlandın mı evlat?"

Başımı kaldırdığımda Akif hocayla göz göze geldim. Hafifçe gülümserken yana kaydım, oturması için. Yanıma oturduğunda paketi ona da uzattım ama almadı, o bile önümde sigara içmiyordu. Ne kadar sorun olmadığını söylesem de bu konuda hiçbiri benim sözümü dinlemiyordu.

"Biraz zorlandım..." diye mırıldandım. "Ama iyi geldi, uzun zamandır bu kadar ter dökmemiştim."

"Alışacaksın. Gün geçtikçe bedenin bu tempoya alışacak ve daha fazlasını başaracaksın." Nasırlı, yılların emeği yüzünden çatlaklar oluşmuş elini omzuma atıp hafifçe sıktı ve babacan tavırla gülümsedi. "Hem gözlerinde görüyorum, hırs var sen de. Bu yüzden sana yüklendim, çünkü ben yüklendikçe sen daha da hırslandın ve daha hızlı karşılık vermeye başladın."

DİKİŞLİ YARA | boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin