Bugün her zamanki gibi babam ile kahvaltı yapıyorduk.Ama o beni umursamayıp gazetesini okuyordu.Bugün buradaki son kahvaltım olacaktı.Çünkü babam yurtdışına çıkacağı için beni hiç bilmediğim bir yere gönderiyordu.Çayımı içtikten sonra babamla konuşmaya çalıştım
"Baba beni neden yanında götürmüyorsun?"dedim üzgünce.
"Üzgünüm yavrum oraya tek gitmem gerekiyor,sana orada bakabileceklerine güvendiğim için oraya gönderiyorum."dedi ekmek yiyerek.
"Baba hep orada kalmayacağım değil mi? Alacaksın beni?"
"Tabii ki kızım mecbur olmasam asla seni bırakmazdım bunu biliyorsun."
"Peki baba."dedim üzgünce.
"Neyse kahvaltın bittiyse yukarıdan bavulunu alalım gitme vaktin geliyor"Babam yukarıdan bavulumu almaya gitti.Yanıma geldikten sonra taksi çağırdı.Yavaş adımlarla taksiye ilerledim.Babamla uzun uzun vedalaştıktan sonra taksiye bindim.
Ağlayarak etrafı izliyordum.Taksiciye bir soru sordum
"Nereye gidiyoruz biliyor musunuz?"
"Hayır, babanızın verdiği konuma götürüyorum ben de bilmiyorum" dedi.
"Peki."diyerek etrafı izlemeye devam ettim.Taksi durmuştu,Galiba gelmiştik.Yağmur yağmaya başlıyordu.Taksici bavulumu bırakıp hemen uzaklaştı.
Koskoca malikaneye getirilmiştim.
Uzun uzun malikaneyi inceliyordum.Çok korkunç görünüyordu.Kara bulutlar gökyüzünü iyice kaplayınca daha korkunç görünüyordu.İçimde oraya gitme isteği hiç yoktu.Ama babam için malikaneye doğru yürüdüm."Afedersiniz" diyip kapıya vurdum.Kapı kendi kendine açıldı.
Kocaman bir koridor ile karşılaştım.Yürüdükçe bitmiyordu.Aniden şimşek çakınca olduğum yerde sıçradım.Galiba oturma odasına gelmiştim.Heryeri iyice inceliyordum.
Gözüm karşı camın dibindeki koltukta uyuyan birisine takıldı.Hemen yanına koştum.
Yavaşça dürtmeye başladım.Ama hiç hareket etmiyordu.Hızlıca dürttüm,Gene tepki vermiyordu.Hemen çantamdan telefonu çıkartıp 911 i tuşladım.
Birden bire adam uyandı ve elimdeki telefona saldırdı.
Çığlık attım."Sen kimsin de uykumu bölmeye çalışırsın!?"dedi.
"Ama kalbiniz atmıyordu, Korktum 911 i arayacaktım ki telefonumu aldınız."
"Ehh çok konuşma, Uykumu bölmeyecektin! Nasıl bir ceza istersin? Düşün."
"Ceza falan istemiyorum.Telefonumu istiyorum.Lütfen verin."Aniden üstüme yapışıp beni koltuğa itti.
Beni koklamaya başladı."Kokun da ne kadar güzelmiş.Şuraya bir izimi bıraksam mı acaba?"
"Ne izi ne diyorsunuz! Bırakın beni lütfen."dedim çaresizce.Boynumu yalamaya başladı.
"İşte tam buraya..."
Tam dişlerini geçirecekken yanımızda uzun boylu gözlüklü bir adam belirdi."Ayato...Ben sana ne demiştim? Bu tür aktiviteleri odanda yapmalısın."
"Ehhh" dedi sinirlenerek.Adam beni inceliyordu
"Sen de kimsin?"
"Ben Komori Damla,Buraya babam tarafından gönderildim."
"Bizim hiç haberimiz yok..galiba yanlış anlaşılma olmuş."dedi düşünerek.5 dakika sonra
"Gel otur istersen..Ayato adına senden özür dilerim.Onun kusuruna bakma."dedi.
"Peki." dedim.Adam ile konuşuyorken yanımda 2 tane adam belirdi.
"Merhaba sürtük-channn."dedi sırıtarak.
"Hey Teddy,Bak yeni kurbanımız gelmiş bir hoşgeldin desene." Dedi diğeri.
"Neler oluyor?" Dedim şaşkınca.Birisi aniden karşı duvara yumruk attı.Korkudan çığlık attım.
"Senin yüzünden uykum bölündü! Kendini ne sanıyorsun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕾̧𝖊𝖞𝖙𝖆𝖓𝖎 𝖆𝖘̧𝛊𝖐𝖑𝖆𝖗
VampirosGüzel, kibar,17 yaşında beceriksiz bir öğrenci, kendi kilisesi olan rahip olan babasıyla yaşıyordu. Babası iş için yurt dışına taşındıktan sonra, aslında vampir olan altı gizemli erkek kardeşle birlikte bir malikanede yaşamak zorunda kalır. Başlangı...