YİNE

110 5 0
                                    

Bu eşsiz koku, ses, ortam... Yinemi hastahane? Yine noldu hiç bir şey hatırlamıyorum. Lanet olsun. Millet nerde? Beni hiç yalnız bırakmazlardı bu zamanlarım da...

"Bitanem uyanmışsın"

"Ah evet nerdesiniz siz?"

"Tuvaletedemi gitmeyelim Mısra"

"İkiniz birdenmi?" Göz devirdim bunu derken...

Bunlar Öykü ve Can. En yakınlarım, ailem... Öykü aramızda yurda en erken gelenimiz, 6 yaşında geldi. Annesi ve babası kavga etmiş ve babası önce annesini bıçaklamış sonra bıcağı kendine saplamış Öykü ise tüm olan biteni kanepenin arkasına saklanarak izlemiş. Anlatırken güler kendine çünki korkudan altına yapmış. Geldiğimde Canla samimilerdi Can gelene kadar ise kimseyle arkadaş olmamış. Can abim, sevgilim, babam, herşeyim... Canın olayı tam bi felaket. Annesi bir fahişe babasının Candan haberi hiç olmamış ve Can onu hiç görmemiş. Can 7 yaşındayken annesi başka bir adamdan daha hamile kalmış. Can 8 yaşına bastığı gün annesinin sancısı tutmuş ve hastahaneye gitmişler. Doğumda anne ve bebek hayata veda etmiş. Ben, ben terk edildim... Doğduğum da kalp hastası olarak doğmuşum annem ise ben bununla ömrümü tüketemem deyip adamın biriyle kaçmış. Babamla büyüdüm.. Hep onu kendime örnek aldım. Tâ ki iş seyahatine gidene kadar. Fransaya iş seyahatine giderken uçak düştü ve babamı orada kaybettim. Ben yurda 12 yaşımda geldim. Canın abiliği Öykünün kardeşliği beni iyileştirdi. Hepimiz aynı yaşta olsakta...

###

Beni düşüncelerimden sıyıran tuncay babanın sesi oldu.

"Kızım nasıl oldun? Çok korkuttun bizi yine"

"İyiyim babacım. Özür dilerim."

Tuncay baba okulun müdürü burada ki tüm çocuklar ona baba der. Eşi şermin anne ise annemizdir. Hiç bilmediğim anne duygusunu bana taddırabiliyo.

"Özür dilerim babacım çok uykum var ben odama gitmek istiyorum. Size iyi sohbetler" tam yerimden kalkıyordum ki Canın kolumdan tutmasıyla geri koltuğa düştüm.

"Bıraksana oğlum kızın kolunu uyusun" helal be baba.

"Olmaz" Canla Öykü aynanda haykırdı.

"Nedenmiş" dedim hayretle kimse uykumla arama giremez.

"Baba doktor 48 saat uyumasın dedi." elimin tersiyle Canın ağzına iki tane geçiresim geldi ama. 48 saat nedir yaaaa...

"O doktor çok biliyomuş. Sana niye deli raporu vermemiş" dedim şaşkınca.

"Neyse çocuklar odanıza hadi Mısramı uyutmayın sakın."

"Tembihimizi de aldık hadi yataklaraaa" dedim aniden odaya fırlayarak.

Odaya girdiğimizde Can beni uyutmamak için elinden gelen herşeyi yaparken Öykü bizim bu halimize seyirci kalıyordu. Biraz daha bizi izledikten sonra

"Can eline bi kitap ver değil 48 saat 84 saat uyanık kalır bu cadı. Kendini yormana değmez..." diye akıl verdi. Bazan beni iyi tanımaları sinirimi bozuyoo...

"Ders kitabıysa gözüm mideme kaçsın ki uyurum!"

Can direk kitaplığa yöneldi ve bir kitap aldı. Arkasına döndüğünde kitabın 'TECAVÜZ- LİSE' olduğunu gördüm. Sadece birinci kitabı basılmıştı ve ben yine yine yine okumuştum. Hiç bıkmadan. Hala da okurum yani. Okuyacağım. Kitabı elinden alır almaz yatağıma girdim ve kara ailesinin yanına daldım.

Merabaa :D

Yeni başlıyorum ve en çok istediğim şeylerden birisi yazar olmak. Buradan başlamak istedim. Ben yazayım siz okuyun eleştirin. Siz yazın ben okuyum voteleyim... Yuvarlanıp gidelim.

Sevgili tubutubu
Kitabını kullanmamda bir sakınca yoktur umarım.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin