ℳ.
Gece boyu uyuyamamıştım ve bu yüzden ölü gibi dolanıyordum. Buraya taşınalı henüz 1 hafta bile olmamıştı ama burda kendimi fazlasıyla huzursuz hissediyordum. Rahatlamak için duş almak bile beni çok geriyordu, sanki izleniyormuşum gibi. Ama her ne kadar rahatsız hissetsem de duş almam lazımdı çünkü yüzüm tamamen çökmüş gibi duruyordu.
Duşa girip suyu ayarladım ve kıyafetlerimi çıkartıp duş sonrası kirli sepetine atmak için kenara koydum.
Soğuk bir duş aldıktan sonra belime bir havlu doladım ve bir diğer yandan elimdeki havluyla saçlarımı kurulamaya başladım.
Biraz kuruladım ve odama çıkıp kıyafetlerimi giydim. Neden olduğunu bilmediğim bir şekilde üşüyordum ama bunun soğuk suyla veya havayla alakası yoktu. Ürpertici bir soğukluktu bu. Bu evde boğuluyor gibi hissediyordum ve biraz dışarı çıkmak istiyordum bu bunaltıdan kurtulmak için.
Saçlarım henüz tam kurumamış olsa da ceketimi ve Layla'yı alıp evden çıktım. Merdivenlerden aşağı inecekken evimin karşısındaki kapıda birini gördüm. Tabii yeni taşındığım için henüz kimseyi tanımıyordum. Anahtarla kapıyı açıyordu ve tıpkı rüyamdaki o adam gibi simsiyah giyinmişti. Tam arkasından geçip apartmandan çıkacakken arkasına dönmesiyle çarpıştık ve merdivenin yanında olduğumdan dengemi kaybetmemem için beni tuttu.
Bir elimle Layla'nın tasmasını tutarken bir elimle refleks olarak geniş omuzunu tutmuştum.
"İyi misin? Görmedim üzgünüm."
"İyiyim," Elimi omzundan çektiğimde o da beni bırakınca devam ettim. "sorun yok."
Tam konuşmanın burada bittiğini sanarken tekrar konuştu.
"Yeni mi taşındın buraya?"
"Evet, 1 hafta olmuyor."
"Ah yeni komşular görmek çok güzel. Buranın bir önceki kiracısı çok garip biriydi."
"Benim oturduğum evdeki mi? Nasıl garipti?"
Merakıma ufakça güldü, gözlüğünü geriledi ve beni cevapladı.
"Deliydi, tam bir zırdeli. Ayrıca kirasını da zamanında vermezdi."
"Anladım."
"Seokjin."
"Ha?"
"İsmim, Seokjin."
"Ahh ben de Taehyung. Memnun oldum."
"Ben de çok memnun oldum Taehyung. Seni tutmayayım, zaten görüşürüz daha sonra."
Naif bir gülümsemeyle söylemişti ve gülümsemesi çok hoş duruyordu. Ben de bu gülümsemesine karşı afalladığımı belli etmeden karşılık verdim ve aşağı inmeye başladım.
Apartman kapısından çıktığım gibi bir mesaj sesi geldi ve elimi arka cebimdeki telefonuma attım. Bir cevapsız aramayla beraber Jimin'den bir sürü mesaj vardı. Mesajlara daha bakamadan bir arama daha geldiğinde direkt kabul edip telefonu kulağıma koydum.
00.00
N'aber?
Jimin sadece n'aber demek için o kadar mesaj yağdırmamışsındır diye düşünüyorum?
Doğru düşünüyorsun. Akşam geliyorsun değil mi?
Nereye?
Ben mi söylemedim sen mi hatırlamıyorsun bilmiyorum ama-
Yo yo yo, o kadar delirmedim henüz.
Duyduğuma sevindim. Akşam konser var hem sen de bu aralar iyi görünmüyorsun biraz kafa dağıtırsın.
Gelirim, kaçta ve kimin konseri?
The weeknd konseri. 8 gibi falan başlıyordu galiba.
Ben dışarı çıktım biraz hava almak için sana geliyorum o zaman birlikte geçeriz.
Süper.
13.09
Arama sonlandırıldı.
Telefonu kapatıp yürümeye başladım ki birinin bana seslenmesiyle tekrar durup arkama döndüm.
"Hey, Taehyung!"
Yanıma gelip durdu ve elindekini uzatarak tekrar konuştu.
"Bunu düşürmüşsün."
"Ohh çok teşekkürler benim için manevi değeri çok yüksek, normalde hiç bu kadar dikkatsiz olmazdım."
"Rica ederim, bu arada sana Taehyung dememde bir sakınca yok değil mi? Kaç yaşındaydın?"
"27 yaşındayım. Sen?"
"Ahh tam tahmin ettiğim gibi. Ben 30 yaşındayım, büyüğünüm."
Diyerek göz kırptı ve ben de ufak bir kıkırdamayla cevap verdim.
"Ahh hyung çok genç görünüyorsun."
"Sen de öyle Taehyung-ah."
Bu konuşma ikimizi de güldürdü. Bir anda Jimin'e gideceğimi hatırladım ve veda etmek için tekrar konuştum.
"Şimdi gitmem lazım, kolyemi getirdiğin için tekrar teşekkürler hyung."
"Tabii, görüşürüz ve tekrardan rica ederim."
Yine o gülümsemesini yüzüne yerleştirdi ve ben de gülümseyerek oradan uzaklaştım.
Bir süre yürüdükten sonra zile basıp beklemeye başladım. Kapıyı açtıktan sonra içeri girdim ve kendi evimmiş gibi salona yöneldim. Jimin de hemen arkamdaydı.
"Bugün biriyle tanıştım, çok iyi birine benziyor." Kolyemi gösterip devam ettim.
"Bu kolyeye ne kadar değer verdiğimi biliyorsun, onu düşürmüştüm."
"Nasıl? Ona gözün gibi bakarsın sen nasıl düşürebildin?"
"İşte ben de ona çok şaşırdım ama sonra o getirdi kolyemi. Merdivenden düşecektim o da beni tutmuştu o sıra orda düşürdüm sanırım."
"Erkek mi?"
"Evet."
Sırıtıp tekrar konuştu.
"Yakışıklı mıydı bari?"
"Ya Jimin suratına bir tane patlatasım geliyor bazen biliyor musun?"
"Ne dedim be sanki."
Biraz düşündüm de aslında cidden yakışıklıydı.
"Yani evet yakışıklı denebilir, yüz hatları ve özellikle gülümsemesi çok hoş. Ama bir gerçek var ki diğerleri gibi değil. Garip bir havası var. Sanki... sanki daha önce görmüşüm gibi."
"Ya felsefe yapma amına koyayım yakışıklı de bitsin."
- ❦ -
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Through the Eyes Of the Murderer ~ Taejin
FanfictionTüm Kore gündemini sarsan o katilin tek amacı aslında kendine ait olan şeye tekrar sahip olmaktı. Sahip olmak istediği, o şeyin yeni sahibi olana kadar. Korku/gerilim temalıdır. Başlama tarihi 18 Mayıs 2023 •Küfür, argo, smut, kan, öldürme, delme, d...