0.1

0 0 0
                                    

"You just made the worst mistake
And you'll regret it, darling"
Noah Cyrus-Again

1 HAFTA ÖNCE

Hayatım düz bir şekilde ilerliyordu. Evden okula, okuldan eve. Pek arkadaşım yoktu sadece yanımda her zaman olmasını istediğim tek bir kişi vardı. Dostluğumuzun daim olmasını istediğim tek bir kişi. Fakat son zamanlarda onunla da arama mesafe girmişti bu yüzden evden pek çıkmazdım. O hayatıma girmeden önce de böyleydi. Evden çıkmak istemezdim, tek başıma bir yerlere gidip oturmak bana utanç verici geliyordu. Sanki herkesin gözü üstümdeymiş gibi diken üstünde oluyordum. Sanki etrafımda olan arkadaş grupları bana gülüyordu yalnız olduğum için. Bir kaç kere denemiştim fakat bu duruma daha fazla katlanamadığım için artık dışarı çıkmayı kesmiştim.

Telefonumu alıp rehbere girdim. Uzun zaman sonra ilk defa birisinin ismi gelmişti buraya. Çok fazla kalabalık değildi. Annem, babam, ablam, Eylül ve bir kaç hocanın telefon numaraları kayıtlıydı. Fakat iki ay önce yeni bir isim belirmişti burada.
Ata.
Elim onun isminin üstüne tıklamakta tereddüt etti. Aramıştı ve bilerek açmamıştım. Büyük ihtimalle bilerek açmadığımı fark etmişti ve bana çok kızmıştı ama şimdi aramazsam işler daha kötü olacağı için arama kısmına tıkladım ve telefonu kulağıma götürdüm. Bir iki çalmadan sonra hızla telefonu yanıtlamıştı.

"Sana nerede olursan ol, ne durumda olursan ol bu telefona bakılacak dememiş miydim Yeşim?" Sert sesi kulağıma ilişince tüylerim ürpermişti. Titriyordum. Yine. Ondan korkmam için yüzünü görmeme, benden fazlaca büyük cüssesine bakmama gerek yoktu. Sesini duymam bile yetiyordu.

"Üzgünüm. Mutfaktaydım, telefonu da odamda bırakmıştım. Ne için aramıştın, bir şey mi oldu?" Bu söylediklerim sanki onu daha çok sinirlendirmiş gibi derin bir nefes aldı. Öyle şiddetliydi ki telefonun ucundan sesi net bir şekilde gelmişti.

"Aramam için illa bir şeylerin mi olması gerekiyor Yeşim, sevgilim değil misin? İstediğim zaman seni ararım ve sende o telefonda ne zaman benim adımı görsen açacaksın." Bağırmamıştı ama sözleri tehdit kokuyordu. Bir daha olmasın demek istemişti aslında. Sanırım müsait değildi çünkü normalde telefonu açmadığım an kapımın önünde olması gerekiyordu ya da, bu yaptığımı bana çok pis ödeteceğine dair havada uçuşan kötülük dolu tehditkar sözleri. Yanında birisi olduğunu anladığım için sesimi daha alçak tuttum ve kibar bir şekilde konuşmaya çalıştım. Sesimin korkudan titreyişini ne kadar engelleyebildim orası meçhul tabii.

"Tabii ki öylesin sadece endişelendim bir şey oldu sandım. Tekrardan özür dilerim." Yanında birisi olduğu için bunları söylediğimi biliyordu fakat yine de bu sözlerimin onu yumuşatmasını umdum.

"Yanımda Ankara'dan gelen abimin bir arkadaşı var. Şimdi sevgilisini almaya gidiyoruz oradan da sana geleceğiz, akşam yemeği için uygun şeyler giyin." Fazla sorgulamadan onaylayıp telefonu kapattım. Yine sırf gösteriş için o lüks mekanlardan birisine gidecektik fakat, bu sefer tek değil yanımızda iki kişi daha olacaktı. Rol yapmamı istiyordu.

Telefonu yatağımın üstüne bırakıp dolabıma doğru ilerledim. Kapağı açtığım zaman beni günlük giydiğim elbiselerim karşıladı. Açıkcası akşam yemeği için uygun olduklarını düşünmüyordum. Fakat sonra birden aklıma ablamın bana doğum günümde aldığı gri elbise geldi. Dolabım oldukça karışık olduğu için bulmak biraz zor olmuştu ama sonunda kavuşmuştum. Sabah duş aldığımdan tekrardan duş almakla vakit kaybetmek istemediğim için bir an önce pijamalarımdan kurtulup elbiseyi üstüme geçirdim. Tam olmuştu ilk defa giyiyordum ve oldukça yakışmıştı. Boynumdan geçen ince askıları vardı ve hafif göğüs dekoltesi. Boyu da mini denilebilecek kadar kısaydı, gri ve parıltılı bir elbiseydi.

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin