1.Bölüm:Tünel

54 7 30
                                    

   İlk defa fanfic yazıyorum umarım beğenirsiniz. Bu kitabı yazma fikri beynime Stray Kids'in Venom şarkısını dinlemekle beraber girdi. Hikaye hem Bangchan'ın hem de benim ağzımdan yazılmıştır. Neyse tarihleri buraya alalım.

   İyi okumalar.

.....................................


    "Koşun lanet olsun!"

    "Neyden kaçıyoruz ki biz!" Ayaklarım resmen yeri döverken kafamı bilmiyorum dercesine salladım. Kapıların üzerinde koşuyorduk sanki. Işıklar bir yanıp bir sönerken gözlerimi kıstım. Nefes almakta güçlük çekmeye başlayınca kazağımın göğüs kısmını çekiştirdim. Arkamdaki insanların hızlı ayak sesleri beni kendime getiriyordu. Yanımdaki bedenin bana çarpmasıyla hızla duvara yapıştım.

    "Bangchan!" Birinin sesini hemen yanımda duyuyordum fakat derinden de geliyordu. "Kalksana aptal herif, henüz ölmek için geç!" Son kez gülümsedim. "Ne ölmesi kardeşim, bayılmışım..." Yanımdan bir sürü ayak geçti gitti. Birinin beni yerde sürüklediğinin farkındaydım fakat tepki veremiyordum. Şah damarıma saplanan ince uçlu şeyle gözlerimi kapattım. Gerisini hatırlamıyorum.

(...)

    Gözlerimi loş ışıkla beraber açtım. Etraf fazlasıyla ışıklıydı. Kafam eğilmekten tutulmuştu. Yerdeki siyah beyaz kare mermerlere bakıyordum. Soluma baktığımda uzun sarı saçlı genç bir oğlanla karşılaştım. Uzun sarı saçları alnına dalgalı bir şekilde dökülüyordu. Sağıma baktığımdaysa yine sarı, uzun saçları olan biriyle karşılaştım. Ötekinin aksine bu çocuğun saçları düzdü ve yüzünde çiller vardı. Arkamı ve arka çaprazımı göremiyordum.

    Kendi kıyafetlerime dikkat etmeye başladım. Siyah bir kazak giyinmiştim ve bir kolu neredeyse yoktu. Kazağımın bazı kısımlarında ekleme olarak beyaz kumaşlar bulunuyordu. Siyah bir pantolon ve aynı renkte bot giymiştim. Sol yakamda bir isim yazıyordu. "Bangchan." Seslice bu ismi söyledim. Galiba benim adımdı.

    "Çıkarın bizi!"

    "Bağırma salak, sesin o iğrenç sesini duymak zorunda değilim."

    "Sanki  senin sesin çok iyi, şuna bak yaşlı aslan gibi çıkıyor.  böğürüyormuşsun gibi, aşırı kalın!"

    "İnsanların sesi bizi alakadar etmez kapatın çenenizi de çıkış yolu arayın!" Hemen arka çaprazımdan bir kilit açılma sesi geldi. "Biz mi? Kendi adına konuş süzme salak." Arkamdaki kilidini kıran çocuk sağıma kadar geldi. Sağımdaki çocukla bakışmaya başladılar. "Demek o kalın sesli çocuk sendin ha? Adın ne senin küçük?" Kendi kilidini kırabilen çocuk yapılı bir vücuda sahipti. Kol kasları baya fazlaydı fakat karın kasları için aynı şeyi söyleyemezdim. 

"Yongbok."

"Adım Yongbok değil seni adi, Lee Felix!"

"Oooo, kalın sesli civcivimiz konuşmayı yeni mi öğrenmiş, yerim!" Felix denen çocuğun saçlarını karıştırdı. O, Felix denen çocukla ilgilenirken adını öğrenmiştim. Adı Changbin idi. Changbin denen çocuk Felix ile ilgilenmeyi bıraktı ve etrafı izlemeye başladı. Kafasını sağa doğru yatırdı ve benim solumdaki o kasa gibi olan şeyi gördü. Yarım ağız sırıtarak konuşmaya başladı:

    "Vayy bu kadar kolay mıydı ya kaçmak? Haha hepiniz kudurun, ben bu kasanın içindeki paralarla buradan çıktığımda yatağımda kızlarla eğleneceğim fakat siz burada öleceksiniz. Ay pardon siz şu geri sayımı görmüş müydünüz? Hemen üzerine bakın." Kafamı kaldırdığımda orada gerçekten de bir geri sayım olduğunu gördüm. Kasaya benzer şeye doğru ilerledi Changbin. Kasayı açtığında içeride labirent gibi bir yol vardı. "Ah olsun, para olmasa da çıkışa bile razıyım." 

HellevatorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin