Seonghwa: Hongjoong~ahhHongjoong: Efendim.
Seonghwa: Tekrar benimle geldiğin için teşekkürler.
Hongjoong gülümsedi ve bir an da olsa gözünü yoldan ayırıp Seonghwa'ya döndü. Bu hafta da doktora beraber gitmişlerdi. Beraber doktora gitmek ikisini de mutlu ediyordu. Hongjoong onunla ilgilendiği zaman Seonghwa'nın yüzünde oluşan gülümseme ve enerjik oluşu her şeyi anlatıyordu. Hongjoong bunu uzun zaman önce fark etmişti ama bu durumun kendisinin de hoşuna gittiği daha yeni yeni fark ediyordu. Seonghwa'nın onu her zaman yanında isteyişi içinde bir şeylere yol açmaya başlamıştı. Yanına gidemediği zamanlarda onu özleyişi daha da artmış ve onsuz geçirdiği başka biriyle olması içinde bir hüzne neden oluyordu. Ve şu anda tam bunlardan biri yaşanıyordu. Seonghwa doktordan çıktıktan sonra yeni biri ile tanışacağını bu yüzden onu bir kafeye bırakmasını istemişti. Hongjoong bu kişiyi tanımıyordu. Endişe etmesi gerekiyor muydu? Tamam San yanında olacaktı ama kendisi yanında olamayacaktı.
Aslında giderdi ama Bosung'a sözü vardı. Onunla buluşacaktı. Ne kadar iptal etmek istese de Seonghwa onu ikna etmeyi başarmıştı.
Hongjoong: Önemli değil. Hem istersen şu andan sonra da yanında olabilirim. İstersem ama bak.
Seonghwa: Hong dedim ya gerek yok diye. San'ın yanımda olacağını da söyledim. Hem bir şey olursa haber veririm.
Hongjoong: Tamam tamam sustum. Güzelce eğlen. Sonra da bana neler yaptığını anlatırsın. Birde çocuğun adı neydi?
Seonghwa: Junha. Güzelce eğleneceğim ve sana her şeyi anlatacağım. Belki fotoğrafta çekerim. Hayır çekemem.
Hongjoong: Niye?
Seonghwa: Kamaramı almayı unuttum.
Hongjoong: Aslında bagajda bir kamera var. Pikniğe gittiğimiz zaman arabada unutmuşsun. Hem vermeyi unutuyordum sürekli, almış olursun.
Seonghwa: Gerçekten mi? İlk defa kameramı bir yerde unuttuğuma seviniyorum.
Hongjoong: Ama bir şartım var.
Seonghwa: Ne o ?
Hongjoong: İlk önce beraber fotoğrafımızı çekeceksin.
Seonghwa: Ne yani şartın bu muydu? Daha zor bir şey bekliyordum.
Hongjoong: Beraber fotoğrafımızım olması işime gelir ve geldik.
Seonghwa, Hongjoong'un dediği ile camdan dışarı baktı. Güzel bahçeli bir kafeye gelmişlerdi. Büyük ihtimalle San içeride onları bekliyordu. Bu sırada Hongjoong arabadan inmiş bagaja yönelip kamerayı ve Seonghwa'nın sandalyesini aldıktan sonra ön kapıya ilerlemişti. Seonghwa sandalyesine oturduktan sonra kamerayı eline almış ayarlarken Hongjoong ise yanında eğilmiş ve onu bekliyordu.
Seonghwa: Beğendin mi?
Hongjoong: Evet, şimdi bu sadece benim. Bu yüzden kamerayı alıp gidiyorum.
Seonghwa: Hongjoong!
Seonghwa kamerayı almaya çalışmış fakat başarısız olmuştu. Surat asmaya başladığında ondan bir kaç adım uzaklaşmış olan Hongjoong yanına geri dönmüştü.
Hongjoong: Üzülme hemen yaa. Al veriyorum kamerayı ama gerçekten kimseye gösterme. Sadece biz görelim.
Seonghwa: Peki söz sadece biz göreceğiz. Artık gitmem gerek. Dikkatli sür.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want To Be A Star İn The Sky
FanfictionGittiği yerlerin fotoğraflarını çekip sosyal medyada paylaşan Seonghwa. Seonghwa'nın sıkı takipçisi olan ve onun çektiği fotoğrafları resme döken Hongjoong.