Tarihin arta kalanları, yıkımın öncüleri, yeniden doğuş'un ortaklarının adının çizileceği o gün gelmişti. Kuyruklu yıldızın meteor yağmuru ile aynı anda parlayacağı gece yarısı yaklaşıyordu. Akkor bulutları geriye çekildi. Yanardağın içindeki volkan kaynamaya devam ederken savaşın kalıntıları Ateş ve Işık krallığı'nın kayaçların üzerinde birikiyordu.
Yağmurun altında ıslanarak yürümeye devam etti. Saçları fırtınanın şiddetiyle ensesine yapışmış, yağmur damlaları bedenine esir almıştı. Yaralanmıştı ama asıl yarayı henüz almadığını bilmiyordu. İçinde, yüzeye çıkmaya hevesli bir volkanik bir enerji vardı. Gözlerinde ışığın mutlak hakimiyeti sergileniyordu. Ateş ve Işık krallığı'nın gücünü aldığı ve ateş yıldızı, yıllar sonra ilk kez bugün gökyüzünde görülecek ve birçoğunun kaderini çizecekti. Bu düşünce adımın adımlarının titremesi neden oldu.
Bilmediği şey ise gökyüzünün ve yeryüzünün vârisinin bu gece belirleneceğiydi.
Surların arasında kollarındaki emanete sıkı sıkıya sarılmış ilerlerken peşi sıra onu takip eden alevler ve ışlık gölgeleri, yön gösterici ve koruyucu bir kalkan gibi üzerine örtmüştü. Sarayın etrafına dizilmiş volkanik dağlar aynı anda fokurdamaya başlamış, patlama ânını sabırsızlıkla bekliyor ve geceden daha karanlık bir çılgının tellerine basıyordu.
"Daren!" diye yükseldi şatonun ardından. Soluk soluğa kalmış adam ismini duyduğu an koruma güdüsüyle kaşlarını çattı. Salakların altından tanıdık bir yüz çıktığında duraksamak için kendine izin verdi ama alev alev kızıl hareli gözleri ağaçları ardında dolanıyordu.Etrafta hiç kimse yoktu. Herkes bu gece için şölenin tadını çıkarıyordu. Yeniden kurulan düzene ayak uydurmanın yolunu arıyordu. Şu Krallığı'nın yok oluşu bütün dengeleri alt üst etmişti. Babasının yaptığı bu devrim sadece Elemental diyarı için değil, tüm insanlık için büyük bir savaşın ilk sancısıydı.
Kollarındaki bebeğe biraz daha sıkı sarıldı. Onu yağmurdan koruyabilmek için kanatlarını üzerine bir tente gibi örtmüştü. Hareket etmekte zorlanarak güvenebileceği tek adama baktı.
"Ne yapıyorsun?" diye sordu kralın muhafızı Yüzbaşı Şafak. Kaşlarını çatmış, o da sadık lordu gibi nefes nefese kalmıştı. "O da kim?" Bakışları efendisinin kanatları arasındaki bir kundağa sarılmış bebeğe kaydı. Devasa kanatlarını yavaşça geriye çekti Ateş ve Işık Krallığı'nın ikinci Lordu Daren. Tepelerinde bir şimşek çaktı ve biraz ötelerine kontrolsüz bir yıldırım düştü.
"Arın öldü," diye fısıldadı. Gözleri feryat fısıldadı, kelimenin gerçekliği diyarın en güçlü lortlarından birinin yakasına yapışmış onu çekiştiriyordu. En yakın dostu ölmüştü. Öldürülmüştü. Öz babası Toprak ve Bereket İshası Amonyum öncülüğünde ağabeyi Ateş ve Işık Krallığı'nın İshası Lort Evran tarafından. Bugün hem ağabeyini, ailenin ilk erkek çocuğunun ölümünü yaşamış ve onun yerine Ateş ve Işık Krallığı'nın İshası olmuş hemde en yakın dostunu yitirip kollarını kaybetmiş gibi hissetmişti. Kanatlarına daha sıkı sarıldı, elinde birtek onlar kalmıştı.
Muhafızın krallığına özgü kızıl kahve gözleri irileşti. Bu haber birçok anlama geliyordu ama aldığı eğitimleri hatırlayıp acıyı ve korkuyu bastırdı. Tek dizinin üzerine çöküp yumruk yaptığı iki elini de omzunda çaprazlayarak sadakatini bildirdi. Her hareketi yağmurun altında çiğ sesler bırakıyor ve şu damlaları etrafa saçılıyordu.
"Işıklar ve alevler sönene kadar hizmetinizdeyim ve sadık bir elçinizim ve sonrasında ışıkların ardından kullerim savrulduğunda yine sizin krallığınız için var olacağım." Konuşurken hem gururluydu hemde yas içindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEPİMİZ GÖKYÜZÜ OLMAK İSTEDİK KRALLAR VE SOYTARILARI 2
Fantasia"Erkekler savaşı başlatır, kadınlar mücadele eder, kazanır ya da kaybeder; zaferi erkekler kutlar, ziyafeti kadınlar hazırlar ve sonra erkeklere hizmet eder. Savaşlar çoğu zaman kadınlar yüzünden başlar ama hiçbir zaman kadınlar için çekilmez kılıçl...