Nene yardım ett babam annemi öldürüyo yardım et lütfen tükenen bir sesle nene sanırım artık bende ölüyorum . Kahretsin sadece bir rüyaymış saate baktığımda sabah 04.00 biraz sahil havası için dışarı çıktım. Nenemin evindeydim 13 yıl olmuştu öleli . Üstüme hırka alıp bahçeye gittim deniz dibimdeydi yanımızdaki evde Gülsüm teyzeyle yeğeni Batu kalıyo. Batudan haz etmem ama şans eseri göz göze geldik hasiktir ne dicem ben bu egoiste neyse kibar bi şekilde " Günaydın " diyerek kurtamaya çalıştım o sırada aptal egoist " Hayrola sen selam verirmiyin be" sinirlenerek " Verirdim ama egoist olmayanlara ama gerçi saygıdan ama sen bilmesin bunu" " Aynen " diyerek geçiştirdi bahçedeki şenzlonga uzanara müzik açtım ve gözlerimi kapatıp deniz kokusuna bıraktım ama geçmişim beni asla bırakmazdı. " Baba yapma anneme zarar verme ", " Seni sevmuyoruz alp ama uslu çocuk olursan babacık seni ödüllendirecek", "Baba dokunma bana" hızlıca gözlerimi açtım ve şaşırtıcı bir şekilde Batu dibimde duruyordu " iyi misin?" " Evet , sadece kabus gördüm " "Nenem seni kahvaltıya davet ediyo" " Tamam geliyorum" diyerek yan çite geçtim. Gülsüm teyze bizi karşılayarak " Hoşgeldin evladım " nazik bir sesle " Hoşbuldum " dedim. Eliyle sofrayı işaret ederek sofraya geçtik masada dilimlenmiş salatıklar, her tabakta 5 salam dilimi, sucuklu yumurta , süt, domates, yeşillik var. " Yesenize kuzum" egoist girerek araya " Davetiye ister misiniz beyefendi" sakin ve saygımı bozmadan " Bence size lazım beyefendi yemeği soğutan sizsiniz" Gülsüm Teyze araya girerek " Didişmeyin kuzularım yiyin" diyerek başladık Gülsüm Teyze " Okul nasıl kuzum" "Bitti teyze şuan stajdayım" mutlu sesle " Ne güzel oğlum" egoist merakla " Ne okuyodun sen" sakin bir sesle " ingilizce öğretmenliği" gülerek " işsizsin yani" sakinlimi koruyarak " Şuan çalışıyorum zaten yakın zamanda italya ya gidicem " sinir bozucu bir şekilde " italyanca biliyormudun sen " sakince yine " Evet C2 canım" Gülsüm teyze " Aferim kuzuma " diyerek " Sen ne okuyodun" sakince egosuyla " Mimarlık " merakla " Sayısaldın yani hayret" "Niye sende o zeka olmayınca başkalarında olmadığını mı sanıyodun" patlayarak " Yok canım benim matematiğim gayet iyiydi ama sende o beyin olması şaşırtdı he bide çift ana dal öğrencisiydim ben boğaz içi hukuk okudum " şaşırarak bir şey diyemedi Gülsüm teyze kızarak bize " Yemek yiyin " diye bağırdı hemen ikimizde yemeğe gömüldük bugün işimin ilk günü bide nasıl unuttum ya hep o egoist yüzünden oldu tabağı hızlıca bittirip Gülsüm teyze " Yavrum yavaş ye " " Gülsüm teyze bugün işimin ilk günü bir yerde ingilizce öğretmenliğine başladım " sevinçli bir sesle " Tebrik ederim yavrum , birileri daha iş bile bulamadı" imalı bir şekilde dedi o an el hareketi yapmayı çok istedim ama terbiyem izin vermedi Batu beklenmedik bir hareket yaparak " Neresi senide bırakayım " duyunca şok olarak " Sağol ama kendim giderim " araya Gülsüm teyze girererek " Olmaz kuzum Batu seni götürsün " dedi kıramayarak olumlu anlamda başımı sallayarak eve gidip hazırlanmaya başladım üstüme kısakollu siyah eyfer kuleli bir t short, altıma bodyboy bir kot giyidim , sırt çantama not defteri ve A1 A2 ingilizce kitabı koyup aceleyle çıktım. Kapıda Batu üstünde yazlık bir t short ,altında kot şort vardı " Hadi gidelim " onaylarak üstü açık arabanın kapısını açtım ardından kemer için uzandım takıp Batu anahtarı takarak " Nereye gidiyoruz" " Umut ışığı dersanesi" şaşırarak " Bugün benim orda işim vardı " " Ne tesadüf" " Aynen" diyerek anahtarı çevirip yola koyulduk 20 dk lık yolu arabayla gidicez ne güzel hemde haz etmediğim birisiyle benimle o gün o konuda dalga geçmesiyle birlikte her şey nefrete döndü onu asla affetmeyeceğim. Yol boyunca ikimizde sustuk . 5 dk sonra dersaneye geldik. İndik ve kos kocaman çok güzel bir dersane kapıya yöneldik orta yaşlarda kadın bir güvenlikçi bizi karşıladı " Afedersiniz danışman ne tarafta " diye sordum nazik bir sesle " 1. Katta solda" nazikçe " Teşekkür ederim" diyip merdivenlere yöneldim o sırada Batu asansöre binip gitmiş bile. Hızlıca çıkıp sola ilerledim ve danışmana ulaştım. Gittiğimde orta kilolu sarışın bir bayan vardı. Nazikçe " Ben yeni ingilizce öğretmeni Alp Kara " " Bizde sizi bekliyoduk müdür bey de sizi bekliyo " diyerek odasına götürdü kapıyı çalarak " Afedersiniz müdür bey yeni ingilizce öğretmeni geldi de bekletiyim mi ? Meşgul seniz " " Gelsin " diyerek içeri girdim. İçeriye girdiğimde Batuda burdaydı hoş ve nazik bir sesle " Hoşgeldiniz" dedi. Müdür 40-45 yaşlarında sırma saçlı bir adamdı. " Hoşbuldum " diyerek. " Tanıştırayı
matematik öğretmenimiz Batu Beyaz" derken jok olmuştum " İşin dediğin bu muydu? " müdür şaşırarak " Tanışıyonuz mu?" diye sordu karşılık olarak " Malesef evet " dedim. Müdür gülümseyerek" O zaman biraz sık görüşeceksiniz ihtiyaç olan sınıflar aynı " şok olmuştum bu piç kurusuyla geçmişimi alaya alan biriyle aynı sınıf mı? Yok artık ama maalesef kabul etmem lazım ya da avukatlık mı ? Yapsam " Acaba avukat arayan tanıdığınız var mı? Ben bunla hayatta aynı sınıflara girmem " müdür şaşırarak " Niye efendim, ayrıca siz ingilizce öğretmeni değil misiniz? " sakince " Hem ingilizce öğretmeniyim hemde avukatım " müdür şaşırdı " Malesef başka sınıf yok , sadece 5 sınıf var" malesef kabul edecektim " Peki yapacak bir şey yok kabul ediyorum " dedim. Batu zaten dünden hazırdı müdür " O zaman aramıza hoşgeldiniz, bugün sadece tek ingilizce dersleri boş 1 sınıfın girebilir misiniz" olumlu şekilde " Tabiki de" dedim . Teneffüs çalacak 2. Katta hemen Fransa sınıfı" duyunca " Sınıflara ülke isimleri mi ? Verdiniz" dedim şaşırarak " Evet " dedi. " O zaman zil çalınca giderim sınıfa " diyerek çıktım arakamdan Batu da geldi. " Seni alırım çıkışta" düz sesle " Hayır , sağol " dedim ama beklediği cevapdı " Benden nefret ediyosun tamam ama bari seni alıyîm" sinirli bir şekikde " Biliyosun madem niye ısrar ediyosun ulan" üzgün bir sesle " Affetirmek istiyorum" sinirle bağrarak " Neyi affetmemi istiyosun sen ya geçmişimle dalga geçtin sen babamı annemi öldürmesi, babamın bana yaptığı tecavüzler , nenemin öldürülmesi batu kalbsisin " herkes bize bakarak " İzninle sınıfa çıkacam" diyerek ayrıldım. Merdivenlere yöneldim gözlerimde yaşlar gelerek amk piçi affet diyo bide geçmişime her gün lanet ederken sen gelmi dalga geçiyosun orusbu piçi , sikik. Neyse 2. Katta öğretmenler odasıda varmış ama direk sınıfa geçtim içeri geçtiğimde 5 öğrenci vardı merakla sorarak " Bu kadar mısınız" gülümseyen mavi gözlü, saçaları örülü sarı saçlı bir kız cevap verdi " Evet " dedi. Gülümseyerek " Ben çantamı bırakıyorum teneffüs bitince gelicem " diyip öğretmenler odasına yöneldim. Batu' nun dedikleri hayla sinirimi bozuyo lanet olsun gelmiş affetirmek istiyorum ulan göt yaptığın şeylerden sonra bide geçmişimi sikiyim ya of. Öğretmenler odasının kapısına gelince içeri girdim. Orta yaşlı bir kapalı hoca vardı " Merhaba ben yeni ingilizce öğretmeni Alp kara" dedim nazikçe " Ben Adile Sönmez , tarih öğretmeniyim" nazik bir sesle " Memnun oldum " karşılık olarak " Bende memnun oldum" dedi zaten hemen zil çalıp sınıfa gittim. Sınıfa girdim öğrencilere " Oturun" dedim. Kendimi tanıtım " Ben yeni ingilizce öğretmeniniz Alp kara , Boğaziçi ingilizce öğretmenliği aynı zamanda Boğaziçi hukuk mezunuyum , 24 yaşındayım" dedim. Bir öğrenci şaşırarark sordu " Hocam iki bölüm nasıl okudunuz " dedi badem rengi gözleriyele " Çift ana dal yaptım " dedim şaşkınlığını geçirmek için anlar bakışlar yaparak bana baktı " Hadi sıra sizde , siz kendinizi tanıtın " dedim. Önde oturan çilli , gözlüklü, kahve rengi saçlı bir kız başladı " Ben Aysel, 14 yaşındayım" dedi . Ardından arkasında uzun saçlı siyah saçları gözüne gelen bir çocuk tanıtmaya başladı" Ben Adem, 14 yaşındayım " dedi sonra yan sırada sarı saçlı, yeşil gözlü bir çocuk " Ben Burak , 14 yaşındayım , ilerde bilgisayar mühendesi olmak istiyorum " dedi " Umarım olursun " dedim son olarak duvan kenarında kapşonlu badem gözlü bir çocuk " Ben Utku, 14 yaşındayım , ilerde iç mimar olmak istiyorum " dedi samimiyetle " Umarım olursun" dedim. Bu ders tanışıp nerde kaldıklarını öğrenmek istiyodum " Bu ders tanışıp, nerde kaldığınızı öğerenmek istiyorum tanıştığımıza göre sorunuz varsa alayım " dedim. Burak " Hocam nerelisiniz " diye sordu klasik sorulardan " Ben yarı Türküm yarı Fransızım " duyunca Aysel " Hocam fransızca biliyo musununuz " dedi . " Evet " dedim. Utku " Je sais aussi, je suis enseignant" ( Bende biloyorum , öğetmenim) karşılık olarak" Comment as-tu appris" ( Nasıl öğrendin) dedim . Utku ' da "Mon ami, mon niveau d'enseignement est C1" ( arkadaşım öğretti seviyem C1) şaşırark "Très bien" ( Çok iyi) dedim ve Türkçeye geçtik. Adem " Hocam evlimisiniz " gülümseyerek " Hayır " dedim. Aysel " Hocam en sevdiğiniz voleybolcu kim ?" diye sorarken gözüm Utkuya takıldı niye en arkada diye soruya " Ebrar Karakurt " diye yanıtladım. Ardından saate baktım 14.30 zaman ne çabuk geçti aniden " Çocuklar ders kaçta bitiyo " diye sordum Burak " 14.30 da ,hoacam" diyince " Nerde kalmıştınız " diye sordim Aysel " Should ve mast " dedi . Defteri çıkarıp not alıp " 1 ders mi? " diye sordum hemen Adem " Evet hocam" diyerek " Çıka bilirsiniz " diyip defteri doldurup çantamı alıp çıktım sınıftan danışmaya gidecektim tek bu sınıf mı diye merdivenlere yöneldim yavaşca merdivenlerden inmeye başladım inerken gözlüklü , siyah saçlı bir hoca bana bakarak " Merhaba , hangi hocaya bakmıştın " diyince içimden gülerek " Hayır kimseye bakmadım ben yeni ingilizce öğretmeni Alp Kara " diyince adam şaşkınlıkla bana bakarak " Çok genç gözüküyosunu bu arada ben Alperen Kırım matematik öğretmeniyim " deyin gülümseyip " Memnun oldum" aynı şekilde gülümseyerek" Bende" diyip danışmaya ilerledim inimce o kadın ordaydı " Afedersiniz sadece 8 fransa'nın mı? Bugün dersi vardı" diyince kadın dosyaları kurcalayıp " Evet " diyince gülümseyerek " Teşekkürler , bana ders progra mı? Gelir mi" diyince gülümseyerek " Evet " diyince gülümseyip aşağı hızlı adımlarla inip hemen kapıya indim ve kimi göriyim Batu ve arabası. Batu bana doğru gelince hızla uzaklaşmaya başladım o da mübarek çita gibi koşup kolumdan tutu . Bağırarak " Kolumu bırak " diyince aynı sinirle " Arabaya bin , tamam birbirimizden nefret etsekde nenem dedi nenem için bineceksen uslu bir çocuk ol" diyince sinirlendim ulan amk sen kimsin de bana uslu çocuk ol diyosun ha ama Gülsüm teyzeyi kıramıyorum lanet olsun sinirle " Gülsüm teyzenin hatrına" diyip bindim arabaya geçtim kemerimi bağlayıp Batu gaza basıp eve doğru gittik. Batu bi anda " İlk günün nasıldı" diyince geçiştirerek " İyiydi " diyip sustum. Bana niye yakın olmak istiyo acaba orda yalan mı? Söyeldi bi affetirmek istiyo bi nefret ediyo amk ben senin oyuncağınmıyım lan . Kestirmelerden giderek eve erken gittik. Hemen uzanmak istiyodum kapıyı açıp somurtarak " Sağol " diyince gülümseyerek " Rica ederim" dedi. Hızla kendimi eve attım eşyaları bırakıp hızla sıcak hafif bir duş alıp altıma kırmızı bir kareli pijama , üstüme beyaz bir sweet giyip yattım. Yine geçmişim bırakmıyodu. Annem " Alp dolaba gir çabuk" ağlayan sesimle " Anne ama babam seni tekrar dövecek" titreyen seyile annem " Sadece dolaba gir" sinirli sesle " Babamı asla affetmeyeceğim" annem gülümseyerek dolabın kapısını kapattı. Annem kapıyı açınca silah sesi geldi ve annem kanlar içinde yatıyodu. Babamın ayak sesleri geliyordu kanlı elleriyle dolabı açımca şol oldum bana bakarak " Demek burdasın Alp babacığın seni ödüllendirsin " diyince kaçmaya çalıştım ama tutup pantolumun düğmesini açarak yavaşca kasımığı okşayaraken iç çamaşırımı çıkarıp eliyle deliğimi açmaya başladı sonra bi anda uyanıp " Lanet olsun baba sana seni asla affetmeyeceğim "İlk bölüm sonunda oldu 🙂