O felaketten sonra her şeyi unuttum. Yapmayı sevdiğim şeyleri, yapmazsam huzursuz olduğum şeyleri... Hiçbir şey yapmadım. Müzik dinlemek benim için su içmek kadar temel bir aktiviteydi dinlemedim, yazmayı çok severdim bir süre hiçbir şey yazamadım. Çok korktum tekrar yazamıyacağım diye, yazma yeteneğimi kaybettiğimi sandım. O anda bitti dedim, artık eski ben yokum artık ben yokum, içimdeki duyulmayı bekleyen masalı artık ben de duyamıyorum dedim kendime... Günler sonra arkadaşlarıma ulaştım. Bana ulaşamayınca deliye dönmüşler, korkmuşlar benim için, enkazın altında kaldığımı sanmışlar. Onların sesini duyduğum an kontrolümü kaybettim. Ellerim ve ayaklarım titremeye, nefesim düzensizleşmeye, gözlerim dolmaya başladı. Sesim titredi ve ben bu yüzden kendime öfkelendim. Çünkü ben kendime bir söz vermiştim. Güçlü olacak ve acımı yalnız yaşıyacaktım. Tutamadım o sözü o anda... Öyle güçsüz hissettim ki onların sesini duyduğum an verdiğim söz uçup gitti.
Ben canım acıdığında gülen bir insanım. Bu kadar kötü şeye rağmen tek değişmeyen şey gülüşüm. Dışarıdan umursamaz, her şeyi görmezden gelen bir insan olarak görünürüm. Babam hep bana "Dünya umrumda değil, ben de senin gibi olmayı çok isterdim" der. Fakat bilmiyorlar ki ben her şeyi içimde yaşarım ama dışarı yansıtmam. İnsan ölüme bu kadar yaklaşınca anlıyor her şeyi kafaya takacak kadar zamanı olmadığını. Ben bu kısa hayatımda hep gülümsememle insanları gülümsetmeyi istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki felaket
RandomBu bir direniş mi hayata karşı bilmem ama bu benim -bir felakete tanık olmuş birinin-yazdığım cümleler içimizde yaşadığım yıkımın, enkazın altında kalan ruhların çığlıkları... Lütfen sabırla okuyun. ~~DEPREM FELAKETİNİ YAŞAMIŞ TÜM KA...