Her şey

4 0 0
                                    

Üniversite yıllarımda bir kız vardı. Sınıfta ilk gördüğümde hemen ilgimi çekmiş, içimde bir iki kelebek kıpırdatmıştı. Daha önce yaşadığım ilişkilerimde herşey çok çabuk gelişmişti ve böyle olmasını hep ben istemiştim. İlk defa bir ilişkimde yavaş yavaş ilerleme kaydetmek istedim. Hislerime göre benim ona olan ilgim gibi onun bana bir ilgisi yoktu. Sınıf içerisinde çok nadir göz göze gelen, çok nadir konuşan iki insandık. Hem çalışıp hem okuduğum için devamsızlık yapmak için kendimce haklı sebeplerim vardı ama o okula neredeyse hiç devamsızlık yapmazdı. Onu görebilmek için neredeyse her gün okula giderdim ve onun sayesinde okulu sorunsuz bitirdim. Onunla bir kere oturabilme fırsatım oldu. Onun karşısına oturabilme şansımı sonuna kadar zorladım ve başardım. Ben daha önce ona sudan sebeplerle bir 2 defa mesaj atmış ufak tefek muhabbetlerimiz olmuştu. Yüzyüze de biraz muhabbet ettik gözlerindeki ışıltı beni daha da ona bağladı. Okuldaki en yakın arkadaşıma durumu anlattığımda beni bayağı heyecanlandırdı ve bir iki akıl oyunu yapalım diye beni gaza getirdi. Ne olduysa ondan sonra oldu karşımdaki daha beni tanımadam arkadaşım vasıtasıyla biraz bir şeyler yaptık. Yaparken ters tepeceğini biliyordum ama engel olamıyordum çünkü onunda bana ilgisi varsa ve bir an önce onun ellerini tutabilir, gözlerinin içine uzun uzun bakabilirdim. Tabiki ters tepti ve aramızda olan ufak muhabbetlerde kesildi. Çok hızlıca birbirini gördüğü yerde kafasını çeviren,selam vermeyen iki insan olduk. Bir süre bekleme modunda devam ettim ve sonrasında yapacaklarıma,söyleyeceklerime kimseyi karıştırmama kararı alarak, içimdekileri ona anlatmak için bazı planlar yaptım.Daha önce bir kaç deneme yaptığım daha sonrasında ilham bulamamaktan bıraktığım şiire geri döndüm. Arkadaşım vasıtasıyla Ümit Yaşar Oğuzcanın Milyon Kere Ayten şiirini Doğuş Sinan Coşkun Ayşe olarak revize edip söylediği videodan haberdar oldum. Şiir de hem aşk hem de Ayşe geçiyordu ve benim yazdığım şiirlerden çok daha güzel ve anlamlıydı. Bu şiirden sonra hali hazırda yazılmış şiirler üzerinden yürümeye karar verdim. Bir akşam nöbette yusuf hayaloğlu dinlerken, dedim bende şiir okusam acaba nasıl olur ? Bir iki tane ses kaydı yaptım ve ham olarak kulağıma çok hoş geldi. Hemen bir düzenleyici indirdim ve fon müzik,yankı vs. düzenlemeler yaptım ve ortaya kulağıma çok güzel gelen bir şey çıktı. Etrafımda insanlarla dalga geçen çok fazla insan olduğundan dolayı ilk başta sosyal medyaya yüklemek konusunda çok fazla tereddüt ettim. Sonra cesaretimi toplayıp paylaştım. İlk paylaşımım, Ben Sana Mecburum şiiriydi. Benim için çok anlamlı sözler içeren bu şiirin ona ulaşmamasından korkuyordum çünkü numaramı silmişti ve sadece 1 arkadaşının rehberinde kayıtlıydım. Whatsapp üzerinden paylaşımımı yaptım ve bekliyorum arkadaşının görmesini. O görene kadar yaklaşık 10 kadar şaşkınlıklarını belirten kişilerden mesajlar aldım. Benden böyle bir şey çıkabileceğini ben bile beklemezken insanların böyle ilgi göstermesi beni bu yolda biraz daha ilerlemek için iyice cesaretlendirdi. Arkadaşı sonunda görmüştü ama iyi ya da kötü bir şey yazmadı. Okulda ona göstermesini dinletmesini beklemekten başka o an yapabileceğim bir şey yoktu. Kısa sürede bu konuda biraz ünlendim. Şiir yazan arkadaşlar şiirler atıyor bunuda okur musun vs. gibi bir sürü mesaj alıyorum ama benim kafamda sadece o var. Her şiiri okurken aklımdan o geçiyor ve onun gözlerine bakarak okuyor gibi hayal ediyorum. Günde 4-5 farklı şiir kaydı yapıyorum eksik noktalarımı ortaya çıkarıp oraları geliştirmeye çalışıyorum. Direkt ayşe şiirini okuyup atmak ilk başlarda çok abartılı bir hareket olur düşüncesi ile onu sona saklamıştım. Hazırladım kendimi ve kayıtlara başladım. 3-4 tekrardan sonra ortaya çok güzel bir şey çıkmıştı. Şimdi sırada onu paylaşma cesaretini toplamak vardı. Cesaretimi toplayıp yine whatsapp üzerinden paylaşımı yaptım. Ayşe kimcileri bertaraf edene kadar arkadaşı şiiri gördü ve görür görmez ayşeye attığına dair içimde bir his kapıldı. Aslında sadece yapmasını istediğim şeydi ama evrene mesaj göndermek istedim. O şiirden sonra 1-2 gün hiçbir şey paylaşmadım. Ne ayşeden ne de onun çevresinden en ufak bir ima bile yoktu. Arkadaşlarla sürekli takıldığımız mekanda otururken, kafamda şiirle bir yerlere varamayacağım düşüncesi artık iyice yer etmeye başlamıştı. Şiirlerden haberdar olup olmadığını öğrenmem gerekiyordu. Mekanda bir köşe vardı, kağıda bir şeyler yazıp mandalla asıyordun oraya. Dedim yazıp paylaşacağım benimle artık iletişim kurması lazım. "Ben hep olmayacak hayalleri sevdim" diye yazıp altına onun isim ve soyismin baş harflerini koyup astım oraya. Sonra fotoğrafını çekip wpden paylaştım. Mekandan kalktık halı saha maçına geçtik. Halı sahaya girmeden önce mesaj geldi, yunus konuşmamız lazım. Maça 2 dakika var ve ondan mesaj geldi. Mesajı açtığımda olumsuz hissettim ve dedim ki maça giriyorum ben sana yazacağım. Maçı oynuyorum ama kafam o mesajda. Maçta iki takımdan biri fark atmış olsa çıkacağım ve konuşacağım. Berabere gidiyor ama ben önüme gelen topa vuruyor 5 m² de takılıp kafamda ayşeyle olacakları düşünüyorum. Neyse maç bitti üstümüzü değiştik vs oturduk bir yere arkadaşla. Mesaj attım ve uzun uzun yazıyor yazmaya başladı. O zaman anladım onun ellerine tutup,uzun uzun gözlerinin içine bakamayacağımı. Yaptığım herşeyden haberdar ama onda bir karşılığı olmadığını, beni kırmak istemediğini ve adını belli edecek paylaşımlar yapmamamı istedi. İlk başlarda biraz lafı dolaştırdım, sonra onun isteklerine onay verdim. Ne diyebilirdim ki onun uzun uzun bizden olmayacak içerikli mesajına. Okula gitmek içimden gelmez oldu ama ben ne olursa olsun onu hala kalbimde yaşatıyordum. Onu görmemek beni daha da kötü yapacaktı ve sadece onu görmek için okula gidiyordum. Kafasını benim tarafa doğru hiç çevirmez oldu, benimle karşılaşmamak için elinden geleni yaptığının farkındaydım ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Uzun bir süre böyle devam etti ve biraz normale döndüm artık onu gördükçe içimdeki kordan kıvılcımlar etrafa saçılmamaya başlamıştı. Artık mezuniyete doğru yaklaşmıştık. Nisan ayı gelmişti, mezuniyet balosu organizasyonu yapmak için kendimi ön plana attım ve onlarla ilgileniyordum. Son bir şarkı misali baloya beraber gidelim diyecektim ve o kabul etmeyecekti ama ben yinede şansımı deneyecektim. Akşam nöbette bir bildirim geldi, sınıf grubuna ayşenin ailesi ile birlikte kaza yaptığını ve durumunun ciddi ve yoğun bakımda olduğunu içerir bir mesaj gelmişti. Hemen arkadaşına yazdım dedim ne diyorsun sen ? Yunus maalesef beyninde ve akciğerinde kanama varmış uyutuyorlarmış dedi. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Hastanede normalde çalıştığım birimde bütün hasta dosyaları ile haşır neşir olduğumdan dolayı bu durumda olan hastaların az çok sonucunun ne olacağını biliyordum. Biraz iç anadoluda bir hastanede birazda istanbulda bir hastanede yattı. Her gün dua ediyor, her gün arkadaşına soruyordum. Bir süre stabil gitti durumu sonra günden güne iyileşti. İlk önce yoğun bakımdan çıktı bir süre sonrada hastaneden taburcu oldu. Hastanedeyken ona çiçek göndermiştim ve gönderdiğim günü doğum gününe denk getirip 2 kere mutlu etmek istedim. O mutlu oldu belki ama ben olup olmadığına dair bir haber alamadım. Onu son kez 2019 nisanda gördüm. Sürekli gördüğümde daha az acı çekiyordum. Görmediğim her gün özlemim daha da artıyor ve belki bir daha hiç görmeyeceğim. Merkezine onu koyduğum hayalleri daha az kuruyorum belki evet ama onu hala özlüyorum. Mesela bana bir mesaj atsa yunus ben iyiyim merak etme dese sanki kafamdaki bütün endişeler yok olacak gibi hissediyorum. Hayatıma yeni birisi girmek istese nasıl olacağım hiç bilmiyorum. Yaklaşık 3 senedir hayatıma birilerini sokmak için çabaladım ama hiç kimse hayatıma girmek için çabalamadı. Bazı şeyler nasıl olur, nasıl yapılır ben de hala yok. Ben birisiyle gerçekten muhabbet ediyorsam, ona karşı bir samimiyet duyuyorumdur. Hayatımda samimiyet duymadığım ne arkadaş ne de sevgili adayı kimseyle sağlıklı bir iletişim kuramadım. Belki de en büyük eksikliğim bu oldu hayatta, mesela hiç kimsenin çıkarı olmadan sadece bana değer verdiği için o olmazsa olmaz dediğine şahit olmadım. Bunda benim de büyük hatalarım olabilir. Olabilir diyorum çünkü hatalı yaptığım şey nedir onu bilmiyorum. Bir kişi de açıklamadı bana. Senin şu hareketini, davranışını sevmediğim için seninle ileri derecede bir bağ kuramıyorum demedi bana. Belki birisi çıkıp suratıma tokat gibi vursaydı hatalarımı bugün bu satırları kaleme almıyordum. Hayattan öğrendiğim en önemli şey, yalnızlığın sınırının ne olduğu ya da ailen dışında başka bir ses duymamaya ne kadar dayanıldığı oldu. O sınır noktasına ulaşana kadar artık hiç kimseyi aramıyorum, sormuyorum. İnsanların işi düşünce beni aradığı gibi sosyalleşme ihtiyacı duyduğumda iletişime geçiyorum birileriyle. İyiyim dostlar bugün dünden çok daha iyiyim. Çevremdeki insanların ne olduğunu öğrenmenin verdiği rahatlık var içimde. Artık kimse için üzülmüyor, beni dert edinmeyinin hiç bir derdine derman olmak için uğraşmıyorum. Son yazdıklarımı kendi hayatınızda bir sorgulayın ve görmeniz gereken ama halı altına süpürdüğünüz gerçekleri görün. Kalın sağlıcakla...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 02, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ya Sevseydi İnsanlar BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin