2.9

156 21 29
                                    

Hermione zorlukla çorbasından bir kaşık daha aldı. Yemek yerken çoğunlukla midesi bulanıyordu ama tüm dünya ondan nefret ederken güçsüz düşmemek için yemesi gerektiğini biliyordu. Draco ile son mesajlaşmasının üstünden bir hafta geçmişti. Draco o günden sonra artık mesaj atmayı değil yanına gelmeyi tercih etmişti. Hermione ilk başlarda onu kapı dışarı etse de sarışın çocuğun kendisine iyi geldiğini farkedince onu kabul etmeye başlamıştı.

Böylelikle her gün saatlerce beraber vakit geçirmeye başlamışlardı. Bazen konuşuyorlardı. Birkaç kere Draco'nun ısrarı ile patlayan pişti ve büyücü satrancı gibi oyunlar oynamışlardı. Ama çoğu zaman sadece sessizce oturuyorlardı. Bu Hermione'nin hiçbir şey yapmak istemediğini söylediği zamanlarda oluyordu. Draco da omzunu silkiyor ve onunla oturuyordu.

Hermione biri ile hiç konuşmadan saatlerce oturmanın rahatsız edici olduğunu düşünürdü ama yanı başında Draco varken bu eylem hiç rahatsız edici değildi. Hatta huzur vericiydi.

Bir diğer rahatsız edici olmayan şey ise Draco onunlayken sürekli bir şeye ihtiyaçları olup olmadığını sormaya gelen Rodolphus'tu. Hermione odada yalnızken hep kapıyı tıklatırdı ama yanında Draco varken direk içeri dalmayı tercih ediyordu. Eğer içeri geldiğinde aralarında herhangi bir temas varsa, örneğin otururken dizleri değiyorsa, kötü bakışlar gönderiyordu. Sonrasında Draco zaten hemen olayı abartıp bir metre geriye gidiyordu.

Kapı tıklatılınca gelenin yine Draco olduğunu düşünüp gir komutunu verdi ama içeriye Bellatrix ve Rodolphus girdiler. Rodolphus bir adım öne çıktı. "Hadi hazırlan seni bir yere götüreceğiz."

Hermione yüzünde şüpheli bir ifadeyle kucağındaki tepsiyi kenara bıraktı ama yataktan kalkmak için hiçbir girişimde bulunmadı. Onun halini gören Bellatrix rahatlatıcı bir sesle konuştu. "Endişelenme, sadece kafa dağıtmanı istiyoruz."

Hermione onların kafa dağıtma anlayışının tam olarak ne olduğunu bilmiyordu ama birkaç fikri vardı. Sertçe yutkundu ama herhangi bir şey söylemedi. Onu istese de istemese götürebilirlerdi. En azından kendi ayakları ile gelmesini teklif etmişlerdi. Yataktan kalktı. Üstündeki cüppe fena değildi. "Nereye gidiyoruz?"

"Eve," dedi Rodolphus ve eli ile kapıyı yönlendirdi. Hermione kapıdan dışarı çıkınca Malfoy Malikanesinin kasvetli koridorunu gördü. Yanı başındaki Bellatrix ve Rodolphus çiftini takip ederek koridor boyunca yürüdüler ve bir şöminenin önüne geldiler. Bellatrix yere eğildi ve cam bir kabın içinde duran uçuç tozunu ona uzattı. Hermione bir avuç aldı. Genç kadın kocasına da verdi ve kendisi de bir avuç alıp tekrar kızına döndü. "Lestrange Malikanesi dersen seni evimize götürür."

Hermione başını salladı ve şömineye geçti. O an başka yerlere de gidebileceğini farketti. Tozu atar atmaz hızlı davranırsa Lestrangelar onu durduramazdı. Sonra gidecek hiçbir yeri olmadığını farketti. Bakanlık büyük ihtimalle ailesinin evi de dahil olmak üzere yerde onu arıyordu. Gidebileceği tek bir yer vardı: kendi evi. "Lestrange Malikanesi."

Hermione kendini yeni bir şöminede bulunca Lestrangelar gelmeden hızlıca çıktı ve etrafı incelemeye koyuldu. Evin girişi kapısının tan karşısındaki şömineden çıkmıştı. Ev eski ve tozlu görünüyordu ama bazı yerlerinin yenilendiği belliydi.

Onun çıktığı şömineden sırasıyla Bellatrix ve Rodolphus da ayrıldılar. Rodolphus'da daha önce hiç görmediği bir heyecan vardı sanki. "Evine hoşgeldin Valeria. Benim tüm çocukluğum ve gençliğim burada geçti." Sonra Bellatrix'e döndü ve sırıtmaya başladı. "Ama sonra Bell ile evlendim ve annem beni evden kovdu."

Bellatrix ona kötü kötü bakmaya başladı. "Neyseki sevgili kaynanamla küçük bir konuşma yaptım ve bizi tekrar eve kabul etti."

Rodolphus güldü. "Küçük konuşmadan kastı annemi sonsuza kadar kel bırakmakla tehdit etmiş." Bellatrix omuz silkti. "Çok çirkin saçları vardı. Valeria tatlım neyseki saçların bana çekmiş. En azından şekil bakımından."

Hermione istemsizce onlara güldü. Sadist birer seri katil olduklarını saymazsak eğlenceli insanlardı. Ama Hermione niye burada olduklarını sorguluyordu. "Peki burada ne yapacağız?"

Rodolphus tekrar heyecanla gülümsedi. "Tadilat yapacağız. Sence boya yapmak mı sana daha iyi hissettirir yoksa duvar yıkmak mı?"

Hermione, Bellatrix ve Rodolphus o gün tıpkı birer muggle gibi, her ne kadar Bellatrix arada sırada gizlice atalarından özür dilese de, evim tadilatı için çalıştılar. Hermione duvarları farklı farklı renklere boyadı. Yerini sevmediği bir duvarı balyozla yıktı. Rodolphus'un yardımlarıyla yerdeki döşemeleri söktü ve Bellatrix ile yenilerini taktı...

İlk başta bu işleri neden ona muggle usulü ile yaptırdıklarını anlamasa da günün sonunda içinde günlerdir biriktirdiği ağır duyguların artık o kadar da ağır gelmediğini farkedince sessizce Lestrangelara teşekkür etti.

Lestrange Family...

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın Baayyyss ❣️

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BLİND || Dramione TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin