~24~

185 29 16
                                    

Selamin aleykum

Duzyaziyla geldim abe

Bu bolumu cok seveceksinizzzz:)

İyi okumalar

————————

Hastaneye girdiğimde görevlilerden Taehyung'un hangi odada kaldığını öğrenmiş ve yanına gitmek üzere yola koyulmuştum.

Her adımımda neden burada olduğumu sorguluyor, geri dönmekle dönmemek arasında kalıyordum fakat bir yanım onu yalnız bırakamazsın diye bağırıyordu. Aslında yalnız değildi ben çıkarken yanında Jimin vardı ve onun Taehyung'u yalnız bırakacağını düşünmüyordum. Bu sadece Taehyung'un yanında olmam için duygularımın bana oynadığı bir oyundu.

Düşüncelerimden sıyrıldığımda 102 numaralı odaya, yani Taehyung'un odasına geldiğimi farkettim. Oyalanmadan kapıyı çaldım ve içeriden girebilmem için bir komut bekledim.

"Girebilirsiniz!"

İstediğim komutu aldığımda ağır hareketlerle kapı kolunu kavradım ve aşağıya doğru güç uygulayarak açılmasını sağladım. İlk önce kafamı kapıdan içeriye doğru uzattım, Taehyung'un yatakta uzanıyor olduğunu gördüğümde ise acele etmeksizin vücudumu da içeriye aldım. Kapıyı kapatırken neşeli ve bir o kadar da yorgun çıkan sesini duydum.

"Geldin."

"Geldim."

Bana doğru kocaman bir gülümseme sundu ve bu, benim dudaklarıma da istemsiz bir gülümseme yerleştirmiş oldu.

"İyi görünüyorsun." Bana durumunun kötü olduğunu yataktan kalkamayacak bir hali olduğunu söylemişti ama görünüşe göre bunlar gerçek değildi. Çünkü yüzündeki ufak tefek yaralar dışında hiçbir sorunu yok gibi görünüyordu.

"Ölecek gibiyim Jungkook. Kolumu kaldıracak halim bile yok biliyor musun?" Dedi başını yastığına yaslayarak. Gerçekten yalan söylemekte ve oyunculukta berbattı.

"Cidden çok mu kötüsün. Gelip bir bakayım bakalım." Gözlerini tamamen açtı ve eski haline geri getirdiğinde elini havaya kaldırarak sallamaya başladı.

"Yaklaşma Jungkook. Sanada bulaşır, olmaz. Dur, dur, dur gelme!"

Hızlı hızlı söylediği kelimelere aldırış etmeden hızlı adımlarla yatağına doğru yaklaştım ve elimi omuzlarına koyarak ovmaya ve karnına doğru inmeye başladım. Bana canavar görmüş gibi bakıyordu ve yüzü kızarmaya başlamıştı. Cidden çok komik görünüyordu. Gülmemeye çalışarak konuştum.

"Acıyor mu." Elimi kalbinin olduğu bölgeye getirerek bastırdım.

"Acıyor, çok acıyor." Yüzüne bakarak ciddi olup olmadığını anlamaya çalıştım. Oysaki hatırladığım kadarıyla göğüs kafesine dokunmamıştım bile.

"Cidden acıyor mu? Kalbine dokunmamıştım bile." Sözlerimden sonra bir anla bileğimden tuttu ve beni kucağına çekti. Bu hareketini beklemiyor olduğumdan bir yere tutunamadan yan bir şekilde kucağına düştüm. Vücudumdaki kan yüzüme doğru akın ederken elimi tuttu ve göğüs kafesine, kalbinin tam üzerine koyarak bastırdı.

"Hissetmiyor musun?" Yüzüne bakmadan cevaplamayı seçtim. "Neyi?"

"En çok burası acıyor, hissetmiyor musun?"
Geç de olsa demek istediklerini anladım. Elimi çekmeye çalıştım fakat daha da sıkı tutarak buna engel oldu.

"Bende bilirim o acıyı. Senden daha iyi bilirim hatta. Katlanılabilir." Katlanılamazdı. Hâlâ daha katlanamıyordum.

"Sen benden daha güçlüsün Jungkook. Ben dayanamıyorum. Sanki. Sanki birisi kalbimi yerinden söküyor gibi hissediyorum her gün. Nasıl dayandın? Lütfen anlat bana, nasıl dayandın her gün bu acıya? Nasıl?" Yüzümdeki buruk gülümsemeye engel olamadım.

I Love You|TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin