Felix
Odamı aydınlatan ay ışığına bakıyordum saatlerdir. Gözüme uyku girmiyordu. Sağa dönüyor sola dönüyordum ama bir türlü uyuyamıyordum.
Hararetle yatağımdan kalktım ve her zaman giydiğim gri kapşonluyu üstüme geçirerek odamdan çıktım. Aşağı merdivenlere doğru ilerlerken gözüm Ryujin'in odasına kaymıştı. Acaba şuan burada mıydı?
Öldükten sonrada aile kavgalarını duyuyor muydu?
Aralık olan odanın kapısını açarak içeri girdim ve etrafa göz gezdirdim. Yatağının baş ucundakigitarı, duvarlarına yapışık posterleri, kitaplığı, giyinme dolabı... Hepsi yerli yerindeydi. O gün okulda ne yapıyordu?
Daha fazla düşünmemek için odadan çıkıp aşağı indim. Ayakkabılarımı da giydikten sonra evden dışarı çıkabilmiştim. Nereye gidecektim? Yakınlarda park yoktu, öylece de yürümek istemiyordum.
Acaba oraya gidersem garip olur muydu?
Kararsızlıkla yönümü okul tarafına doğru yönlendirip bir süre yürüdüm.
On beş dakikanın ardından hastanenin önündeydim. Neden bilmiyorum ama Hyunjin'i görmek bana iyi geliyordu.
Ziyaret saati değildi ama kaçak girebilirdim. Çiftlerin üstünden atlayıp bahçeye girdim. Kameralara yakalanmadan hastanenin içerisine girebilmeyi başardığım da zifiri karanlık olduğunu gördüm.
Koridorlarda ne ışık ne de ses vardı. Temkinli adımlarla beraber Hyunjin'in olduğu kata çıkmış 213 numaralı odanın önüne gelmiştim. Acaba beni gördüğünde ne tepki verecekti? Belki de uyuyordu emin değildim.
Kararsızlıkla kapıda beklerken birden odanın kapısı açıldığında şaşkınlıkla Hyunjin'e bakakaldım.
"Şey ben..."
"İçeri gel."
Tereddütle kalakaldığımda Hyunjin, elimden tutup beni içeri çekmişti. İçeri girdiğimde beni yatağına oturttmuştu.
"Gecenin bu vakti rahatsız etmek istemezdim."
"Ben de uyuyamadım, arkadaşlarım çok konuşuyor."
Hyunjin'in yüzüne daha dikkatli baktığımda korkmuş, soğuk terler akıtmıştı. Ayrıca her zamanki gibi kendinden emin değil de ağlamış gibiydi.
Arkadaşlarının çok konuştuğunu söylemişti. Yani, o kadar çok düşünüyordu ki düşüncelerine insan diyordu.
Yanıma oturduğunda yanına doğru kayıp ellerimle, kulaklarını kapattım ve gülümseyerek gözlerine baktım. Şaşkınca bana bakıyordu ama sakinleşmişti.
"o zaman onları duyma veya düşünme. Gereksiz, çöp düşünceler, sesler belki de."
Hyunjin, ellerimi indirip iki elinin arasına almıştı.
"Bu gece burada benimle kalır mısın?"
"Sorun olmasın?"
"Ssbah erken kalkarım ben, bir şey olmaz."
Kafamı salladığımda ayağa kalkmış, yatağa yatmamı sağlamıştı. Ardından o da yanıma yattığında bir süre sessiz kaldık. Birkaç dakika sonra ise Hyunjin'in ağladığını hissettim, nefesini tutuyordu.
Kolumu, Hyunjin'in başının altından geçirip onu kendime çektim ve ona sarıldım. Boşta kalan elimle de gözyaşlarını silip saçlarını okşadım. Yumuşak saçları vardı, güzel de kokuyordu.
Yeji
Çarşamba sabahı okula geldiğimde Chaeryeong ve Jisu ile selamlaşmıştım. Herkese güler yüzlüydüm. Oysaki gülecek bir durum yoktu.
Sırama oturduğumda Chaeryeong ve Jısu arkasına dönmüş, konuşmaya başlamıştık.
Ancak bir şey fark etmiştim; Jısu bugün hiç enerjik değildi. Normalde olsa sırf o konuşur konuşmamıza izin bile vermezdi. Acaba dün bir şey mi olmuştu? Gerçi Yuna'dan kalmıştı, ne olabilirdi ki?
Tabii Jısu'ya her ne kadar öyle desem de ben de ondan farksız değildim. Dün ne Ryujin'i görmüştüm ne de Ni-ki'yi. Ni-ki ile yakın zamanda konuşmalıydım, hatta bu teneffüs. Ryujin ise... Onu nerede bulacağımı bilmiyordum.
Sınıfa hoca girdiğinde hem düşüncelerimden sıyrılmış hem de kızlarla sohbetimiz bölünmüştü.
***
Teneffüs zili çaldığında sınıftan çıkmış, kızları sınıfta tek bırakmıştım. Neysek Yuna her teneffüs yanımıza geliyordu.Ni-ki'nin sınıfına geldiğimde içeri girmeden, başımı uzatmıştım. Orta sıranın en arkasında arkadaşları ile konuşuyordu.
Yanıma bir kız gelip, "Kimi arıyorsun?" diye sormuştu. Kısaca Ni-ki'nin ismini söylediğimde kız Ni-ki'de dönüp bağırmıştı. Ni-ki buraya doğru baktığında onunla göz göze gelmiştik. Sırasından kalkıp gelmesi birkaç saniye sürmüştü.
"Ne oldu?"
"Şey diyecektim... Biraz saçma bir konu ama aramız iyi değil mi?"
Ni-ki göz devirip bana sarıldığında bende ona sarılmıştım. Şuan bir ilk yaşanıyordu; Ni-ki insanlık içinde bana sarılmıştı!
"Şimdi gitmeliyim."
Kafa sallayıp oradan ayrılacaktım ki sırasında hayattan bezmiş bir şekilde oturan Yuna'yı gördüm. Neden hala buradaydı. Hiç utanmadan sınıfa girip Yuna'nın yanına gelmiştim ama beni hala görmemişti.
"Yuna!"
Kulağına doğru bağırdığımda irkilip bana döndü.
"Yeji, ne işin var?"
"Asıl senin ne işin var?"
"Burası benim sınıfım."
"Teneffüs saatlerinde değil. Ne oluyor?"
"Sonra anlatırım."
"Yuna!"
"Çıkışta anlatıcam söz."
Kafa sallayıp son bir bakış attım ve kendi sınıfıma doğru ilerledim.
Bugün çok tuhaf geçiyordu. Yuna ve Jisu tuhaftı, Ryujin ortalıkta yoktu. Ne oluyordu bunlara? Sınıfa girecektim ki omzumu birine çarptım. Özür dilemek için başımı kaldırmıştım ki Felix'i gördüm. Göz altları biraz şişmişti ve uykuluydu. Geç yatmıştı büyük ihtimalle.
Beni umursamadan sınıfa girdiğinde şaşırmıştım. Böyle şeyleri umursardı normalde. Neyse, bugün herkes bir tuhaftı zaten.
Yeni bölüümm
Biraz sıkıcı bir bölüm oldu kusura bakmayıın💛
Oy vermeyi unutmayiiin🌟🌟🌟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the ghost//ryeji
FanfictionMeraklı kasabalı kız yeni geldiği şehirde bir youtube kanalı açar ve kendi vloglarını çekmeye başlar. Ancak öğrenirki oturduğu sıra ölen bir kıza aittir. Bunun üzerine akşam okula gizlice girer ve video çekmeye başlar... Shipler: Hyunlix Jaywon Mins...