𝟟

189 20 2
                                    

Jungkook adamlarını aramış ve nerede olduklarını az çok tarif edebilmişti.

Adamları ormanda geniş çaplı bir arama başlattıkları zaman Jungkook ağlıyordu.

Dizinde uzanan ve yerlere kadar kanı akan beden ile sadece oturup ağlıyordu.

Jungkook, Taehyung gitmeden önce ona son isteğini söylemiş gibi hissediyordu.

"Sadece bana seslen..."

Bu aklında dönüp dururken dudaklarından ismi dökülüyor ve ileri geri sallanıp duruyordu.

Gözü, kendi açtığı, kanaması asla durmayan delikteydi.

Sanki birisi Jungkook'a ne yapması gerektiğini fısıldamış gibi olduğunda hemen ayağa kalkıp silkelenmişti.

Sahi, neden oturuyordu ki? Neden adamlarını bekliyordu?

Taehyung'u bacaklarından ve koltuk altlarından kucağına aldığında dengesini sağlayıp akan göz yaşları ile ormanın çıkışına ilerlemeye başladı.

Taehyung'un göğsünden akan kan, çoktan Jungkook'un bembeyaz gömleğini kirletmişti bile...

"Y-yalvarırım d-dayan T-Taehyung. B-ben k-kimseye y-yalvarmadım b-biliyor musun? T-taehyung? T-Taehyung h-hadi a-aç o m-mezar g-gözlerini y-yalvarırım T-Taehyung.."

Taehyung'un kolu, omzundan düştüğünde anlamıştı bazı şeyleri.

Belki bundandı deli gibi ağlayışı.

Sonunda ormandan çıktıklarında Jungkook hızla siyah arabaya koşmuştu.

Taehyung'un adamları şaşırıp müdahale etmek isteseler de Jungkook şu an O'nu kucağından indirmek istemiyordu.

"A-arabayı çalıştırın! H-hastaneye g-gitmemiz gerek!"

Jungkook kendisini arabanın arkasına attığında Taehyung'u hâlâ kucağından indirmemişti.

"E-en y-yakın h-hastaneye! H-hızlı s-sür!"

"Emredersiniz."

10 dakika sonra hastanenin önüne geldiklerinde Jungkook hâlâ hafif hareket halindeki arabadan inerek hastaneye koşmuştu.

"S-sedye! A-acele edin!"

Taehyung'u sonunda kucağından indirerek sedyeye bırakmıştı.

"D-doktor-"

"Beyefendi giremezsini-"

Jungkook akan göz yaşları ile doktorun yakalarından tutarak onu ameliyathanenin duvarına yaslamış ve biraz da olsa ayaklarını yerden kesmişti.

Gözleri, öfkeyle açılmıştı.

"B-bana bak sikik doktor! O yaşayacak! Duyuyor musun beni it herif!? O'nu uyandırmadan bu koduğumun ameliyathanesinden çıkmak yok sana! Duydun mu lan beni?! Yoksa topuklarını patlatırım senin orospu çocuğu! Sitkir git şimdi!"

Jungkook adamı resmen ameliyathaneye fırlattığında hastane koltuklarına oturarak beklemeye başlamıştı bile.

Doktor ise, çoktan eli titreye titreye ameliyata başlamıştı.

Korkuyordu, götünün arasından bile ter akıyor desem, yeriydi.

Elleri altında ameliyat ettiği adam Kim Taehyung iken dışarıda onu tehdit eden kişi Jeon Jungkook'tu.

İsteseler, bir parmak şıklatması ile işini bitirebilirlerdi.

O yüzden saatler sonra doktor büyük titizlikle mermiyi bulmuş ve Taehyung'un göğsünden itina ile çıkartmayı başarmıştı.

Taehyung'un adamları Jungkook'u görür görmez yanlarına gitmişlerdi.

"Efendim-"

"İ-iyiyim ben. B-birisi su alsın gelsin."

"Emredersiniz."

Aralarından birisi gittiğinde diğerleri ise dışarıya çıkmışlardı.

Yaklaşık 4 saat sonra ameliyathanenin kapısı aralanmış ve içinden sedyede yatan bir adet Taehyung gözükmüştü.

Hemşireler Taehyung'u yoğun bakıma alırken doktor durum aktarması için Jungkook'un karşısında titreyerek de olsa durabilmeyi başarıyordu.

"T-tek şey soracağım sana. Yaşıyor mu yoksa-"

Jungkook ceketini hafif geriye çekerek gümüş işlemeli silahını göstermişti.

Doktor yutkunduğunda ellerini göğsünde birbirine geçirdi.

"Y-yaşıyor efendim. M-mermi k-kalbine y-yakın bir yerden s-sıyrılmış."

"Güzel. Ne kadar para istiyorsan hesabına aktarılacaktır. Söyle yardımcılarına beni yoğun bakıma alsınlar. Bir de kapıda onlarla uğraşamam."

"P-peki efendim."

Jungkook ayakkabılarının zemine vurdukça çıkarttığı tok sesin hastanede yankılanmasına izin vererek elleri cebinde asansöre binmişti.

Onu gören birisi, havasının ne kadar şişik olduğunu anlayabilirdi.

Bir de asansörde görselerdi keşke.

Çünkü Jungkook, asansöre biner binmez ağlamaya başlamış ve ineceği kata gelince tekrar ellerini cebine sokmuştu.

Çünkü o, koskoca Jeon Jungkook'tu.

Yoğun bakımın kapısına geldiğinde hemşirelerin onu hazırlamasına izin verdi.

Büyük adımları, Taehyung'un başında durduğunda göz yaşlarına engel olamadı.

Hayranı oldup dakikalarca izlediği esmer teni solmuştu....

Dokunup yumuşaklılığını hissetmek istediği saçları birbirine yapışmıştı...

Kıvrık kıvrık olan uzun kirpikleri yaşlarla doluydu...

Üzerine yatıp kalp atışını kulağında hissetmek istediği, cennet gibi kokan göğsü sargılarla kaplıydı...

Saatlerce baksa yine doyamayacağı çipil gözleri kapanmış, kendisine aşık gibi bakmıyordu artık...

Üzerlerine kapanıp saatlerce tadını aklına kazımak istediği yumuşak, pembe dudakların üzerleri beyaz par tutmuş, kurumuştu...

Jeon Jungkook, Kim Taehyung'u çok güzel bitirmişti...

"Ü-üzgünüm Taehyung... her şey için çok üzgünüm..."

Jungkook akan göz yaşları ile Taehyung'un elinin üzerini maskesi üzerinden öpmüş ve gitmek üzere arkasını döndüğünde parmağının sıkıca tutulduğunu hissetmişti.

"J-jung-"

"T-taehyu-"

"G-gitme-"

Elini sıkıca tutan eli, yatağa düşmüştü.

Ve Kim Taehyung'un gözleri kapanmıştı...

CONFLICT LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin