0.2

0 0 0
                                    

“Hayatım gömülmüş umutların mükemmel bir mezarlığı.”

3 GÜN ÖNCE

Bazen sadece sussalar diyordu insan. Keşke sussalar ve bir daha konuşmasalar. O kadar tahammül edemiyorduk ki keşke yok olsalar diyordu insan. Fakat o kızgınlık anı geçtiğinde dediklerimiz için pişman oluyorduk.
Bende şu an o anlardan birini yaşıyordum.

O gecenin üstünden kos koca dört gün geçmişti. O gün terasta Ata ile konuştuktan sonra bazı kararlar almam gerekmişti.

Gidecektim.

Evet bu şehirden gidecektim. En azından böyle planlanmıştım. O yüzden gitmeden önce ailemle son kez görüşmek için evimize geri dönmüştüm. Ata her ne kadar ondan kaçmak için buraya geldiğimi düşünüp, “Beni ailen bile durduramaz. Saklan bakalım ne kadar devam edebileceksin ki.” Dese de tabii ki asıl amacımı bilmiyordu. Aslında asıl amacımı kimse bilmiyordu. Hem ailemle vedalaşacaktım onların haberi olmadan. Hem de gitmeden önce yanıma almak istediğim bazı eşyalarım buradaydı onları alıp gidecektim.

Eve büyük bir hevesle gelmiştim. Uzun zamandır ailemi görmüyordum fakat, geldiğimin ilk akşamında annem ve babam tekrar birbirlerine girmişlerdi. Ablam uzun zamandır sessiz olduklarını hatta neredeyse iyi anlaştıklarıyla ilgili imalar yapmıştı ama sanırım bu söyledikleri sadece beni üzmemek içindi. Küçükken de her zaman böyle kavga ederlerdi. Sessiz sakin bir evde büyümemiştim. Ne zaman kavga etseler ablamın yanına koşar gelirdim. O gece mutlaka onunla yatardım. Keşke. Dedim içimden ama sonradan pişman olacağımı bildiğim için devamını getiremedim.

Odamda oturmuş annemle babamın kavgalarını dinlerken birden ayağa kalktım. Odamdan çıktıktan sonra koridorun karşı tarafında ablamın odası vardı. Adımlarım onun odasını takip ederken kavga sesleri daha net gelmeye başlamıştı.

“İstemiyorum diyorum sana istemiyorum zorlamanın bir anlamı yok.” Diyordu babam. Neyi istemiyordu ki?

“Dayanamıyorum Hakan artık. Yaşlandım iyice takatim kalmadı. Biliyorum sende yapamıyorsun artık bu yaştan sonra düzelmeyiz bırak artık inatı, boşanalım.” Bu evreye geldiklerini bilmiyordum. Ne zamandır boşanmak isteyecek kadar ilerlemişti ki? Doğrusu hiçbir zaman neden dolayı kavga ettiklerini anlamamıştım.

“Ölüm var ayrılık, yok Sevim. Bunu kafana soksan iyi edersin.” Babamın bu sözlerini duyunca aklıma Ata gelmişti. O da buna benzer sözler söylemişti bana. “Seni elimden kimse alamaz ayrılık yok.” Demişti. Annem bu sözlerin üzerine odasına giderken, Ata bana söylediği zaman benim yaptığım tek şey ağlamak olmuştu. Hiçbir zaman kaçmayı bilen birisi olmadım. Her zaman boyun eğdim çünkü, ona gücüm yetmezdi. Ona kimsenin gücü yetmezdi. O, o kadar ulaşılmazdı ki. Belki de öyle değildi, denemeden bilemezdim tabii ki.  Belki de onu ben kafamda bu kadar büyütmüştüm. Belki de sandığım kadar ulaşılmaz bir duvar değildi. Kendini böyle mi teselli ediyorsun diye fısıldadı içimden bir ses.

Ablamın odasının önüne gelince kapıyı aralık bıraktığını fark ettim. Telefonla konuşuyordu. Yüzü gülüyordu ve sanki karşısında birisi var da flörtleşiyor gibiydi. Sevgilisi mi vardı? Bana bundan hiç bahsetmemişti. Konuşmasını bölmemek için tam geri adım atacaktım ki ablam kapıyı açmıştı. Beni fark etmişti.

“Nereye böyle gelsene.” Beni gördüğü zaman telefonu kapatmış olmalıydı. Sahi o gürültüde nasıl konuşmuştu öyle.

Kafamı sallayıp içeri geldim. Odasını değiştirmişti en son hatırladığım gibi değildi. Yeşil yatak örtüsünün yerine gri çizgili bir örtü gelmişti. Duvarları aynı renkti fakat dolapları yenilenmiş duruyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 25 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin