15. on altı

138 21 25
                                    

Chanyeol'un ayaklarına.

---

Jisung, titrek bacakları yüzünden ittirildiği yere hızlıca dizlerinin üstünde düşmüştü ve başını kaldırarak karşısındaki pişkin adama baktı.

Sinirli bir ifadeyle adamın suratına bakarken aldığı nefes alışverişleri dıştan duyuluyordu. Saçını başını yolmak istedi o an. Nefretine hakim olamıyordu.

"ne istiyorsun it?"

"it falan ayıp oluyor ama. Zamanında adımla seslenmeye bile cüret edemiyordun." diyerek kıkırdamıştı Chanyeol yeni boyattığı siyah saçlarını savururken. Gülümseyerek oturduğu yerden ayağa kalktı ve yanındaki adamlara birkaç emir verdi.

Jisung'un gözünde eski sahneleri canlanmıştı bir anlığına. Kısa bir an.

"ayağa kalk." Jisung, kendisinden tepeden bakan adama kafasını kaldırmadan gözlerini dikerek bakmış, ardından da söylediği gibi sekerek ayağa kalkmıştı.

"Senin yüzünden ne çektiğimi biliyor musun?" pişkin bir şekilde bu soruyu Jisung'a yönelttiğinde, hiçbir yanıt alamamıştı.

Ardından ise karşısındaki yeterince harap olmuş bedenin boynuna hızlıca elini sarmış ve kilit noktasını sıkıştırmıştı sıkarak.

Jisung ani hareketle birlikte ellerini adamın koluna götürüp ittirmişti. Gözleri hafifçe kısıldığında, ayağını parmak ucunda duracağı şekilde kaldırmıştı Jisung'u. Ardından bırakarak çocuğun öksürükler arasında boğulmasını sağlamıştı.

"Seni gebertmek için var gücümle adam topladım." Jisung öksürürken oturduğu koltukta kalan uzun ceketini omuzlarına yerleştirmişti.

"ama nefretimi görmezden gelerek bundan vazgeçtim. Yeniden başlayalım Jisung."

"n-ne..?" boğazını ovalayıp yeniden doğrulmuştu.

"Yeniden başlayalım. Bu sefer benim kim olduğumu bilerek benim emrim altında çalış. Ne yapacağımızı bilerek."

Jisung gülmüştü, ama Chanyeol onun laf etmesine izin vermeden lafını kesti.

"Zorundasın. Çalışmak zorundasın. Sen çevreni önemseyen birisisin, o yüzden bana çalışmak zorundasın." Jisung'un sırıtan ifadesi solmuştu bir anda. Çünkü gerçekten çalışmak zorunda olabilirdi.

Ve öyleydi de.

"Bana çalışman için getirdim seni buraya. Eğer reddedersen, hem biricik abini, hem eski arkadaşlarını hem de o tatlı katil polisini öldürürüm."

Jisung sadece ağlamakla ve nefretiyle olan duygularının arasında gidip geliyordu. Kullanılmaktan nefret ediyordu. İhanetten nefret ediyordu.

Herkesten nefret ediyordu. Bunu yapmak zorunda olmasına sebep olan, bu işin içinde ona katkısı olmak yerine zararı olduğu için Minho dan bile nefret etmişti o an.

"ne yapacağım? Siktiğimin görevi ne ve ne yapacağım!"

"artık bir suçlu olacaksın. Polislerin arayacağı bir suçlu."

--------


....

..

....

...........

"Ji..." Jisung...

"Bir şeyler sayıklıyor, bilinci yerinde!"

Gözlerime çarpan parlak ışıklar ve tanımadığım bir kaç insan. Ah... Başım dönüyor.

"nabzı yavaşlıyor! Acil..." ah... Sesleri kesiliyor. Duyamıyorum.

Locked -minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin