Sedyeyi De Changbin'in Götüne Sokuyorum

57 2 4
                                    

Şuan yerde yatmadan önce tek hatırladığım şey manavın önünden geçerken Chan'a el kol şakası yapmamdı.

Önüme döndüğümde ise kırmızı bir arabanın götü ile burun buruna gelmem aklımın ucundan bile geçmezdi. Burun buruna demem de mecazi anlamda he beni Changbin sanmayın.

Arabanın hızla vurması ile yere düşüp başımın arka tarafını taşa vurmam bir anlığına benliğimi bile unutmama yetti. Gözlerim anında kararıp kulaklarım çınlarken ne yapacağımı bilemeyerek elimi kafama koydum. Sıcak bir sıvı elimi yapış yapış yaparken baş ucumda Changbin'in bağırışını duydum.

"Ambulansı arayın!"

Gözlerimi hafif aralayıp aşırı aydınlıktan dolayı geri kapattığım zaman kulak çınlamam durmuştu.

"Changbin işedin mi amına koyayım. Elimde ıslaklık var."

Birisi kafamın arkasına dokunup bağırması ile gözlerimi sonuna kadar açtım.

"Kafası kanıyor. Ambulansı arayın, beyin kanaması geçirecek!"

"Ne çok ses çıkardınız ya? Changbin, kaldırın beni oğlum."

Etrafımdaki kalabalık beni koca bir çemberin içine aldığını fark ettiğim zaman kafamı tutarak ayağa kalktım.

Bir anda ayağa kalkınca başıma giren ağrı ile sendeledim ve Seungmin ile Changbin beni tuttu.

Birisi yavaşça elini omzuma koyduğu zaman üçüncü kişinin kim olduğuna bakmak için gözlerimi açtım yavaşça.

"Çok çok özür dilerim. İyi misiniz?" Jureumi'nin katilini, az daha benim de katilim olacak çocuğu karşımda görmem ile zaten kafam kanamazmış gibi kan beynime sıçradı.

"Ulan Jureumi'yi sakatladığın yetmedi bir de beni mi sakatlayacaksın orospu çocuğu!"

Elini omzumdan çekip hızlıca konuşmaya başladı. "Çok haklısınız beyefendi ama lütfen sakin olun. Birisi ambulansı aradı mı?!"

"İstemiyorum ambulans falan!" Daha çok sinirlenmem ile başım daha kötü dönmeye başladı. Changbin ve Seungmin çay ocağının önündeki taburelerden birisine beni oturttuktan sonra gözlerimi tekrardan açtım. "O ehliyetini almadan şuradan şuraya gitmiyorum oğlum!"

"Beyefendi saçmalamayın! Beyin sarsıntısı geçireceksiniz, ambulansı arıyorum!"

"Arama!" Ayağa kalkmaya çalışsam da Seungmin beni tuttu. "Ben geçirdim geçireceğimi! Ver şu ehliyeti!"

Jisung bana uzun bir süre baktı sinirli gözlerle. "Vermiyorum! Eğer hastaneye gidersek vereceğim!"

"Bende sen o ehliyeti vermeden hiçbir yere gitmiyorum diyorum!"

"Kardeşim anlaman mı kıt senin!"

Changbin yanına gelmiş Hyunjin'i dürttü. "Yine resmîlik ortadan kalktı."

"Ne oldu ki?" dedi Hyunjin.

"Ya Jisung araba ile Minho'ya çarptı işte. Minho da ehliyetini alacağım diye tutturdu."

"E haklı adam." benim gibi sinirlenen Hyunjin Jisung'un üstüne yürüyecekken Jeongin koluna yapıştı. "Sen karışma!"

Sesten iyice kafam şişerken daha fazla dayanamadım. "Susun ulan! Dağılın! Yemin ederim kafamla çay ocağının camlarını indirdiğim zaman kafamı patlatırım ahirette de hepinize lanet edip üstünüze cin diye inerim!"

Seungmin elini bacağına vurdu. "Olan yine benim cama oldu arkadaş!"

Felix Seungmin'in kolunu sıktı. "Adam sinirden mahalleyi havaya uçuracak senin taktığın şeye bak."

sapık minho ~ MinSungWhere stories live. Discover now