"Yalnızca 24 saat olduğuna emin misin, Rowena?" Sam bu noktada neredeyse telefonuna homurdanıyordu. Bu aptal cadı onu duvara fırlattıktan sonra hüsrana uğramıştı ve başı çok fena ağrıyordu.
"Tabii ki eminim, canım. Kendi kendine geçer, Margot yeni bir cadıydı. Zararsız bir şey. Tadını çıkar!" Rowena aramayı yanıtladı ve hemen sonlandırdı. Sam neredeyse telefonu yere fırlatacaktı.
"S-Sammy?"
Dean'in sesi böyle kulağa çok farklı geliyordu. Tabii ki farklıydı ama yine de Sam'i ürpertiyordu. Korkmuş görünen ve büyük yeşil gözleri neredeyse umut dolu görünen kardeşine doğru bakıyordu.
"Evet, sorun değil, Dean. Bir şeyler bulacağım." dedi Sam ve neredeyse yorgunluktan sallanıyordu. Dean başını salladı ve tekrar konuşmaya cesaret edemedi. O her zaman iyi bir küçük asker olmuştu.
Sam'in çocuklarla arası hiç iyi olmamıştı. Hiçbir zaman gerçekten şansı olmamıştı ve şimdi neredeyse çok geç olduğunu düşünüyordu. Onları boyuyla korkutuyordu ve ah, Dean bu durumda ne yapacağını çok iyi bilirdi.
Umuyordu ki bundan sonra bu olaya gülerlerdi.
"Sam!"
Nihayet. Castiel yanlarına indiğine biraz şaşırmış görünüyordu. Dean'in üzerinde hala eski çok büyük olan gömleği ve Sam'in sandıktan çıkardığı bir battaniye vardı ve Sam'in önündeki bankta oturuyordu.
"Senin için dua edeli yıllar oldu." dedi Sam ve ardından merakla meleğe bakan Dean'i işaret etti. Elbette.
"Cennette bir işim vardı ve... Merhaba Dean." dedi Castiel ve sonunda, Dean'le konuşurken sözleri çok yumuşak bir hal aldı. Hatta önünde diz çöktü, Dean utangaç bir şekilde gülümsedi.
"Merhaba."
Sam, Dean'in hayatının bir noktasında bu kadar utangaç olduğunu hiç düşünmemişti. O çok sevimliydi.
"Rowena, lanetin 24 saat süreceğini ve sonra normale döneceğini söyledi ama sanırım bu arada hala giyinmesi gerekiyor, bu yüzden alışverişe gitmemiz gerekecek." dedi Sam ve bir alışveriş merkezini işaret etti.
"Ve bunu tek başına yapamaz mısın?" diye sordu Castiel, şimdi kendisi de biraz sinirlenmişti. Dean kendini daha küçülttü ve hatta başparmağını ağzına soktu. Sam ağzını tıkamasını engellemeye çalışıyordu çünkü kim bilir Dean neye dokunmuştu.
"Hayır. Neredeyse Noel, her yerde insanlar var." Sam cevap verdi ve adından alışveriş merkezine doğru yürüdü. Dean'in zaten Castiel ile daha mutlu olacağını düşünüyordu. Derin bağ ve diğer şeyler.
Castiel, Dean'i kollarına aldı ve Dean'in biraz titrediğini fark etti. Yine de konuşmuyordu ve Castiel, Sam'i takip etmeden önce arabanın kapısını kapattı.
Sam haklıydı, alışveriş merkezinin içinde çok fazla insan vardı. Castiel, Sam'e yakın durmaya çalışıyordu ve şükürler olsun ki ilk denemede çocuklar için olan bir dükkan buldular. İçerisi kalabalık ve gürültülüydü. Her yerde çocuklar vardı.
"Tamam, sen onu giydirirken ben bir araba koltuğu falan alacağım. Benimle kasada buluş." dedi Sam ve öylece gitti. Castiel kıkırdadı.
"Öyleyse senin için güzel kıyafetleri nereden bulacağımıza bakalım." Castiel daha çok kendi kendine konuşuyordu ama Dean yine de başını salladı. Castiel, dükkanın bu bölümünün daha sessiz olduğunu görünce neredeyse rahatladı.
"Hey, size yardım edebilir miyim?" genç bir kadın onlara doğru geliyordu, muhtemelen Dean'in sadece kocaman bir battaniyeye ve bir gömleğe sarılı olmasından endişe duyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Santa Claus Is coming To Town / Destiel
Fanfic*Tamamlandı *Çeviridir *** Genel olarak Noel/ yılbaşı konulu Destiel One-shots kolesiyonu