""Görmeyi öğrenin. Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu fark edeceksiniz."
-Leonardo Da Vinci-
Sokağa çıkmak istiyordu.Bilmediği sokaklarda gezinmek,dolaşmak,kendini dinlemek,görmek ve anlamak istiyordu.Yağmur dinmişti,hafif tenini okşayan bir rüzgar bırakmıştı gerisinde ve bir de toz,toprak kokusunu muazzam.Arkasında gözcü niyetine hafif bir rüzgar bırakmıştı gitmeden.Etkisini düşünmeden üzerine bir şeyler geçirip çıktı dışarıya.Eskiden sevmediğini düşündüğü şeyleri önemsemeden kafasındaki düşünceleri dağıtma umuduyla semtinden uzaklara doğru yola koyuldu.Sadece kendisiyle kalmak istiyordu,düşüncelerini susturmak,oyalamak istiyordu kendini.Bu durumda yalnızlık pek tekin bir şey değildi biliyordu ama yinede duramadı dört duvar arasında.Özlediği,aradığı ama artık yapmayı unuttuğu gülmek gibi,sevmek gibi,istemek,arzu etmek gibi çok şey vardı kafasında hayata dair.Aslında bunların hazzını özlemişti,tadını unutmuş değildi fakat uzun süredir içinden gelen bir durum değildi bunlar,tadı her ne kadar güzel olsada,her ne kadar çok özlemiş olsada bu konuda yeni bir anı eklemeye pek niyetlenmemişti uzun süredir.Elleri cebinde sokaklarda yürürken bugün bir değişiklik yapsa mı kendini oyalasa mı diye düşünüyordu rüzgar tenini hafifçe yoklarken.Düşüncelerini bastırmaya yetecek bir haz yaşayıp yaşamadığını düşünüyordu şimdide."Düşünmek" diye düşündü kendi kendine ne garip şey,zihne bir kez girdiğinde ne kadar da çabuk etkileyebiliyordu tüm benliğini insanın.Hayatın hızı yavaşlıyor,soruların sayısı artıyor,cevapların şıkları çoğalıyor,sorular yeni soruları,cevaplar da tatminsizlik duygusunu tetikliyordu giderek ve hep daha fazla olarak.Düşünmemekte düşünülemez oluyordu bir zihne girdikten sonrasında.Zihnin bilinmeyen sokakları var mıydı acaba?Oralara doğru kaçsa saklanabilir miydi düşüncelerinden?Kaçabilir miydi her şeyden?Kalabalık bilmediği bir caddeye girdiğinde bunları düşünürken,sokağın ortasında durup insanları gözlemledi bir an.Bir kafede oturmuş kızlı erkekli gülüşen insanları gördü sokağın bir köşesinde,mutlu görünüyorlardı.İlerde bir seyyar satıcı vardı haşlanmış mısır ve midye satmak için ürünlerini güzelce dizmiş gelen müşterilere tarif ediyordu.Alnının çizgileri belirgin,dudakları oynuyor,fiyatları hakkında bilgi veriyordu.Aslında yazıyordu fiyatları arabasının camında ama yinede soranlara nezaket göstermek adına anlatmaktan kaçamıyordu.Solda bir dönerci güzel bir nakarat tutturmuş satışını yapmak istediği döneri betimliyordu.Alışkanlığın verdiği bir ses ritmiyle ezberlemiş olduğu nameyle sokağa bir renk,kendine bir satış imkanı doğurmaya çalışıyordu.Para Kalabalığı!Çok merak etti gidip sormak istedi mutlu olup olmadığını,şu anda bulunmak istediği yerin burası olup olmadığını,gerçekten yaşamak isteyip istemediğini.Kalabalığa çevirdi gözlerini,bir sürü umut,bir sürü hayal,bir sürü yaşamak için üretilmesi gereken bahaneleri kurcaladı kafasında insanları gözlemlerken.Nasılda bir neden bulmuş,ona tutunmuş görüyorlardı arka sokaklara dalmadıkça.Gerçi oraya da dalsalar yargılarıyla alt ederlerdi meyhane köşelerinde sabahlayan insanların nedenlerini.Onlarda hayata bir tutunma şekli geliştirmişlerdi kendilerince.Hayat...İnsanı ne kadar da zorluyor gibi görünüyor diye geçirirken içinden.Onu gördü...Uzun zamandır gördüğü aynı rüyadan bir kare,bir esinti,bir gerçekliğe göz kırpış.Birden bütün renkler değişti,tonlar sıcaklaştı,yağmurdan sonraki toprağın kokusu fazlaca ortama bulaştı.Hayat sürprizlerle mi doluydu yoksa her şeyin bir nedeni var mıydı?Bazen bir günde dört mevsim,Bazende aylarca kışı nedeni bilinmez diye düşündü.Sokağı gözlemlerken elinden geldiği kadarıyla yargısız olmaya çalışmakla birlikte,sokağa gireni,köşeyi döneni geç fark etti.Hatta sokağı dönmüş,yüz metre kadar da sokakta ilerlemişti kız.Meşgulken bazı şeylerle bazı şeyleri algılayıp onu iletmekte gecikme yaşanabiliyordu bazen insanın zihninde,ne de garip şey ama.İlk baktığında çok önemsemedi,diğer kızlar gibi sandı onuda,fakat kız bir satıcıya dışardan reyonlarla alakalı bir şeyler sorunca çok yakınında,o zaman dikkat kesildi çünkü çok ufakta olsa bir sürtüşmeli tartışma yaşanıyordu aralarında.Çok sıradan bir durumdu belki ama dikkatini çekmeyi başardı.
-İki sokak aşağıda çok daha ucuz bu ürün ama?
-O zaman vaktinizi burda harcama sebebiniz nedir?
Buz gibi kesilen bir cevap eşliğinde.
-Kolay gelsin iyi günler.
Bu sitemi hemen tanıdı.Kelimelerden ve cümleler tanıdıktı,tanıdık bir ses duyduğunu zannetti.Dikkat kesildiğinde gözlerine inanamadı,gözlerini ovuşturmak zorunda kaldı bir an.Tabii yaa...Rüyasındaki öğretmendi bu kız.Bir yıl boyunca ara ara kendisini herhangi bir okulun herhangi bir sınıfında müfredatın dışında işlediği bir dersle tanımıştı.Rüyasında en arka sırada hayatının bu son bir yılında en ilginç dersleri almış ve her uyandığında tekrar uykuya dalıp rüyaya devam etmek için çok çabalamıştı fakat bir kere uyandıktan sonra o rüyaya devam edebilmek her defasında mümkün olamamıştı.Onun ilk defa rüyasında gördüğü zamanki dersi gelmişti hemen gözünün önüne,ilk uyanış,ilk aydınlanış.Çocuklar demişti;yaz tatilinde futbola yeteneğinin olduğunu öğrendiğim yeğenimin kendini geliştirebilmesi için kulübe yazdırma istediği duyduk ve hocalarla kısa bir görüşmeden sonra yeğenimi denemeye karar verdiler ve tatilde olduğum için her antrenmana kendim götürmek durumunda olduğum ve hem izleyecek hem düşünecek bol bol vakit bulduğum için çok sevinçliydim.Bir süre izledikten sonra kuralların dışında bir şey fark etmeye başladım.Antreman tamamlandıktan sonra çocuklar iki gruba ayrılıyor ve maç yapıyorlar.Hocalar da çocukların doğru mevkilerini bulabilmek için her maç ayrı pozisyonda oynatıp hangi mevkide daha yetenekli olduğunu test ediyorlar.Doğru mevki bulunduktan sonra o bölgede yetenekli olan çocukların yerlerini değiştirmeyip,kendilerini o mevkide yeteri kadar geliştirmesi için özel antrenmanlarla destekliyorlar.Bunu üç aylık bir gözlemlemede. Sonra eğitimde de uygulamak için çok güzel bir seçenek olduğunu düşünüp kendimde uygulamaya karar verdim.Bu yılki müfredatımız bunun üzerine kurulacak ve dikkatle üzerinde çalışmalar gerçekleştirilecek ve sizlerin yaratıcılık ve tutkusuna göre oluşturulan bir dizi programdan sonra sizleri bu konuda geliştirmekle derslerimize devam edicez.Öğretmen çocukların tam anlamasalar da sevinçli olduklarını görmüş ve ailelerini toplantıya davet etmişti.Onlara da görüşlerini açıklayıp onaylarını aldıktan sonra çalışmalara hemen başlamıştı.Çocukları düzenli izlemeye başlamış,resim,müzik,tiyatro oyunları,şiir yazma yarışması,bitki yetiştirme,hayvan sevgisi gibi çok geniş konularda incelemeye başlamıştı.Kendine çok kalın bir not defteri almış,çocuklarının ruh hallerini ve yeteneklerine ve başarılarına göre tepkilerini ve bu tepkilerden sonra çevresine davranış şekillerini dikkatle incelemekteydi.Çocuklarla özel bir bileklik tasarlatmış,bir akıllı firma uygulamasından destek alarak çöpünü çöplere atan,bitkilere iyi bakan ve güzel davranan,okul çevresindeki hayvanları gözden kaçırmayan ve arkadaşlarına bilmediği konularda da olsa yardım etmeye çalışan öğrencilere kantin puan adında bir uygulama başlatmış ve çocukların yaptığı her güzel davranıştan sonra buralara dolan puanlarla birlikte kantinden alışveriş yapabilmelerini sağlamıştı.Yaşam deneyim işiydi ve bunu sürekli gözlemleyerek çok iyi öğrenmişti.Bir süre sonra çocuklarda müthiş bir değişim başlamış,okula geç kalma,derslere katılmama,somurtma ya da odaklanamama gibi şeyler ortadan kalkmaya başlamıştı.Çocukları bir futbol takımı gibi her bölgede deneyip yeteneklerine göre yerleştirmeye başladıktan sonra,çocukların mutluluk durumundada büyük değişimler olmuştu.Artık okul çok daha keyifli bir yer,çok daha huzurlu bir ortamdı.Enerjilerini yeteneklerine yönlendiren çocuklar yaramazlıktan ziyade sadece gelişiyorlardı ve bu o kadar kendiliğinden gerçekleşiyordu ki öğretmenin tek yapması gereken sistemi kurup ufak dokunuşlarla devam etmesiydi.Rüyasından mutlulukla ve gülerek hatta biraz mutluluk gözyaşlarıyla belki de hayatında ilk defa uyanmıştı.Gerçek olamayacak kadar güzel bir rüya...Mutlu insanların,mutlu çalışanların,gülücüklerin dünyası.En komik bulduğu an uyanmadan hemen önceki siyasete yetenekli,hitap yeteneği düzgün ve idealist bir çocuğun hem dürüst,hem ahlaklı,hem namuslu hem yardımsever,hem takım ruhuna katkı sağlayan ve destekleyen çöpünü çöpe atmayı tam unutacak bir çocuğu uyarırkenki sahneydi.Her hikayede olduğu gibi burada da bu işe çomak sokmak isteyen başta müdürdü ve müfredat diye gevelemişti işin başında.Yapılması gerekenler dışında düşünmek bizim görevimiz değil demişti.Birileri düşünür,bize yapacaklarımızı söyler ve biz de uygularız.Bunun için para alıyoruz diye çok diretmişti.Fakat öğretmen asla geri adım atmamış,inandığı fikrin doğru olduğundan şüphe duymadan,yolunu değiştirmeyi tek bir an bile düşünmemişti.Büyük bir görev üstlenmiş,kantindeki yemekleri bile özel olarak her gün incelemekten geri durmamıştı.Bunun için bakanlıkla uzun,Çetin yazışmalar yapmış ve onları ikna ettikten sonra okula iki tane diyetisyen ve iki tane de psikolog öğretmen getirtebilmişti.Artık çocukların hem psikolojik olarak hem de beslenme gibi önemli durumları da sürekli takip edilecekti.Böylece evde ailelerin çocuklara bilinçli veya bilinçsiz yansıttığı problemler çocukları etkileyemeyecek ve çocuklar özgürce yeteneklerini sergileyebileceklerdi.Uyandı...Tekrar uyumak istedi,aynı rüyaya dalmak,ama mümkün olmadı.Dünya bir an ne kadar da güzel görünüyordu.Gözlerinden yanaklarına damlayan yaşların anlamını duyumsadı.Şimdi o anı hissederken o karşısındaydı. Ne diyebilirdi,nasıl anlatabilirdi,nasıl imkan yaratabilirdi.Çok iyi tanıdığı ama aslında hiç tanımadığı birine karşı kendini nasıl ifade edebilirdi?Sorular...Kalbi güm güm atarken harekete geçmesi için,zihni binbir türlü bahaneyle onu durdurmaya çalışıyordu.İçinde amansız bir savaş,bir çatışma vardı.Bir yandan merakı,bir yandan,istek ve arzusu,bir yandan da korku ve kaygısı aynı anda vücuduna pompaladığı hormonların etkilesiyle sersemlemişti.Bir an öncesinde,kız köşeyi dönmeden hemen öncesinde sorguladığı şeyler ne kadar da komikti Şu an.Tüm bunların cevaplarını yaşamıştı rüyasında ve öyle anlamaya,sorgulamaya başlamıştı bir nebze.Ve şimdi bu hayatının nasıl bir sınavıydı ki böyle bir şeyin varolma ihtimalini bile aklından geçirmemişti.Bir kere dünyanın nasıl döndüğünü fark etmek için gökyüzünden bir an aşağıya inmeniz yeterli oluyordu zaten.Salt gerçeklere dönüp ufacık bir baktığınızda,mutsuzluk,hüzün,umutsuzluk,ci-nayetler,kalbi kırık insanlar,intihar eden henüz on altı yaşındaki çocuklar,tecavüzler,hırsızlar,aldatmalar,kandırmalar,duygularını kontrol edemeyenler,kendini uyuşturanlar,bedenini satanlar,halkını sömürmekten zevk alan siyasetçiler,porno siteleri,bilinçaltı kodlayan diziler,reklamlar ve sadece bu değil diğer ülkeleri ve onların hayatını sömürmekten zevk alanlar...Haberleri açtığında gördüğü şeylerden tiksinmemesi mümkün olmuyordu.Bir şeye alışmak kötüdür ve bu tarz haberlere sürekli maruz kalan biri bir süre sonra olan,yaşanan olayların normalliğinden şüphe duymamaya başlar,şaşıracak bir şeyi kalmaz ve sürekli olan bir şey normal görünmekte gecikmez.Onun için bu rüyanın anlamı çok büyüktü.O yüzden bu tanışma şu an tam burda ve bütün duyguların hücumuna göre doğru yapılmalı ve kusursuz olmalıydı.Fakat sorun uzun zamandır yalnız ve yeni biriyle tanışmamış olduğundan gerçek olduğunu bile tahmin etmediği biriyle karşılaşmış ve ne yapacağını bilememişti.Cesur olana şans gülümser derler diye bir ses duyduğuna emindi şu an,içinin en derinlerinden.Kalbini dinlemeye karar verdi,fakat,zihni işi bulandırıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHANET
Fiction généraleYaşamın Çok Hızlı Aktığı Bu Çağda Uzun Soluklu Düşünmelere Bulamadığımız Vaktin Bize Getirdikleri Nelerdir?