~6~

518 64 46
                                    

Selamin Aleykum kardeslerimm

Duzyazi getirdim WUHU

!!MEDYA ONERİLİR!!

İyi okumalar canikolarim

————————

Jungkook

Artık günlük alışkanlıklarım haline gelen nefret mesajlarından sonra telefonumu kapatıp yatağın rastgele bir yerine fırlatmış, doğrularak yataktan kalkmıştım. Birkaç adımda dolabımın yanında bitmiş ve dolabın üzerinde bulunan boy aynamın karşısına geçip günden güne daha da solan yüzümü bir süre incelemiştim. Gözlerimin doluşunu engelleyemeden ellerim yardımıyla önüme gelen seyrelmiş saçlarımı geriye doğru taramış, elimde kalan ise saçlarımın büyük bir tutamı olmuştu.

Her gün gördüğüm bu görüntüye hâlâ alışamamıştım. Her sabah uyandığımda dahada bitkin ve çökmüş hissediyordum kendimi. Fakat bu sadece hislerden ibaret değildi. Aciz bedenim de günden güne daha beter hale geliyordu.

Canım yanıyordu. Canım çok yanıyordu. Fakat ne benim anlatabileceğim, ne de beni dinleyebilecek birisi yoktu hayatımda. Şu bir kaç aylık ömrümde yanımda birisi olsun diye uğraşıyordum aylardır. Bana değer versin. Beni sevmese hatta nefret etse bile bunu bana birkaç ay göstermesin istiyordum.

Sahi, çok mu şey istiyordum.

Sevgi ve şefkat ne zamandan beri gerçekleşmeyecek dilekler haline gelmişti, bilmiyorum. Fakat doğduğumdan beri bu iki dileğim asla gerçekleşmemişti. Babam uzun süre önce-ben neredeyse 3,4 yaşlarındayken- trafik kazasında ölmüştü. Gerçi ölmeden önce bana şefkat değil de dayak ve birkaç morluk verirdi her gün...

Annemin babamdan farkı yoktu, hatta babamdan kat kat daha kötüydü. Babam sadece fiziksel şiddet uygulardı bana karşı, annem ise buna ek olarak psikolojik şiddet ile kendimden nefret etmemi sağlardı. Her gün ne kadar çirkin olduğumu, herkesin benden ömrümün sonuna kadar nefret edeceğini, zavallı birisi olduğumu söyler beni doğurduğu güne lanet ederdi.

Keşke diyordum. Keşke annemde babam ile birlikte gitseydi bu diyardan.

Babamın ölüşünün üzerinden 4-5 yıl geçtiğinde ise annemin kanser olduğunu öğrenmiştim. Kanser olduğunu öğrendiğinde bana karşı tutumu değişir ve pişman olur sanmıştım. Fakat tam tersi oldu ve bu hastalığın sebebinin ben olduğumu, onu ne kadar yorduysam ölümcül bir hastalığa yakalandığını söylerdi.

Benim suçum neydi ki? Ben ne yapmıştım? Sevgiden başka ne istemiştim onlardan?

Annemin hastalığı çok hızlı ilerlemiyordu fakat kan kusturuyordu. Kadın her gün gözlerimin önünde can çekişiyordu. Ölüm onu yavaşça fakat acı verici şekilde içine çekiyordu.

O zamanlar tanrı, onun bana yaşattıklarının cezasını kesiyor sanardım. Ki hâlâ öyle düşünüyorum. Bana yaşattığı her bir anının acısını çıkara çıkara gitti buradan.

Ben anneme baktım. Ona gerçekten çok iyi baktım. Kontrollerine eksiksiz götürdüm, okuluma rağmen evde ona yemek hazırladım, istisnasız her gece belli saatlerde uyanıp ilacını verdim. Onun bana borçlu olduğu tüm her şeyi ben ona yaptım.

Geçen yıl ağustos ayında annem öldü. Üzüldüm mü, üzüldüm. Her ne kadar bana çok çektirsede beni dokuz ay karnında taşıyan oydu. Bebekliğimde geceleri ağlamalarımı çeken oydu. O benim annemdi. Her ne kadar annelik duygusunu ondan tadamasam da o benim annemdi.

Sırayla eksilen aile üyelerinden sadece ben kalmış, hayatımı ailemden kalma servet ile devam ettirmiştim. Ailemin ölümüne her ne kadar üzülsemde, bu beni etkilememişti.

Annemin ölmeden önce bıraktığı enkaz haricinde tabi.

Giderken bana bıraktığı iki şey vardı. Birincisi parası. Şu anda rahatça yaşamımı devam ettirmemin sebebi olan paralar. Minnettardım.

İkincisi ise hastalığı.

Kanserim ben. Üçüncü evrede-son evreye ramak kalmış- bir kanserim ben. Bunu bana bıraktığı için çok daha fazla minnettardım. Ona karşı hiç bu kadar minnet duygusu barındırmamıştım içimde.

Birkaç aya, belkide bir iki seneye ölecektim. Hastalığım anneminki kadar yavaş ilerlemiyor, aksine fazla hızlı ilerliyor, öldürüyordu beni. Fakat canım anneminki kadar yanmıyordu.
Hiçbir zaman anneminki kadar kıvranmamıştım mesela. Ölecekmişim gibi -öleceğim- bir ağrı hissetmemiştim asla.

Bunun içinde tanrıya minnettardım.

Ne çok minnet biriktirmişim meğer içime...

Ama en minnettar olduğum kişi, her ne kadar benden nefret etse de Taehyung'tan başkası değildi. Ben aileme bile vermediğim sevgiyi ona verdim.

Ben hiç sevilmeden, birisini sevdim.

Ben aşkın ne demek olduğunu bilmeden, birisine aşık oldum.

Aşk ve sevgi

Ne güzel kelimeler değil mi? Kendime o kadar acıyorum ki bu iki kelimeden bunca zaman mahrum kaldığım için... Bu iki güzel duygudan bunca zaman uzak kaldığım için...

Sonra diyorum ki kendime, bu duygulardan mahrum kaldığın için değil, bu duyguları haketmediğin için acı kendine.

Acınacak haldesin Jeon Jungkook.

Şimdi ise her günüm telefonumun rehberinde bulunan tek kişi ile mesajlaşmak, okulda ona bakıp iç geçirmek ve en önemlisi, ölümü beklemek ile geçiyordu.

Ve eminim, ölüm bana Kim Taehyung'tan bile daha yakın...

——————————

Hayir canikom kendi yazdigin ficteki karakterin gecmisini silemezsin

Benim koo'm kanseröiş😥😣😖

Yazdim ve gidiyorem

I Love You|TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin