0.1

33 7 11
                                    

Son kutuyuda yere koyarak doğrulmuştum. Yeni odama bakıp pencerenin yanındaki yatağıma oturdum.

Babam işinde atandığı için Seul'den Busan'a gelmiş, küçük bir mahalleye taşınmıştık.

Arkadaşım yoktu, hiçbir zamanda olmamıştı zaten. Seul'deki çocukların kibirli tavırları hiç hoşuma gitmiyordu. Bu yüzden onlarla hiçbir zaman arkadaşlık kurmak istememiştim.

"Jisung, hadi yemeğe."

Annemin sesiyle oturduğum yataktan kalktım. Hala tam eşyaları yerleştiremediğimiz mutfağa girip masaya oturdum. Hepimiz yemeğimizi yerken babam konuşmuştu. "Yeni okulun için heyecanlı mısın bakalım?"

Aslında pekte heyecanlı değildim. Eski okulumdan ne farkı olabilirdi ki.

Ama yinede babama dönüp "Evet birazcık heyecanlıyım." demiştim. Babam gülümseyip yemeğine döndü tekrar.

Yemeklerimizi bitirdikten sonra babam çalışma odasını düzenleyeceğini söyleyip mutfaktan çıkmıştı. Bende anneme yardım etmeye başlamıştım. İşimiz bittikten sonra annem babama yardım etmeye gitmişti. Benim de düzenlemem gereken bir odam vardı.

Ama içimde anlamlandıramadığım bir his vardı. Bundan sonrası nasıl olacak diye endişeleniyordum. Eski okulumda hep dışlanan kişi olmuştum. O kişilerin yaptığı saygısızlıklara katılmadığım, onlar gibi çok konuşup her cümlemde küfür etmediğim içindi belkide dışlanmamın sebebi.

İç çekip mutfağın penceresine yöneldim. Dışarıya bakıp derin bir nefes aldım. Karşımızda beyaz bir apartman vardı.

Binaya bakarken karşı balkonda birini gördüm. Kollarını demirlerden sarkıtmış sigara içen genç bir oğlan vardı. Daha sonra küçük bir kız yanına koşarak geldi. Heyecanla bir şeyler söyledikten sonra genç çocuk, gülerek sigarasını demire bastırıp kızla birlikte içeri geçmişti.

Çocuk gittikten sonra penceriyi kapattım. Düzenlemem gereken bir odam olduğunu hatırlayıp dudaklarımı büzerek odama ilerlemeye başladım.

Odamı birazda olsa toparladıktan sonra uyumuştum. Sabah çalan alarlamla birlikte gözlerimi açmıştım. Alarmı kapattıktan sonra doğruldum ve etrafıma baktım.

Bugün yeni okulumun ilk günüydü. Çok gergin hissediyordum. Kalkıp banyoya ilerledim. İşlerimi halletikten sonra odama geçtim. Siyah pantolon ve beyaz tişört olan formamı üstüme geçirdim saçlarımı tarayıp şekil verdikten sonra aynaya baktım. Güzel görünüyordum. Çantamı alıp aşağıya indim.

"Günaydın oğlum. Ayy çok güzel olmuşsun, çok yakışmış forman canım benim."

"Günaydın anne ve teşekkürler anne " dedim gülümseyerek. Annem yanaklarımı öptükten sonra işine döndü. Bir kaç dakika sonra babam indi 'günaydın' dedikten sonra masaya oturdu.

Hepimiz yemek yemeye başlamıştık.

"Bugün ben seni bırakacağım ama bir süre sonra erken çıkmak zorunda kalabilirim. Servis tutalım ister misin? Okul yakın yolu öğrendikten sonra istersen yürüyerekte gidebilirsin." diye konuştu babam.

"Sorun değil yürüyerek gidebilirim."

Babam kafasını salladıktan sonra tekrardan yemeğe dönmüştük. Bir süre sonra yemek yedikten sonra babamla birlikte evden çıktık. Okul fazla uzak olmadığı için bir kaç dakika sonra okula varmıştık. Babama teşekkür ettikten sonra arabadan indim ve el salladım. Daha sonra arkamı dönüp okula baktım.

Eski okuluma göre daha küçük bir okuldu. Yavaş adımlarla okula doğru ilerlemeye başladım. Bir kaç bakışın bana döndüğünü hissettim. Kimseye bakmadan binadan içeri girdim. Müdürün odasına gitmeliydim ancak yerini bilmiyordum. Birine sorabilmek için etrafıma baktım. Dolapların önünde iki çocuk gördüm, gülüşerek bir şeyler konuşuyorlardı. Onlara doğru ilerlemeye başladım. "Merhaba"

İkisi de bana döndü ve neşeli bir sesle "Selam" dediler.

"Şey, müdürün odasını arıyordum nerde acaba?"

"Sen yeni mi geldin. Daha önce görmedik seni."

"Evet, yeni geldim."

"Ayy hoşgeldin, ben Felix" çilleri olan çocuk konuştu. Kafamı kaldırıp ona baktığımda çok güzel biri olduğunu farkettim, meleklere benziyordu.

"Bende Seungmin." Bu sefer bakışlarım ona döndü. Diş telleri vardı ve çok tatlı görünüyordu.

"Memnun oldum ben de Jisung." diyip gülümsedim. "Şey sınıfımı öğrenmem lazım, müdürün odası ne tarafta acaba?"

"Felix eliyle biraz ileriyi işaret edip "koridorun sonunda, sağdaki oda." dedi.

"Teşekkür ederim." diyip gülümsedim.

Felix sevimli bir şekilde gülümseyip, "Rica ederim" dedi 'm' harfini uzatarak. Gülümseyip müdürün odasına ilerlemeye başladım. Sınıfımı ve yerini öğrendikten sonra odadan çıkıp yürümeye başladım. Zil çalmıştı bu yüzden koridorda çok kişi yoktu. Merdivenlerden yukarı çıkıp sınıfımı bulup kapıyı çaldım. "Gel." diyen sesi duyunca içeri girdim. Genç bir öğretmen bana bakıyordu.

"Ahh sen yeni öğrencimiz olmalısın, gel bakalım." diyip beni yanına çağırdı.

"Lütfen kendini tanıt." diyip gülümsedi.

Onaylayıp sınıfa döndüm. Herkesin bakışları benim üzerimdeyken gerilmemek elimde değildi.

"Merhaba ben Han Jisung. Busan'dan geliyorum. Umarım iyi anlaşırız." dedikten sonra hocanın gösterdiği yere doğru ilerlemeye başladım. Sıraya oturduktan sonra benim üzerimde olan bakışlar hocanın konuşmasıyla ona dönmüştü. Çantamı sıranın yanındaki ufak askılığa astıktan sonra sınıftakilere bakmaya başladım.

Sabah tanıştığım iki çocuğu gördüğümde onlarda bana bakıp gülümseyerek el salladılar. Aynı karşılığı onlarada verdiğimde tekrar önüme döndüm.

Yanımda ise kafasını sıraya koymuş, uyuyan biri vardı. Tekrardan önüme dönüp hocayı dinlemeye devam ettim.

-

Selamlarrr! Gordugum ruyayi neden fic olarak yazmiyim dedim ve sonuc buu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selamlarrr! Gordugum ruyayi neden fic olarak yazmiyim dedim ve sonuc buu. Simdiden soyliyeyim asiri klasik bir fic olacakk. İlk bolumu begendiniz mii? Oy verip yorum yaparsaniz cok sevinirim 💞💓

-helen

fallen star, minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin