Bosung'un polise şikayet edilmesinden sonra bir hafta geçmişti ama Junha'ya gönderdiği küfür ve tehdit içerikli tek mesajdan başka bir şey yoktu. Saklanmayı gerçekten iyi başarıyordu. Bu durum herkesi daha da korkutmaya başlamıştı. Junha , Bosung'un bir şey yapmadan durmayacağını biliyordu.
Akşam olmuştu. Hongjoong bügün geç çıkacağı için Mingi ile eve dönmemişti. Seonghwa ise onun yanına gitmek için hazırlanmış ve San ile kliniğe gelmişlerdi.
San: Hyung bari odaya kadar gelip dönseydim.
Seonghwa: Gerek yok San. Hadi dön artık.
San: Sen içeri girene kadar buradayım.
Seonghwa başıyla onaylamış ve binaya doğru yönelmişti. Hongjoong'un odası giriş katındaydı. Işıklar açıktı ama hiç ses yoktu. Koridorun sonuna geldiğinde sağa doğru dönecekti ama bir ses onu durdurmuştu. Ses Hongjoong'un odasından geliyordu ve kesinlikle Bosung'a aitti. Sakince onları dinlerken telefonunu sessize aldı ve San'a mesaj attı.
"Polisi ara ve kliniğe geri dön. Bosung burada."
Telefonu kapatacaktı ki Hongjoong'dan mesaj gelmişti.
"Hwa evde sıkıldığını söylemiştin buraya gelmek ister misin?"
"Ahh neden olmasın. San'dan beni bırakmasını isteyeceğim."
"Bekliyorum sevgilim."
San veya polis gelene kadar beklemeli miydi? Beklemese bile ne yapabilirdi ki? Ne kadar her gün saatlerce yürümek için tedavi görse de destek alarak ayağa kaltığında bile bir kaç adımdan sonra bacakları titremeye başlayıp yere düşüyordu. Bosung'un nerede olduğunu bilse işi daha kolay olabilirdi. Yanında ona zarar verebilecek tek şey çantasıydı. Tabi o da ne kadar zarar verebilirse. Biraz ilerledi ve kafasını sağa çevirdi ve önce cama sonrasında kapıya baktı. Bosung içerideydi ama açık kapının hemen önünde duruyordu. Kapı niye açıktı ki? Gözleri Hongjoong'u aradığında odanın ortasındaki minik sehpaya dayanmış yerde oturuyordu.
İçinde lego bile olan çantasını eline aldı. Duvara dayanarak gidebileceğini düşünüyordü. Hem San ve polis birazdan gelirdi. Sadece hızlı ve sessiz olması lazımdı. Odanın camını görünmeden geçtiği sürece sıkıntı olmayacağına inanıyordu. Elini duvara dayadı ve ses çıkartmamaya özen gösteriyordu. Bacakları titremeye başlamadan kapıya ulaşmalıydı. İlk adımı atıp köşeyi döndüğünde canı yanmaya başlamıştı bile. Bir adım daha attığında camın ortasına gelmişti. Hızlıca bir adım daha attığında artık bacaklarının titrediğini hissediyordu. Dayanması gerekiyordu. Bosung'un arkasına geldiğinde elindeki çantayı bütün gücüyle kafasına geçirdiğinde dengesini kaybeden bedenin üstüne kendini bırakmıştı. Beraber yere düştüklerinde Seonghwa elindeki çantayı tekrar Bosung'un kafasına vurmuştu.
Hongjoong ne kadar şaşırsa da hemen ayaklandı ve Bosung'un elinden düşen silahı ondan uzaklaştırdı. Seonghwa bir anda kolundan tutulup yere doğru çekildiğinde artık Bosung onun üstündeydi. Seonghwa boynuna dolanan ellerle nefes alamamaya başladığında Hongjoong biraz önce yaslandığı sehpayı alıp Bosung'un kafasında kırmaktan çekinmemişti. Bununla birlikte Bosung yere yığılmıştı. Hongjoong yere oturup Seonghwa'yı kendine doğru çekmişti. Sonunda siren sesi duyulduğunda San kapının önüne gelmişti.
San: Hyung!
Hongjoong sesi duyar duymaz San'a dönmüştü.
Hongjoong: Neredesin sen! Seonghwa niye yalnız?
Seonghwa: Hongjoong~ahh o benimle birlikte değildi.
Hongjoong: Nasıl seninle değildi? Bu piç telefonumu alıp sana yazdığında San ile geleceğini yazmıştın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want To Be A Star İn The Sky
FanfictionGittiği yerlerin fotoğraflarını çekip sosyal medyada paylaşan Seonghwa. Seonghwa'nın sıkı takipçisi olan ve onun çektiği fotoğrafları resme döken Hongjoong.