Çalışan araba sesiyle uyandım gözlerimi yavaşça açarken ellerim ve ayaklarımı bağlı bir şekilde bir arabanın yolcu koltuğunda olduğumu fark ettim hareket edemiyorudum.
Araba tamamen siyahtı. Siyah deri koltuklar, siyah gösterge paneli, siyah direksiyon simidi her şey siyah. Korkuyla yanıma baktığımda beni sınıfta yakalayan adamı görmemle kalbim hızla atmaya başladı. Bir elini direksiyona yaslamış diğer elini ise koltuğuma koymuştu derin bir nefes aldığımda alaycı yüzü bana dönmüştü.
"Birileri uyanmış." diye mırıldandı.
"Nereye gidiyoruz?" diye sordum zorlukla.
"Açıkçası bu seni hiç ilgilendirmez." sert sesiyle irkilirken yüzüne baktım dikkatini benden çekmiş yola bakıyordu. Ne olacaktı? midem bulanıyordu muhtemelen uzun zamandır yoldaydık İstanbul'un dışına gelmiştik buraya sınır diyorlardı. "Benden ne istiyorsun psikopat? Sen kimsin!" sesim kısılmıştı. Sıktığı dişlerinin arasından tıslarcasına konuştu.
"Senin için neyin iyi neyin kötü olduğunu bilsen sesinin tonuna ve laflarına dikkat ederdin."
"Beni öldürecek misin?" neredeyse fısıldıyordum kendimi hiçbir zaman bu kadar aciz hissetmemiştim ölüm beni korkutuyordu bir daha uyanamamak beni korkutuyordu.
Sessizliği beni korkuturken kalbim beklenti içinde hızla atıyordu.
"Henüz tam olarak emin değilim." diye fısıldadı şeytani bir gülüşle ,ellerini dağınık buklelerinden geçirdiğinde gerginlikle yola döndüm ."Beni bırakacak mısın?" sorumla küçük bir kahkaha atığında başını sallayarak bana döndü "Senin bundan daha zeki olduğunu düşünmüştüm bebeğim.""Bana öyle deme." diye bağırdım öfkeyle ben onun bebeği mebeği değildim. Bu psikopat beni yakaladı. Eterle bayılttı ve nereye gittiği belirsiz bir arabaya bindirdi. "Sana nasıl istersem öyle seslenirim." diye bağırdı yumruğunu direksiyona vurarak. Yüz hatları çok serti parmak boğumları direksiyonu sıkmaktan bembeyaz olmuştu.
Bunların benim başıma geldiğine inanamıyorum Akreplerin 2 yıl önce öldüğünü sanıyordum. Bize barış ve mutluluk içinde bir yaşam sözü verildi ailemi bir daha görebilecek miydim? Bir tek ben mi yakalanmıştım?Aklımda bin bir tane cevapsız soru vardı. Arabanın radyosundaki saate baktığımda hayretle doğruldum saat 14.45'ti.
"Ne kadar süredir araba kullanıyorsun?""Neden bu kadar çok soru soruyorsun?" Bana sinirle bakıp yola geri dönü. "Çünkü kaçırıldım ve beni hangi cehenneme götüreceğini merak ediyorum." sözcükler ağzımdan sesli bir şekilde çıktığı an, araba sert bir şekilde durduğunda lastiklerden tiz bir ses duyuldu. Arabayı dağın ortasında durdurmuştu.
"Dinle bu tavrını değiştirsen iyi olur, çünkü dürüst olmak gerekirse böyle giderse hayatta kalmayacaksın. Yemin ederim Lavin seni şuracıkta öldürürüm bir daha bana karşı gelme yoksa sonuçlarına katlanırsın." Sesi kulaklarımda çınlarken gözümden sadece bir damla yaş düştü yüzü alayla bana döndüğünde "Bende öyle düşünmüştüm zaten." diye mırıldandı. Koltuğa kafasını yaslarken "Uyuman senin için daha iyi olur."
"Bir insan nasıl bu kadar acımasız olabilirdi? Nasıl üzüntüden neşe alabilirdi? Ama herşey den önce Adımı nereden biliyordu? On beş dakikalık bir sessizliğin ardından, küçük bir ahşap kulübenin önüne geldik. Muhtemelen öleceğim yer burası. Yaşadığım onca şeyden sonra nasıl ölecektim? Tarlada bir kulübede mi? Uzun boylu acımasız adam arabadan inip hızla kapısını çarptı.
Yürüdü, yürüdü, yürüdü, yürüdü arabanın önünde durdu arabanın ön camından bana baktı. Ardından bakışlarını yan tarafa kaydı belindeki silahı aldı. Önce emniyetini açtı ardından yavaşça silahı beni hedef aldı çığlık attım. Namlunun ucundaydım ölecektim gözlerimi sımsıkı kapattım. Yüksek bir patlama sesinin ardından araba hareket etmeye başladı. Bir kez daha çığlık attım ardından bir silah sesi daha gözümü yavaşça açtığımda karşımdaki adam toplamda dört el sıktı her bir lastik indiğinde araba biraz daha alçalıyordu.
Ardında kapımı açtı birşey söylememe izin vermeden beni kucakladı bağırmayacaktım beni indirmeyeceğini biliyordum kulübeye girdiğimizde beni yere bıraktı biraz ilerde duran sandalyeyi alıp sertçe itti beni bağladı sustum tekrar ve tekrar burnuma dolan odun kokusunun beni sakinleştirmesini umuyordum ağlamayacaktım karşımdaki adam sadisti acımdan zevk alıyordu ve ben ona bu zevki tattırmayacaktım.
"Adımı nereden biliyorsun?" sesim oldukça düz çıkmıştı "Birini kaçırmak söz konusu olduğu zaman ödevimi mutlaka en iyi şekilde yaparım." küstahça gülüp devam etti. "Lavin Koçer yirmi bir yaşındasın müzik dinleyip kitap okumaktan hoşlanıyorsun en yakın arkadaşın Yosun Öztürk ağabeyin vardı. Dört yıl önce öldü haklı mıyım? Hakkımda herşeyi biliyordu herşeyi belki başka zaman olsa buna şaşırırdım ama şimdi sadece kaşımı çatmakla yetindim.
"Ağabeyim öldü." ağabeyim ölmüştü benim nur yüzlüm. "Aynı şey." diyip gözlerini devirdiğinde öfkeyle ona baktım "Bunu bana neden yapıyorsun? Öldü ağabeyim işte öldü sizin derdiniz ne? Neden yapıyorsunuz? İnsanlara bunu sen kimsin siz kimsiniz?" alaycı bir şekilde güldü tekrar "Ben senin hakkında herşeyi biliyorum ama haksızlık olmasın değil mi ben Alaz kıralı özel bir Akrebim."
"Abimi sen öldürdün sen." diye fısıldadım. "Katil"
Kaşları çatıldı. "Ağabeyini benim öldürdüğünü mü düşünüyorsun? Ölüm listem güçlü kişileri kapsıyor abin o güçte seviyede biri değildi."
"Onu senin çeten öldürdü.""Sen onlara yardım ettin."
Alayla güldü evet ben öldürdüm diyelim ne yapabilirsin ellerin kolların bağlı abin nasıl öldü biliyor musun? Yanarak mı? O kurşunla mı? Ölürken kimin adını haykırdı biliyor musun? Ben biliyorum. "Lavin." diye taklit etti sesini kısarak can çekişmişti önümde baktım mı ona? Kaç gün yaşadı? Bir damla su istediğinde verdim mi? Açlıktan mı öldü? Susuzluktan mı? Bilebilir misin Lavin? Ben biliyorum peki sen bilsen ne değişecek bir hiç." Alayla yüzüme dokundu "Gözlerin ona benziyor Lavin çaresiz acınası sefil üzgün durgun aciz olan herşeye benziyorsun."
"Yazık." diye fısıldadım sesim çıkmıyordu.
" O kadar sevgisiz büyümüşsün ki başkalarının mutluluğuna çamur atıyorsun benim abim o kapıdan babamı iyileştirmek için çıktı senin baban nerede seni bu bataklığa terk etti nerede benim babam evinde oğlunun yasını tutuyor benim abim gururlu bir adamdı."
Diye fısıldadım fısıldayışım onda bir çığlık etkisi uyandırmıştı. Alaycı sesi aniden soldu gözlerindeki kırgınlık yerini bulamadan hareleri öfkeyle aydınlandı yüzüme attığı sert tokatla sandalye düşmüştü kafama aldığım darbe sızlıyordu yüreğimde sızlıyordu odadan hızla çıktı ahşap kulübenin loş ışığında mı ölecektim? Benim abimde mi böyle ölmüştü? gözlerimi kapattım açmaması umarak.
YOU ARE READING
Akrep Kral
ChickLitAkrep kral dünyaca aranan bir çetenin lideri deri ceketlerindeki akrep damgasıyla biliniyor. Akreplerin kol, bacak ,ense, göbek ,sırt ,bel gibi bölgelerinde akrep dövmesi var. Dört yıldır her yere nefret ve öfke saçan bu gurubun yine ortaya çıkmasıy...